İyimser yönden bakmayı denersek: İktidar, seçimlere hazırlanırken, toplumda ‘demokrasi ve değişim umudu’yla özdeş olduğu günleri hatırlayarak, o günleri yeniden canlandırmak istiyor olabilir. Yani geçmişteki ‘reformcu’ kimliğine göndermede bulunuyor olabilir. Ancak köprülerin altından çok sular aktı.
Magna Carta ile neredeyse bin sene evvel güvence altına alınmış hakları “temel ilke” olarak 2021 yılında yeniden telaffuz etmek insan hakları reformu sayılamaz. Halihazırda anayasal güvenceyle teminat altına alınmış hakları ihlal eden bir yargı mekanizması var. Ülkenin yarısının terör örgütü propagandası yaptığını düşünen bir yürütme zihniyeti var.
İyimserliğin kişi açısından bizatihi olumlu bir duygu olması, onun toplum açısından son derece yıkıcı bir unsura dönüşmesine engel değil. (…) Zihniyetiniz ve kültürünüz ‘müsaitse’ iyimserlik sizi büyük belalara sürükleyebilir! Kendi (tarihsel) rolüne fazla kapılmış, özgüveni yüksek bir iyimser liderin varlığında boyunuzu aşan maceralara topluca ve farkında bile olmadan kapılabilirsiniz.
İyi Parti’nin önündeki şimdiki sınav, HDP’lilerin dokunulmazlığı. Meclis komisyonlarına dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin gelen 33 dosyanın 28’i, 20 HDP milletvekiline ait. MHP’nin uzun zamandır “Meclis’ten atalım, partilerini kapatalım” dediği yola bir anlamda girilmiş durumda. İktidar bu hamleyi neden yapıyor? Plan, İYİ Parti olmak üzere muhalefet cephesini zora sokmak mı?
Ahlak, güçlüler için de yoksul ve kaybetmiş olanlar için de hükmünü icra ediyor. Ama çok farklı biçimde. Güç dünyasında ahlak, vicdana dokunan bir derinliğe sahip değildir. En büyük kötülüğü en ince çalımla yaptığınızda kadehleri kaldırıp çak yaparsınız. İçinizde yaprak kımıldamaz. Ahlak, altta kalmışların; ortada yüzenlerin cehennemidir.