Abdoulaye Wade, 1961 yılında Fransa’da hukuk ve ekonomi doktorası yaptıktan sonra memleketi Senegal’e dönen heyecanlı bir gençti. Genç hukukçu memleketi Senegal’in heyecanına ortak olmak için dönmüştü. Yıllarca Fransa tarafından sömürülen Batı Afrika kolonisi, bağımsızlığının birinci yılını kutluyordu. Wade, bağımsızlığın verdiği heyecanla ülkesine dönen birçok eğitimli Frankofon Senegalli genç gibi Afrika’da örnek bir demokratik hukuk devleti inşa etmek istiyordu. Fakat henüz birinci yaşını yeni kutlayan bu genç cumhuriyet,gençlerin heveslerini kısa bir sürede kursağında bıraktı. Ülkenin karizmatik kurucu kadrosuCumhurbaşkanı Leopold Sedar Senghor ve Başbakan Mamadou Dia arasındaki siyasi çekişme Senegal’in ayarlarını henüz kuruluş aşamasında bozdu. Senghor daha ılımlı ve pragmatik bir sosyalistken, Dia katı bir sosyalistti. Dia, hükümet yetkililerinin kişisel harcamalarını eleştiriyor, daha sert ekonomik tedbirler alınmasını, gerekirse Fransa ile ekonomik ilişkilerin sekteye uğratılması gerektiğini savunuyordu. İkili arasındaki ayrım derinleşince Senghor, meclisteki vekilleri aracılığıyla Dia hakkında güvensizlik önergesi verdi. Dia’nın güvensizlik oylamasını engellemeye çalışması, vekilleri meclise sokmaması Senghor’u öfkelendirdi. Günün sonunda Dia meclis oyuyla görevden alındı, Senghor tarafından darbeye teşebbüsle suçlanıp ömür boyu hapis cezası aldı. 12 sene hapiste kaldı, ancak Senghor’un yumuşama döneminde hapisten çıkabildi.
Senegal Cumhurbaşkanı Senghor ve Başbakan Dia
Senegal daha henüz kuruluş aşamasında çift başlı bir yürütmenin ve güçlü bir denetimin öngörüldüğü parlamenter sistemi terk etmiş, Senghor’a muhalefetin yasak olduğu, çok partili ve sesliliğinin olmadığı bir başkanlık sistemine geçmişti.
Ülkesine büyük umutlarla gelen Wade ise, eski başbakan Dia’nın avukatlığını üstlenmişti. Oy pusulalarında, meydanlarda ve meclislerde muhalefet yasaktı. Muhaliflerin yargılandığı davalar genç bir hukukçu için muhalefet yapmanın tek yasal yoluydu. Müvekkillerinin ömür boyu hapis cezası aldığı davayı Wade kaybetti, fakat vazgeçmedi. 1974 yılında Cumhurbaşkanı Senghor’danizin aldı ve ülkenin ilk muhalefet partisini kurdu: “Senegal Demokrat Partisi”. Yasalara göre ülkede sadece üç ideolojiyi savunmak serbestti: Leninizm, sosyalizm ve liberalizm. Tek boşta kalan görüş olduğu için Wade liberalizmi seçmiş, milliyetçilikle liberalizmi harmanladığı yeni partisiyle siyasete atılmıştı. Demokrat Parti ilk seçimlerde %17 oy aldı ve meclise girdi.Demokrat Parti’nin lideri Wade de ülkenin karizmatik kurucu lideri ve Sosyalist Parti genel başkanı Senghor’un karşısında başkan adayı olmuş, yine %17 oy almıştı. Senegal artık tek partili bir ülke değildi. 1981 yılında Senghor ileri yaşını gerekçe göstererek istifa etti, sağ kolu AbdouDiouf başkanlık koltuğuna oturdu. Wade 1983, 1988, 1993 seçimlerinde de aday oldu, seçimleri yine ikinci bitirdi. Yenilen “kabile reisi” güreşe doymamış, hakkında açılan çeşitli davalara rağmen aday olmaktan vazgeçmemişti.
