Dünya en olgun ve bilge seslerinden birini yitirdi. Sanki hep olmuş gibiydi. Onsuz olmamış gibiydi dünya ve de olmayacak. O ne dediği anlaşılmadığında da hepimiz hakkında ve dikkate değer şeyler söylediği aşikâr sesiyle hayatın çetrefilliklerine hep eşlik edecek gibiydi.
Zor zamanların eşlikçisi izlenimi de uyandırırdı sesi.
Altuğ&Güven Güzeldere’nin Açık-Radyo’da yaptıkları yüz haftalık “Çatlaktan sızan ışık” başlıklı Leonard Cohen programında aktardıkları bir izleyicisinin, “kanserime sadece senin şarkarını dinlemek iyi geliyor.” mektubunun muhattabı ancak o olabilirdi. Sahnede şapkasının altına saklanmasına alışılmıştı. Mahçup mizacın dışavurumu olması beklenmeyeceğine göre, dünyada mahcup olunacak şeyler olduğu imâsı gibi gelirdi bu gizlenme.
Verilen sürpriz Nobel’le gündeme oturan Bob Dylan’la birlikte neredeyse otomatik olarak gelivermişti akıllara. Onun uçarı sesinin aksine tecrübenin sesiydi.