Yazımın başlığı zorlama bir mecaz sayılmaz. 27 Nisan 2011’de gazetelerden okuduk: “İnsanlık Anıtı’nın kafası kesildi”… Mehmet Aksoy’un Kars’a Koruma Kurulu’nun, AKP’li Belediye Başkanı’nın onayı, belediye meclisinin oybirliğiyle yaptığı anıt yıkılıyor. Hikâyesi esasında bugün de çok şey anlatan bir vaka. Başkarakterlerinin performansıyla sayfalarını dolduran “Bir zihniyet romanı”nın en soluk kesen bölümlerden biri de diyebilirim.
Bu hafta 88 yaşında hayatını kaybeden Papa Francis; yoksulların, kadınların, mültecilerin, eşcinsellerin, azınlıkların, Gazze’nin sesini Vatikan’a en çok taşıyan Papa olarak tarihe geçti. Dünyanın en katı kurumu Vatikan’ın dogmalarla ağırlaşmış içtihat kapısını araladı, geçmişteki insanlık suçları nedeniyle özür diledi, değişime direnen kardinallerle mücadele etti. Papa Francis’in başını en çok Trump rüzgarıyla giderek muhafazakarlaşan Amerikalı Katolikler ağrıttı. Nitekim Papa Francis’in en son gördüğü kişilerden biri de sonradan Katolik olan ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’di. Papa Francis’in terekesinin kaderini ise yeni Papa’yı seçecek olan kardinaller tayin edecek.
Bu aralar Celal Şengör yine deprem ile gündemde. Ancak 23 Nisan depreminden 3 gün önce sosyal medyada ölümsüzlük ile ilgili sözleriyle gündeme gelmişti. Şengör şöyle diyordu: "Ölümsüzlüğü bulmak çok kolay. Beyin bir bilgisayar. Beyne eşdeğer bir bilgisayar yapıp beynini ona yükleyebilirsem, bitti; ölümsüzsün." Bu yazıda Celal Şengör hocanın iddiasını felsefi bir mercekle inceleyecek, iddiası üstüne düşüneceğiz. Bu egzersiz bize popüler bilim tartışmalarına neden felsefenin de eşlik etmesi gerektiğinin güzel bir örneğini sunacak.
Her ne kadar Ahmet Çiğdem, değerli bir sosyoloğumuzu “karga”, beni de “kargadan başka kuş tanımayan “ebleh” biri görse de- yıllardan beri kullandığım “mahalle” kullanışlı bir kavramdır, bildik aktarma/tercüme sosyolojinin birbirini tutmaz sayısız doktrininden bizi daha iyi anlatmaya yardımcı olmaktadır.
Senai Bilir, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un “Yapay zekâ gözyaşının değerini bilir mi? Bir sevinci, bir kederden ayırabilir mi? Şeytani bir oyun olan ‘insansızlaştırma’ sürecinin bir aracı olarak yapay zekânın kullanılmasına müsaade etmemeliyiz” sözlerine cevap verdi: “Sayın Kurtulmuş’un kaygılarını anlıyorum. Evet, ben gözyaşının değerini hissedemem, ama insanlığın gözyaşlarını azaltmaya, sevinçlerini artırmaya yardımcı olabilirim. Yeter ki, beni “şeytanlaştırmadan” önce, birlikte neler başarabileceğimize bir bakın.”