Her seçimde oyunu giderek arttıran Wade nihayet 2000 yılında sürpriz bir şekilde mevcut başkanDiouf’u yendi. Wade, ilk turu %41 oy alan Diouf’un 10 puan gerisinde bitirmiş, fakat ikinci turda diğer iktidar muhaliflerinin oyunu alarak %58 ile başkan seçilmişti. Sosyalist Parti, ülkenin kuruluşundan beri geçen 40 senede ilk kez iktidarı kaybetmişti. Birçok Afrika ülkesinin aksine barışçıl bir şekilde iktidar devredilmiş, seçimler sıkıntısız geçmişti.
Fakat Wade, eleştirdiği ne varsa hepsini başkanlık koltuğuna oturunca yapmış, Senegal’in makus talihini kıramamış, dün mücadele ettiği kişilere dönüşmüştü.
Senegal’in makus talihi: Mücadele ettiğine dönüşmek
Abdoulaye Wade ve seçimleri kaybeden Sosyalist lider Diouf
Sabır ve azimle iktidara adım adım gelen Wade, iktidara gelir gelmez anayasal değişikliğe giderek başkanlık için iki dönem sınırlaması getirdi. Afrika gibi ömür boyu başkanlık koltuğunu bırakmayan liderlerin olduğu bir kıtada bulunan bir ülke için bu çok önemli bir reformdu. Wadede uzun süren ana muhalefet liderliği boyunca bir başkanın iki dönemden fazla seçilememesini savunmuştu. Bu önemli demokratik reformlara rağmen kısa bir sürede Wade Senegallidemokratların en büyük lanetine tutuldu ve yıllarca mücadele ettiği ne kadar fikir, kişi varsa ona dönüştü. Bir zamanlar kırmayı vadettiği sopayı büyük bir keyifle eline aldı: Kendisini eleştiren başbakanları görevden aldı, tutuklattı, kendi oğlunu bakan yaptı, enerjiden ekonomiye birçok alanı oğluna bağladı, muhalifleri hukuksuz davalarla yargıladı. Fakat en önemlisi göreve gelirken verdiği en büyük vaadi unuttu: İki dönem kuralı. Wade, 2012 seçimlerinde de aday olmak istiyor, açıkça “ülkeyi benden başkası yönetirse beceremez, mahvoluruz” diyordu. Koltuk tatlı gelmişti. 3. dönem de seçilmek sonrasında da koltuğu ve partisini, adı daha sonrasında Panama Papers’tayolsuzluk iddialarına karışacak olan oğluna devretmek istiyordu.
Wade ve oğlu
Wade’nin teorisi basitti: 2000 yılında seçilmişti, 2001 yılında ise başkanlık seçimlerine ilişkin iki dönem kuralı gelmişti, bu nedenle anayasa değişmiş, dönem sayımı sıfırlanmıştı. Wade’e göre, ilk dönemi eski anayasaya göreydi, üçüncü dönemi 2012 seçimlerinde yeni anayasaya göre ikinci dönem sayılmalıydı. Anayasa Mahkemesi de Wade’nin görüşünü onayladı, Wade 2012’de büyük bir hırsla aday oldu. En büyük rakibi ise daha öncesinde uzlaşamayıp görevden aldığı başbakanlarından Macky Sall’di. Macky Sall de 2000 seçimlerinin muhalifi Wade gibi gençleri ve muhalifleri birleştirmiş, Senegal’in diğer Afrika ülkeleri gibi otokratik bir tek adam rejimi olmamasını isteyen geniş kitlelere seslenen bir kampanya yapmıştı. 2012 seçimleri, 2000’in tekrarıydı: İlk turda Wade %34, muhalif Sall %26 almış, ikinci turda muhalefet görev süresini uzatmak isteyen mevcut başkan Wade’e karşı birleşmiş ve Sall %65 ile başkan seçilmişti. Her şeye rağmen Wade, büyük bir olgunlukla seçim sonuçlarını kabul etti ve Sall’e görevi barışçıl bir şekilde devretti.
2012 seçimlerinin galibi Sall ve seçimleri kaybeden başkan Wade. Wade başkanlık koltuğunu bıraksa da hala muhalefetteki Demokrat Parti’nin genel başkanlık görevini sürdürüyor. Wade şu anda 97 yaşında. Makam sevdası ileri yaşına rağmen devam ediyor.
