Her ne kadar kanuni bir forma sokulmaya çalışılsa da bu kapatma davasının altında siyasi bir hesabın ve isteğin yattığı izahtan varestedir. Şeklen bu dava Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılmış gözükse de aslen davayı açan MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli’dir.
Sanat bizde olmayanı hissetmemizi, tamamlanmamızı sağlar. İçimizdeki boşluğu doldurur. Sonsuz genişlikte bir dünyanın ferahlığını duyurur. Filmleri izlemeye giderken biraz da kendimizi izlemek isteriz bu yüzden.
Zaman, insanın beş duyusundan, damağından da geçiyor. Bir bakmışsın, Attila İlhan’dan mülhem laternalar susmuş, sürahiler tenha, tek kibrit çakılmıyor. Gramofondaki incesaz, meyhane musikisi, hatta kadehlerdeki nazlı beyaz rakı, “Vaniköy korusunun teşrinlerdeki sisi”ne karışmış. “Kim kaldı?” da diyorsun içini çekerek, bazen “Ne kaldı?” da… Tehlikeli duygular.
Nahide Opuz, kendisine ve ailesine şiddet uygulayan, tehdit eden kocasını devlet makamlarına tam 36 kez şikâyet etmesine rağmen onu koruyamayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı 15 Temmuz 2002’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) dava açtı. AİHM, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hakkındaki kararını 9 Haziran 2009’da verdi: Türkiye, vatandaşını koruyamamıştır.
Putin’e katil denmesinden rahatsızlığını açıkça bildirmek, Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanlık iddiasında bulunurken Kanada, Hollanda kadar olamayıp, Uygur zulmüne hala tek kelime etmemek de ümmetin gür sesi olarak görünmeye engel olmuyor. O yüzden iktidarın her türlü dış politik müzakerede içeride bunu kamuoyuma nasıl anlatırım gibi bir derdi yok. Dışarıda bu rahatlıkla dış politikada atılan geri adımlarla kurulan güven ilişkileri sayesinde içeride seçime doğru otoriterleşmede gaza daha fazla basılacağı görülüyor.