Başka deyişle Göbeklitepe bugün bildiğimiz manada insanın kendi varlık koşullarını oluşturarak yeniden-üretmesinin eşiği sayılan tarım devrimi öncesinde, gezip avlanarak, hazır bitki toplayarak yaşadığı zamanlarda; o gezici hayvan topluluklarından pek ayrışmadığı devirlerde de beklenmeyen hamleler yapabildiğinin kanıtı. Hiç değilse ihtimali… İnşaatın kendisi başlıbaşına insanın karnını doyurmayı garantiye almadan da vicdani, zihni çarklarını çevirebildiğine işaret ediyor.
Lascaux mağarasında doğa ve av tasvirleri
Göbeklitepe’de bulunan inşai nesnenin ne işe yaradığı tam olarak bilinemiyor. Yeni kanıtların dini işlevi güçlendirdiğini okuyorum. Ama medyanın kısa yoldan ilan ettiği gibi tapınaklığı kesin değil. Arkeologların Mezopotamya’nın gezici topluluklarının ortaklaşa kullandığı çok-işlevli bir programı ihtimal dahilinde tuttuklarını biliyorum: Organizasyonu ve iletişimiyle o kadar erken böylesi bir topluluklar-arası dayanışma hala her zaman becerilemeyen başlıbaşına bir mucize.
Çatalhöyük
Çatalhöyük hanelerinden birinde bulunmuş plan resmi çağrışımlı yerleşme düzeni.
İlerlemeden şu da not edilmeli ki Göbeklitepe kendinden onyıllar önce bulunmuş Mezopotamya’nın en eski yerleşmesi Çatalhöyük türü bir yerleşmenin parçası değil. Kendi başına yalnız bir inşaat.
Eğer insanlar avcı/toplayıcı halleriyle belli zaman aralıklarında burada toplanıp ayin yapıp deneyim alışverişi yaptıysalar, yerleşik yaşama bağlanmış inanç av ve teknoloji değiş-tokuşunun daha yerleşilmeyip, topluluklar halinde et ve bitki peşinde koşulurken de inanç sistemleri geliştirip sosyal işbirliği ve örgütlenmeyi gerçekleştirecek kapasiteleri olduğu çıkacak ortaya. [*]
Ama tarım devriminden beklenenler de boşuna değil. İnsanın toprağı nemli tutan nehir yatakları ile işbirliği içinde toprağı düzenli işleyerek kurumasını önlemesi, kendini yeniden-üretmede av ve bitki bulmanın tesadüflerinden kurtararak yakın gelecek tüketimini plnlayabilmesine elverişli koşullar yarattığına kuşku yok. O da işleyeceği toprağın kıyısına yerleşilmesiyle mümkün ki, o yerleşmeler de sonra köy ve kent diye adlandırılacak. Verimli topraklar üzerindeki bu yerleşmeler, insanı barınmak üzere sığınak ve mağara aramanın risk ve külfetinden de kurtarmış.
Göbeklitepe öte yandan da labirent formuyla mükemmel bir sakla[n]ma yeri. Tüketimi yarına ertelenecek et veya bitki stokunu doğanın istenmeyen misafirlerinden saklayacak dolambaçlı bir sığınak; yukarıdan (kağıt üzerinden) bakıldığında bile yol izi sürülemeyen bu bilmeceyi önceden tanımayan bir yabancının sırrını çözerek içinde keşifte bulunması imkansız. Dolayısıyla diğer işlev olasılıkları yanı sıra fazlanın saklandığı depo diye kullanılmaya da elverişli bir form. Üzerinde muhtemelen kutsal semboller olan dikey taşlar öncelikle o büyük ve karmaşık labirent inşaatına ölçü ve hiza verip bütünlüğü içinde birarada tutarak inşa edilebilir kılan araçlar… Geriye kalan önemli soru binanın temeli? Tabii duvarların dibini kazmak o duvarlara da hasar vereceğinden, olmaz. Ama dışarıdan açılacak tünelle duvarın altında ne olduğuna bakılabilir. Binlerce yıl bütünlüğünü korumuş bir inşaat olduğuna göre muhtemelen temeli olacaktır. Böyle çetrefil bir inşaatı henüz yerleşik bir inşaat tecrübesi olmayıp Çatalhöyük’ün prizma evlerinin yapılmadığı bir zamanda temeliyle de birlikte yapmak her halükarda mükemmel ve tamamlanmış bir inşaat deneyimine işaret edecektir.
İşte bütün dünya Göbeklitepe’yle vaktinden önce yapılmış insanlığın ortak mirası bir artifact olarak bu nedenlerle ilgileniyor. Hatta bana kalırsa geç bile kalınmış. Böyle çığır açan bir bulgunun o birçok orta halli kilise ve caminin de bulunduğu kültürel miras listesine alınmak için neden bu kadar beklendiğini ve gündeme geldikten sonra da karar için günlerce konuşacak ne bulunduğunu anlamış değilim. “Bürokrasi işte, Unesco da olsa farketmiyor.” diye geçiştireceğiz artık…
Not
[*] Bu yazı, Göbeklitepe ilk bulunduğunda Güneş Duru’nun Bilgi-Mimarlık Y.Lisans atölyesinde verdiği konferansa atıfla yazıldı.