Ana SayfaYazarlarReferandum sonrası

Referandum sonrası

 

Nihayet referandum günü geldi çattı. Son hafta bile sonuçlar konusunda kolay tahminlere imkan veren bir hava oluşmadı. Anket şirketleri bizlere başabaş sonuçlar verirken, atılgan Evetçi ve Hayırcılar en az 10 puan farkla kazanmayı bekliyor.

 

İşte tam da sonuçlara dair bu belirsizlik ve bilinemezlik, demokrasinin sihrini ve sırrını taşıyor. Demokrasinin gücü bu belirsizlikten geliyor. “Evet” de olası, “Hayır” da olası!

 

Peki, bu ikisi de olası sonuçlar siyaseti nasıl etkiler?

 

Referandum arifesinde bu, kısmen spekülatif bir tartışma sorusu. Sorunun asıl cevabını yaşayarak göreceğiz elbette, ama biraz akıl yürütmenin kimseye bir zararı olmaz.

 

Evet ile başlayalım.

 

Evet cephesinde, “Evet”in çıkması öncelikle ve haklı olarak Erdoğan’ın zaferi olarak kabul edilecek. Erdoğan’ın hem partisi üzerinde hem de ülke üzerindeki hakimiyeti bir kere daha tescillenmiş olacak.

 

Erdoğan, 2019’a kadar seçim olmamasının da verdiği fırsatla, “Evet”in gücünü AK Parti’yi daha kesin ve “resmi” bir şekilde kendi partisi haline getirmeye yönelik çeşitli parti içi tasfiyeler ve düzenlemeler için kullanmayı seçebilir.

 

Diğer taraftan, sandıktan çıkacak bir “Evet”, Erdoğan’ın 15 Temmuz sonrası yürüttüğü OHAL tipi yönetim tarzının seçmen tarafından onaylandığı ve desteklendiği şeklinde de okunacak. Bu desteğin, tıpkı parti içinde olduğu gibi ülke üzerindeki hakimiyetin de iyice tahkim edilmesi, OHAL tipi yönetim tarzının yerleşik hale getirilmesi için kullanılması güçlü bir olasılık.

 

Sandıktan çıkacak “Evet”in Bahçeli bakımından da bir zafer olarak kabul edileceği açık. Bahçeli’nin bu hamle öncesi parti içi muhalefetle başı dertteydi. “Evet” çıkması, parti içinde bütünlüğü yeniden sağlamak ve kaybettiği gücü yeniden elde etmek için Bahçeli’nin çok işine yarayacak gibi görünüyor. İktidar partisiyle girilen ittifakın meyvelerinin toplanmaya başlanacak olması, Bahçeli’nin elini oldukça güçlendirecek.

 

Çıkacak “Evet”, hem AK Parti hem de MHP’de, dışarda ve muhalif kalanlar bakımından partileşme ortamı yaratabilir. “Evet” sonucu, AK Parti bakımından Erdoğan ile/tarafından köprülerin atıldığı, MHP bakımından kongre ile genel başkan değişikliğinin imkan dahilinden çıktığı, her iki açıdan netleşen bir ortam yaratacak. Bu durum, söz konusu parti içi muhalefetleri  yeni bir siyasi oluşum için teşvik edici olabilir. Bu kesimler ayrı ayrı partileşebilecekleri gibi birleşme yoluna da gidebilirler.

 

CHP bakımında çıkacak bir “Evet”, 15 yıldır iktidar olan bir parti karşısında hâlâ alternatif olarak görülmeyen bir ana muhalefet partisi için kesin bir başarısızlık olarak tescillenecektir.

 

CHP içinde lider değişikliğine yönelik yeni bir parti içi hareketlenme ortaya çıkabilir. Ancak Türkiye’de liderler kolay kolay koltuklarından kalkmaz. Referandum başarısızlığı, kampanya sürecindeki demokratik “sakatlıkları” öne çıkaran ve seçim güvenliğinden şüphe uyandıran söylemlerle örtülmeye çalışılabilir. Ancak değişim yavaşlatılabilir ama engellenemez. Hem referandum başarısızlığı hem yeni hükümet sistemi, CHP ve sol muhalefette yeniden yapılanma ve tazelenme için tetikleyici bir işlev görebilir.

 

HDP bakımından “Evet” çıkması 7 Haziran sonrasında başlayan gerilemeyi bir çöküşe dönüştürebilir. Milletvekilleri, belediye başkanları ve çok sayıda üyesi tutukluyken “Evet” çıkması, Kürt seçmenin HDP’nin yaşadıklarına karşı duyarsız kaldığının ve bağlarını iyice kopardığının işareti olarak okunabilir.

 

Peki, sandıktan “Hayır” çıkması durumunda neler olabilir?