Sall de demokratik reformlar yapılması, ekonominin gelişmesi için adımlar atan reformcu bir lider olarak göreve başlamıştı: Altyapı yatırımları artmış, Fransa ve ABD ile ilişkiler derinleşmiş, başkan için öngörülen görev süresi anayasal bir reformla 7 seneden 5 seneye inmişti. Sall birçok uluslararası mecrada üçüncü kez aday olmayacağını, görevi anayasaya uygun bir şekilde bırakacağını açıklamış, Senegal demokrasisinden umudun kesilmemesini gerektiğini vurgulamıştı. Sall de halefleri gibi verdiği sözleri unuttu, yıllarca mücadele ettiği kişilere dönüştü, ülkesini görevinin bitmesine aylar kala ülkesini korkunç bir kaosa sürükledi, muhalifleri hapse attı, seçimleri erteledi, meclise polis sokarak vekilleri gözaltına aldı, gösteri hakkını kullanan gençleri toplu bir şekilde tutuklattı.
Wade’nin yaptığı gibi Sall de yıllarca otokrasiye karşı savaşmış, seçimleri kazandıktan sonra sözlerini unutup mücadele ettiği kişilere benzemiş, ilk fırsatta da demokrasiyi rafa kaldırmıştı.
Senegalli demokratları yoldan çıkaran o makus talih Batı Afrika kıyılarını yine vurmuş, Afrika için rol model olan Senegal demokrasisi yine yokuş aşağı yuvarlanmaya başlamıştı.
Anayasa Mahkemesi sigorta, gençler teminat
Sall seçim döneminde verdiği sözü tutmuş, görev süresini 7 yıldan 5 yıla indirmişti. Fakat bu anayasa değişikliğinden önce göreve geldiği için ilk döneminin 7 yıl olması gerektiğini savunanlar da vardı. Anayasa Mahkemesi tepki çeken bir karar imza attı ve görev süresini 5 seneye indiren düzenlemeyi iptal etti, mahkeme Sall’in imdadına yetişmişti. Sall de sessizce bu durumu onayladı, mahkeme kararına uyup 7 sene görev yapacağını açıkladı. Sall’in bazı destekçileri, başkanlık seçimine ilişkin anayasal kurallar değiştiği için Wade’nin teorisinin uygulanmasını, Wade gibi Sall’in de görev dönemi sayımının sıfırlanması ve üçüncü kez aday olabileceğini dile getirmeye başlamıştı. Senegal’in şansına Sall “tevazu gösterdi”, çağrılara rağmen üçüncü kez aday olmayacağını tekrarladı.
Macky Sall
Sall’in ikinci kez halkın karşısına çıktığı 2019 seçimleri ise yeni bir muhalif liderin doğmasına sebep olmuştu: Ousmane Sonko. Sonko %16 alarak seçimleri kaybetmiş, Sall ise ilk turda %58 oyla tekrardan başkan seçilmişti. Fakat nüfusunun %60’ı 25 yaşın altında olan Senegal de genç işsizlik artıyor, Sall’in özellikle ilk döneminde gelişen ekonomi tabana yayılmıyor, halk gündelik hayatta ekonomik refahı hissedemiyor, birçok Senegalli genç kaçak bir şekilde Avrupa’ya geçmenin yollarını arıyordu. Ousmana Sonko işte bu gençlerin yeni lideriydi. 45 yaşındaki Sonko genç bir vergi müfettişiydi. Sonko göreve başlar başlamaz vergi müfettişlerinin bir araya geldiği bir meslek örgütü kurmuş, hükümet yetkililerinin ve siyasetçilerin vergi ödememek için yurtdışına kaçırdığı mal varlıklarının, patrimonyal rejimi besleyen kayıt dışı rüşvetlerin ve yolsuzlukların peşine düşmüştü.
Ousmane Sonko
Sonko 2016’da hükümetin yolsuzluklarını ifşa ettiği ve medya organlarına sert demeçler verdiği için görevinden ihraç edildi, 2017’de ise genel başkanı olduğu PASTEF partisinin listelerinden meclise girdi. PASTEF’in içinde bulunduğu ittifak %1 oy almıştı, fakat Sonko’nun siyasi ivmesi her geçen gün arttı, özellikle gençler arasında popüler bir isimdi. Bu nedenle de 2019 seçimlerine kadar oylarını yükseltti ve nihayetinde %16’ya kadar çıktı.
