Ana SayfaYazarlarRusya’nın Rojava politikası

Rusya’nın Rojava politikası

 

Türkiye’nin Rojava için siyaset üretiminde yönetmesi gereken önemli problem alanlarından birini, Rusya’nın Suriye Kürtlerine ilişkin politikası oluşturuyor.

 

Amerika, Kürt kartını kullanarak Türkiye’yi yıldırma siyaseti izlerken, Rusya daha farklı bir yaklaşım geliştiriyor.

 

Rusya da uçak krizinden sonra tıpkı Amerika gibi belirli bir yıldırma siyaseti izledi. Bunu, kimi zaman Boğazlardan geçen Rus savaş gemilerinde bulunan askerlerin yaptığı füze gösterileriyle, kimi zaman da Türkiye’ye uçuş yasak getirip Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt koridoruna yeşil ışık yakmak suretiyle sergiledi.

 

Ancak uçak krizi çözüldükten ve ilişkiler normalleştikten sonra Rusya’nın Kürt siyaseti değişmeye başladı.

 

                                                            *          *          *

 

Rusya, Amerika gibi Kürtleri Türkiye’nin karşısında konumlandırmak yerine, Kürtler üzerinden kazan-kazana dayalı yeni bir yaklaşım tutturdu.

 

Örneğin Türkiye’nin Suriye muhaliflerine yardımı kesmesi karşılığında Rojava ile ilişkilerine mesafe koydu.

 

Türkiye’nin Halep’teki muhalifleri gözden çıkarması üzerine de Fırat Kalkanı operasyonuna onay verdi.

 

İdlib karşılığında da Afrin’i gözden çıkaracağının sinyallerini verdi. Ancak İdlib netleşmedikçe, yani Türkiye’nin Esad siyaseti yumuşamadıkça, Rusya Afrin’e ilişkin bir yaklaşıma gireceğe benzemiyor.

 

Rusya Suriye’deki Kürt kartının hem kendisi hem de Türkiye için çok önemli olduğunun farkında. Bu yüzden, bu kartı elinden çıkarmak konusunda aceleci davranmıyor.

 

Kürt kartının elinden çıkması demek, Türkiye üzerinde müzakere kabiliyetinin ortadan kalkması demek.

 

Rusya, Kürt kartı elinden çıkarsa Türkiye’nin Suriye’de sunduğu desteğin sona ermesinden, Türkiye’nin yeniden Esad’ı zorlayan yaklaşıma dönmesinden, böylece Suriye’deki kazanımlarının zora girmesinden endişe ediyor.

 

Aynı endişeyi Güney Kafkasya için de taşıyor.

 

Azerbaycan’ın Türkiye’ye eklemlenmesi ve bu suretle Türkiye’nin Kafkasya’ya dahil edilmesi, Rusya için stratejik önemde.

 

Bu da ister istemez karşımıza, Türk-Azeri ilişkileri bağlamında Rusya-Türkiye ilişkilerinin yönetilmesi sorunsalını çıkartıyor.

 

Rusya için, Azerbaycan’ın Türkleştirilmesi Rusya’nın Güney Kafkasya üzerindeki emelleri açısından kabul edilir bulunmuyor.

 

Yine aynı şekilde, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesine Rusya, Çin ve Hindistan’a Rusya’yı bypass ederek Avrupa’ya ulaşma imkanı tanıyacağı için tepki gösteriyor.

 

Türkiye’nin Azerbaycan ile stratejik ilişki kurabilmesi, Güney Kafkasya’da stratejik aktör olması sonucunu doğurur. Rusya ve İran ise Güney Kafkasya’da sadece kendilerinin oyuncu olabileceğini düşünüyor. O yüzden Türkiye’nin bu sahaya oyun kurucu aktör olarak girmesine karşı çıkıyor.

 

Aynı sebepler Ermeni-Azeri, Ermeni-Türk ilişkileri bağlamında Dağlık Karabağ için de geçerli.

 

Tüm bu faktörlerden dolayı Rusya, Türkiye ile ilişkilerine geniş bir spektrumdan bakmakta. Bir satranç oyuncusu gibi hamleler yapıyor; Türkiye’ye de “ben kazandıkça sen de kazanacaksın” mesajı veriyor.

 

Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini bu geniş perspektiften yola çıkarak kurgulaması gerekir.

 

Rusya’nın Amerika’dan temel farkı, Rusya’nın Kürtler bağlamında müzakereye açıkken Amerika’nın müzakereye tamamen kapalı olması. Ama Rusya’nın Kürt kartını tamamen elinden çıkaracağı beklentisi içinde de olmamak gerekir.

 

- Advertisment -