Konuya doğrudan girmekte fayda var;
Erdoğan Kıbrıs’ı uçuruma sürüklüyor, Erdoğan Kıbrıs’ta uçuruma sürükleniyor.
Taammüden yapılıyor ve yapan da en yakınındaki insanlardan biri; Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu.
Hani her iki cümlesinden biri “Cumhurbaşkanımızın direktifleriyle” olan Çavuşoğlu.
Çavuşoğlu, Erdoğan’ın Annan planı döneminden kalma bütün ilişki ve müttefiklerini berhava etti.
Önce ikinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın üstü çizildi.
Erdoğan Kıbrıs’taki kadim Denktaş dönemini Talat ile kurduğu ittifak sonucu bitirmişti.
Talat ile Erdoğan istedikleri an plansız ve programsız görüşebilecek kadar yakındılar.
Mersin Anamur’dan KKTC’ye su taşıyacak boru sistemi için “Asrın projesi galiba biraz Türkiye’deki seçime malzeme oldu” dedi ve mimlendi.
Saf dışı bırakıldı.
İkincisi Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı.
Darbe gecesi, daha savaş uçakları Ankara semalarında uçarken ve Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanırken televizyonlara çıkıp “darbeyi lanetliyoruz, desteğimiz Erdoğan iledir” diyen Akıncı.
“Karşılıklı kardeşçe ilişkilerimiz olsun, biat etmek ne bize yakışır ne de Türkiye’ye” dedikten sonra onun da üstü çizildi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaydı ve Çavuşoğlu’nun örgütlemesiyle seçimlere müdahale edildi.
Diplomatik misyon adeta parti militanları gibi çalıştı.
Akıncı “beni tehdit ediyorlar” diye feveran etti ama sesini duyan olmadı.
Üçüncüsü Kudret Özersay.
Yeni dönemin parlak politikacısı.
Şehit çocuğu, üniversitenin namuslu ve dürüst hocası.
“Bu kadar müdahale olamaz” dediği için ekarte edildi.
Ve böylece Erdoğan’ın Kıbrıs politikası 180 derece zıttına döndü.
Referandumda evet diyen ve çözümü destekleyen Kıbrıslı Türkler gitti, ayrılıkçılık anlamına gelen “iki devletliliği” savunanlar geldi.
Bunu sürekli tekrarlayan Ersin Tatar da Çavuşoğlu’nun desteği ile cumhurbaşkanı yapıldı.
Şimdi hep birlikte “dünya bizi tanımazsa görüşmelere katılmayız” deyip duruyorlar.
Yakın geçmişte Kıbrıs’ta barış güvercini olan Erdoğan savaşan şahine dönüştürüldü.
Bu durumu Bahçeli ile birlikte Türkiye iç politikasında tepe tepe kullanıyorlar.
Kıbrıs belli ki seçimlere meze olacak.
***
Erdoğan Kıbrıs’ta niye uçuruma sürükleniyor biliyor musunuz?
Çünkü iki devletli ayrılıkçı politika geçmişte Kıbrıs’ta çok denendi.
Ecevit denedi, sonuç alamadı.
Çiller denedi hüsrana uğradı.
Demirel kıyıdan köşeden bulaştı, yol alamadı.
Özal aksini yapmaya çalıştı, Denktaş ile çatıştı.
Aynı çatışmayı Erdoğan da yaşadı.
Erdoğan 20 Temmuz’da Kıbrıs’a gelip “büyük müjdeyi” vermeye hazırlanıyor.
“Bizim sayemizde Mali ve Abhazya KKTC’yi tanıdı” bombasını patlatacak.
İç tribünleri heyecanlandıracak, ümmeti ayağa kaldıracak.
Ama hepsi o kadar.
Tarih bize göstermiştir ki aynı yolu yürüyenler farklı yere varamazlar.
Erdoğan’ın girdiği ayrılıkçılık yolunda Ecevit’in, Çiller’in, Demirel’in ve dahi Denktaş’ın ayak izleri vardır.
Bu yol sadece Erdoğan’ı değil Kıbrıs’ı da uçuruma götürmektedir…