 

“Hayır” açıkça Erdoğan’ın başarısızlığı olarak okunur. “Hayır” sonucu, parti içi suskun hoşnutsuzlara partiden koparak değil kalarak “muhalefet etme” imkanı doğduğunu düşündürebilir. Ne var ki ben Erdoğan’ın parti içi kontrolü kaybetmemek için mücadele edeceğini düşünüyorum. Sadece, hoşnutsuzların ayrı bir siyasi hareketi başarılı şekilde taşımalarına engel olacak türden hamleler sergileyebilir.

 

Erdoğan’ın pragmatizmi referandum başarısızlığı ile birlikte OHAL tipi yönetim tarzında, Batı  karşıtlığında ve Kürt meselesinde geri adım atmasına veya en azından yumuşamasına sebep olabilir. Yeniden destek toplamak için ılımlı ve kuşatıcı bir politik söyleme yanaşabilir.

 

“Hayır” sonucu, Bahçeli bakımından büyük bir başarısızlık olarak görülmese de, MHP’nin küçülmesi ve zayıflaması anlamına gelebilir. Çünkü bu başarısızlık muhaliflerin haklılığı ve Bahçeli’nin başarısızlığı olarak yorumlanacak ve muhalifler etraflarında çok daha fazla ülkücüyü toplayabileceklerdir.

 

“Hayır” sonucu CHP’ye uzun bir süredir ilk defa bir seçim başarısı duygusu yaşatır. Referandumda tercih edilen iletişim dilinin güçlendirilip pekiştirilmesi olasılığı var. CHP referandum kampanyasını “Erdoğan karşıtlığı”nı ve “muhafazakar seçmeni aşağılama alışkanlığı”nı baskılama üzerine kurdu. Başarıda bunun katkısı olduğu düşünülürse, bu tarzın partide daha dönüştürücü bir etkisi olabilir.

 

HDP bakımından “Hayır” çıkması yeniden toparlanma için bir umut olabilir. “Hayır sonucu, HDP’lilere uygulananların onaylanmadığı ve Kürt meselesinde güvenlikçi kanada geçen Erdoğan’ın yeni politikasının güçlü bir destek bulmadığı şeklinde okunabilir.

 

“Evet” ve “Hayır” sonuçlarının toplum kesimleri bakımından etkisi ne olabilir?

 

Sandıktan çıkacak “Evet”, muhafazakâr seçmenin devri sabık korkusunu bir süreliğine yatıştırır. Ancak siyasetçiler bu korkunun umuda ve özgüvene dönüşmesine kolay izin vermeyebilir. Çünkü, liderler bakımından korku ile manipüle ve konsolide edilebilecek bir kitlenin sağladığı rahatlık kolay vazgeçilebilir bir fırsat değildir. Geçmiş tecrübelerden biliyoruz, örneğin CHP yıllarca seçmenini bir korkunun kucağında bile isteye tuttu.

 

“Evet” seküler seçmende ise tersi bir duygu yaratır. Bu seçmen tabanı uzun zamandır korku sayesinde bir arada tutulmaktaydı. Korkularının gerçekleşmesinin ve Kemalist statükonun yıkılmasının yarattığı travmanın üstüne, sürekli yaşanan bir gerileme ve umutsuzluk eklenmişti.

 

Bu referandumdan çıkacak bir “Evet”, karşı tarafın nihai ve geri döndürülemez bir diktatörlüğü kurduğunun resmi olarak görülebilir. Bu kesimlerin bir bölümü, en azından bir süre, derin bir umutsuzluk ve korkunun beslediği apolitikleşme, siyasi sistemden uzaklaşma ve kopma süreçleri yaşayabilir.

 

“Hayır” çıkması durumunda ise seküler seçmen yeniden umutlanabilir. Muhafazakâr seçmen ise açıktır ki hayal kırıklığı yaşar. Ancak referandum kaybedilse de iktidarın yerinde duruyor olması bu kesimde bir tahribat yaratmayabilir.

 

“Evet” de çıksa “Hayır” da çıksa sistem tartışması bitmez. “Evet” ile yeni gelen hükümet sistemi sorgulanmaya devam edilecek; “Hayır” ile mevcut sistemsizliğin nasıl giderileceği gündeme gelecek.

 

Seçimler anlaşmazlıkları karara bağlamanın, gerilimleri gidermenin bilinen en barışçıl ve en az maliyetli yoludur. Çıkacak sonucun ne olduğuna bakmaksızın bütün taraflar seçim güvenliğinin titizlikle korunmasına büyük özen göstermelidir.

 

Ve her ne sonuç çıkarsa çıksın, taraflar sonuçlara saygı duymalıdır.

 

- Advertisment -
Önceki İçerik
Sonraki İçerik