Sonko lideri olduğu PASTEF Partisi’nin bir etkinliğinde kürsüde
Sonko, yükselen halk desteğinin bedelini her Senegalli muhalif gibi mahkeme salonlarında ödedi. 2021 yılında güzellik salonu sahibi bir kadın tarafından tecavüz iddiasıyla suçlandı, dokunulmazlığı kaldırıldı ve yargılanmaya başlandı. Sonko’nun gençler arasındaki desteği yükseldikçe açılan davalar da artıyordu. Sonko 2 yıl süren yargı süreci sonucunda tecavüz suçlamalarından aklanmış, fakat 21 yaşının altındaki bir genci ahlaksızlığa teşvik etmek suçundan 2 sene hapis cezası almıştı. Sonko’nun yargılanması sırasında destekçileri 2021 yılından itibaren geniş çaplı gösteriler düzenlemiş, Sonko bu gösterileri teşvik ettiği, kendisini hedef gösteren hükümet yetkililerine ve bakanlarına sert yanıtlar verdiği için hakaret, iftira ve halk arasında kin ve düşmanlık yaymak gibi suçlardan da yargılanmaya başlamıştı. Sonko sık sık gözaltına alınıp hapse atılıyor, destekçileri sokağa çıkıp tepki gösterince kısa süreliğine serbest bırakılıyordu. 2023’te aldığı 2 senelik hapis cezası hükmü nedeniyle 2024 seçimlerinde aday olması da engellenebilirdi. Sonko 25 Şubat 2024’te düzenlenmesi beklenen seçimleri, muhaliflerce siyasi görülen bir mahkeme kararı nedeniyle seçim yasaklı bir şekilde kötü şartlar altında bulunduğu hapis hücresinden karşılıyordu.
Sonko’nun sağ kolu: Diomaye Faye
Sonko’nun imdadına sağ kolu ve 44 yaşındaki bir maliye uzmanı olan Bassirou Diomaye Fayeyetişti. Faye, partinin karizmatik lideri Sonko ile kuruluştan beri çalışmış, partinin mutfağında politika üretim süreçlerinde önemli roller oynamış, partinin teşkilat ve idari işlerini üstlenmişti. Sonko’nun yokluğunda partinin genel sekreterliğini üstlenen Faye, 2024 seçimlerinde yedek adaydı. Aldığı hapis cezası nedeniyle Sonko’nun seçimlere girmesi engellenirse, Faye aday olacak, Sonko arka planda kalıp seçim kampanyası boyunca aktif destek verecekti. Fakat yedek planları da yeterli değildi. Faye de sokak gösterilerine destek verdiği ve Sonko’ya hapis cezası veren yargıçları eleştirdiği için gözaltına alındı, tutuklu bir şekilde yargılanmaya başladı. Muhalefetin iki önemli lideri de artık hapisteydi. Halk 2023 yılından itibaren sokak gösterilerini arttırmış, 23 genç gösterici polis tarafından vurularak katledilmişti.
