GÜNÜN YAZILARI

Hem gazeteciliğin hem siyasetin duayen ismi…

Altan Öymen’in biyografisi Türkiye’deki siyaset ve gazetecilik ilişkisi açısından sembolik. İki bölüm vardı hayatında; Gazetecilik ve siyasetçilik. İkisi sürekli birbirini izlemiş, hatta bazen ikisini aynı anda yapmıştı. Birini seçmemiş ya da kimse ondan böyle bir seçim yapmasını beklememişti. Çok doğal biçimde gazetecilikten siyasete, siyasetten gazeteciliğe geçişler yapmıştı.

Yeni süreç ve Suriye denklemi

Öcalan örgütünü feshetmiş ve PKK silahlarını yakıyorken, Türkiye Öcalan’ın omuzlarına, altından kalkamayacağı bir sorumluluk yükleyerek süreci tehlikeye atıyor. Hemen her gün medya ve siyasilerden gelen açıklamalardan anlaşılıyor ki, Öcalan’ın çağrısı Suriye’deki Kürtlerin de silahlarını bırakarak oradaki rejime teslim olmalarını kapsıyor. Öcalan’ın böyle bir çağrısının olup olmadığını bilmiyorum. Ancak bana öyle geliyor ki eğer devlet, böyle bir yükü de Öcalan’ın omuzlarına yüklerse, Türkiye’deki süreci çok ciddi anlamda tehlikeye sokar.

Birer selefi olarak kurucu imamlar

Hz. Muhammet (s.a.), başka kavimlere veya genel anlamda beşeri havzalara Arap örfünü dayatmadı, aksine Arapların örfü referans alınıyorsa, örf olması hasebiyle Türklerin, Kürtlerin, Farsların, Peştunların veya Boşnakların da örfü sosyo politik tutum ve davranışlarda referans alınır, bu hem meşrudur hem olması gerekendir. Selefi bakış açısı Arapların giyim kuşamını, kendilerine özgü meşru/yerli geleneklerini bütün insanlara empoze ettiler

Kameranın tetiği

“Deklanşöre (yani kameranın tetiğine) ne zaman basıyorsunuz ve fotoğrafçı olmayı ne zaman bırakıyorsunuz?” Bir savaş muhabirinin 30 yıl önce dile getirdiği bu soru, habercilikle ilgili etik tartışmalardan sadece birisi. Ama hayâti. Hele Güney Afrika’daysan, üç arkadaşınla kurduğunuz grubun adı “Bang Bang” ise, kelle koltukta çalışıyorsan, çok ağır bedellerle karşı karşıyaysan… Çektikleri fotoğrafların hepsi ayrı hikâye, bazıları da ders, haberciliğin bugünkü hâlinden utanmayanlara.
- Advertisement -

Erdoğan ‘yeni (Kürtlü) millîlik’ tasarımını kuvveden fiile geçirebilecek mi?

Türkiye’de 2016’da kurulmaya başlayan yeni rejim, toplumsal rızasını ülkenin bekasının risk altında olduğu anlatısı üzerinden devşirdi. Bu anlatı, eski siyasi saflaşmanın (‘laik-dindar’) yerine yeni bir saflaşmanın (‘millî-gayri millî’) konulmasını gerektiriyordu ve bu yapıldı (2015-2025). Beka tehdidi ana söylem olarak bugün de devam ediyor fakat şimdi Kürtleri dışlayan bu ‘millîlik’ yetmemeye başlayınca Kürtlerin de dahil edildiği yeni bir ‘millîlik’ ekseni kurgulanıyor. Erdoğan siyasi saflaşmanın eksenini ‘laik-dindar’dan ‘millî-gayri millî’ye çevirirken fazla zorlanmamıştı fakat işi bu defa o kadar kolay olmayacak.

En Son Çıkanlar