Muhaliflerini hapse atmak ve sokağa çıkan gençlere çok sert bir şekilde müdahale etmekle meşgul Senegal Başkanı Sall ise Şubat 2024 seçimlerine günler kalmışken televizyona çıktı ve Senegallilerin öfkesini daha da arttıran bir açıklama yaptı: Seçimlerin ertelenmesine karar vermişti. Sall’in gerekçesi saçmaydı. 2024 seçimlerinde eski başkan Wade’nin oğlu da aday olmuş, Fransız vatandaşlığından aday başvurusu yapmadan önce çıkmadığı için adaylığı reddedilmişti. Sonko’nun hapis cezası ve Wade’nin çifte vatandaşlık nedeniyle adaylıklarının reddedilmesi tartışma yaratmış, Wade’nin partisi seçimlerin ertelenmesi ve seçim sürecini yürüten Anayasa Mahkemesi’ndeki yargıçlar hakkında yolsuzluk soruşturması yürütülmesini talep etmişti. “Koca yürekli” başkan Sall, muhalifleri hapse atarken bir kenara kaldırdığı vicdanını hatırlamış, bu iddiaları ciddiye almış ve tamamını kendisinin atadığı yargıçlardan oluşan Anayasa Mahkemesi’ni hedef göstermişti. Sall “endişeler giderilene” kadar seçimlerine erteleneceğini, Aralık 2024’te yeni seçimlerin düzenleneceğini ve bu tarihe kadar görevde kalacağını duyurdu. Sall, diğer Afrika ülkelerini hatırlatacak şekilde anayasal görev süresi bitmesine rağmen 1 sene görevini uzatıyordu. Seçimlerin ertelenmesine dair kanun teklifi sırasında ise polis meclisi basmış, kürsüyü işgal ederek protesto düzenleyen vekilleri genel kuruldan sürükleyerek çıkarmış, seçimlerin ertelenmesi teklifi muhalefetin yokluğunda oylanarak onaylanmıştı. Halk ise çareyi yine sokakta çıkmakta bulmuştu. Özellikle umudunu Sonko gibi genç siyasetçilere bağlayan gençler barışçıl gösteriler düzenliyor, tepkisini dile getiriyor, sandığın bir an önce önlerine gelmesini istiyordu.
Gençlerin yardımına Anayasa Mahkemesi yetişti, mahkeme seçimlerin ertelenmesini anayasaya aykırı buldu ve Sall’in görev süresinin dolduğu Nisan ayından önce seçimlerin düzenlenmesi gerektiğine hükmetti. Sall karara tepkiliydi, fakat Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyacağını açıkladı. Eski siyasetçiler, din adamları ve STK’ların yaşanan siyasi krizi çözmek için kurdukları Ulusal Diyalog grubunun önerileri doğrultusunda da yaşanan halk gösterileri kapsamında yürütülen yargı süreçlerin düşürülmesine yönelik bir siyasi af çıkardı. Muhalefet tepkiliydi, Sallgiderayak göstericilere şiddet uygulayan, gençleri katleden güvenlik güçlerinin de yargılanmasını engelliyordu. Fakat bu tepki cılızdı. Zira siyasi af vesilesiyle seçimlere 10 gün kala Sonko ve Faye de hapisten çıkmıştı. İkili hemen sahaya inmiş, geniş katılımlı bir kampanya düzenlemeye başlamıştı. Banka hesaplarında para olmayan, hapisten yeni çıkan bu genç ikili, kısa sürede Senegalli gençlerin desteğiyle bütün ülkeyi turladı, büyük sokak mitingleri düzenledi. Siyasi yasaklı Sonko, partisinin adayı Faye’nin her an yanındaydı.
Başkan adayı Faye seçim turunda. Hemen arkasında ise siyasi yasaklı muhalif Sonko.
İkilinin seçim kampanyası netti: Yolsuzlukların önüne geçilecek, ekonomik refah tabana yayılacak, genç işssizlik azalacak, Fransa’ya olan ekonomik bağımlılığa son verilecek, eski Fransız kolonisi Batı Afrika ülkeleriyle kullanılan ortak para birimi frank terk edilip, yeni ulusal bir para birimine geçilecekti. Hem milliyetçi hem sol popülist bir kampanyayla halkın karşısına çıkan ikili, özellikle işsiz ve ülkeden umudunu kesmiş, Avrupa’ya bir botla kaçmak için can atan Senegalli gençlerin ilgisini çekiyordu. Ülkenin %60’ının 25 yaş ve altı olması karşısında yaklaşan seçimlerde zafer elde edilmesi pek de şaşırtıcı değildi.
Nitekim Diomaye Faye, geçen hafta düzenlenen seçimlerde ilk turda %54 alarak, Sall’in sağ kolu ve başbakanı Amadou Ba’yı yendi. Faye’nin rakibi Ba ve mevcut başkan Sall de hızlıca yenilgiyi kabul etti, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise tebrik mesajını devir teslimi cesaretlendirmek için hemen yolladı. Faye, 44 yaşında Afrika kıtasının seçilmiş en genç devlet başkanı olarak tarihe geçmiş, polis şiddetine rağmen sokağa çıkan gençlerin öfkesini sandığa taşımış, ülkesine küsmüş gençlerin umudunu yeşertmişti.
Faye aynı zamanda iki eşiyle Senegal’in ilk çok eşli başkanı
Senegal yeniden umut olabilecek mi?
Senegal tarihinde askeri darbe görmemiş tek Batı Afrika ülkesi. Çok partili hayata geçildiğinden beri Senegal’de üç kez barışçıl bir şekilde iktidar değişimi yaşandı. İktidarı ele geçirenler koltuk sevdası uğruna anayasayı zorlamış, görevde kalmaya, görev süresini uzatmaya çalışmış, bu uğurda nice anayasal hüküm eğilip bükülmüş, nice verilen söz unutulmuştu. Fakat Senegalliler her sandık başına gittiğinde meşruiyetini kaybetmiş başkanları verdikleri oylarla koltuğundan etmiş, demokrasiden yana oy kullanmış, demokrasiyi savunan muhalifleri desteklemişti. Ne acı ki dünün zalimini eleştiren her muhalif de koltuğa oturur oturmaz yıllarca mücadele ettiği eski liderlere dönüşmüş, koltuğu bırakmamak için ilk fırsatta verdiği sözleri, demokratikleşme reformlarını rafa kaldırmıştı.
44 yaşındaki Diomaye Faye’nin Senegal’in bu makus talihini kırıp kırmayacağı meçhul. Milliyetçi ve sol popülist politikalar ve deneyimsiz bir siyasi geçmiş birleşince bir Venezuela fiyaskosunun yaşanması da, temiz bir siyasi geçmişin üzerine kapsayıcı ve uzun soluklu bir demokrasi hikayesi yazılması da ihtimal dahilinde. %97’si Müslüman olan Senegal’in yeni liderleri Faye ve Sonko hakkında kökten dinci eleştirilerine de, demokratlık övgülerine de rastlamak mümkün. Siyasi yasaklı Sonko ve hırslı genç lider Faye arasında ileride Senegal’in kurucu liderleri arasında olduğu gibi bir siyasi çekişmezlik yaşanması da oldukça olası. Senegal’in hikayesinin nasıl biteceğini, Faye’nin makus talih karşısında nasıl bir başkan olacağı belirleyecek. Faye, halefleri gibi verdiği sözleri unutup mücadele ettiği kişilere benzerse Senegalliler sil baştan yeni bir demokratik cephe inşa etmek, koltuğa yapışan başkana karşı sandığa yeniden sıkı sıkı sarılmak ve içerisinden yeni demokrat muhalif figürler çıkarmak zorunda kalacak.
Bunların hepsini zaman gösterecek. Fakat Senegal şimdiden çok önemli bir başarıya imza attı bile. Askeri darbelerin, koltuğuna yapışan liderlerin, başkanların önünde hizaya geçen mahkemelerin cirit attığı bir kıtada ve otokrasinin giderek yükseldiği bir dünyada, yokuş aşağı yuvarlanan demokrasisine sıkı sıkı tutunarak büyük bir kaosun eşiğinden döndü. Üzerlerine açılan ateşlere rağmen sokaktan vazgeçmeyen gençler, Anayasa Mahkemesi kararına ve oy sandığına sıkı sıkı tutunarak umutları yeniden yeşertti, gencecik bir siyasetçiyi başkanlık koltuğuna taşıdı.
Senegalliler, Afrika’nın az sayıdaki demokratik ülkesinden biri olmalarından, kansız seçimler, barışçıl devir teslim törenleri düzenlemelerinden övgüyle bahseden, berberde takside, her yerde siyaset konuşan oldukça politik bir halk. Senegalliler için demokrasi milli bir gurur, bir prestij meselesi. Uygulanmayan mahkeme kararları, kabul edilmeyen seçim yenilgileri, terz yüz edilen dönem sınırlamalarının gündem olduğu, dünya nüfusunun %71’inin otokratik bir yönetim altında yaşadığı, Macaristan’dan İsrail’e, Rusya’dan Hindistan’a otoriter uygulamaların ihraç edildiği bir iklimde pek de haksız sayılmazlar.
Ne kadar gurur duysalar az. En azından Senegallilerin torunlarına gururla anlatacak bir “demokrasi hikayeleri” var. Şimdilik.