Ana SayfaYazarlarYurt'cağızım, sen bilirsin hal'cağızım...

Yurt’cağızım, sen bilirsin hal’cağızım…

 

Bunun doğrusu ev’cağızım, elbet, ama, yüksek öğretim denince her öğrenci ve ailesinin aklında her zaman iki konu var; yurt ve burs…

 

KYK denince ülke sathında açılmış ve açılma hazırlığı sürmekte olan yeni yurt binaları ve onarılıp yenilenen/idari ve donanım yönünden elden geçirilen yurtların sayısını biliyor musunuz siz? Ben de bilmiyorum…Ama KYK denince işlerin nasıl hızlı, hakkaniyetli, şefkatle yürüdüğünün  tanığıyım ve en küçük çocuğuma takılmadan edemiyorum, eğer ülke işgali, sığınmacı yükü, buna benzer angarya harcamalar olmayaydı bu hükümet hepinizi Hilton’da ağırlayacaktı, diye…Bu fakir 978 yılına kadar Ankara öğrenci yurtlarının hal-i pür melalini iyi bilir, sonraki çocuklarında da başka illerin durumunu öğrendi…

 

“Sıcak su akıyor mu , hala mı akıyor  sular?”sorusundan vazgeçemediğimi fark edince gülüyorum.

 

Çünkü bizim sularımız akmazdı, ne soğuk, ne sıcak, hiç…Ülkenin dışarda yetmiş sente, içerde yağ, deterjan, ille demokrasiye, can güvenliğine muhtaç olduğu günler, büyük bir oyunun ilk adımlarının atılmakta olduğu sıra, sıcak su hepten lüks, söylemeye utanırdık. Hamama giderdik, oğlan anaları da kız beğenmeye hamama gelirdi.

 

Yurtta yüzümüzü şişe suyuyla yıkar yahut silerdik, sıcak suyun belirsiz bir zamanda akacağı tutarsa da, küvete kovaları koyup doldurur, yanyana sıralanan birkaç kişi saçını küvete sarkıtıp ancak bir kere yıkayabilirlerdi, sonrası tıssss…Yemek deseniz, hakgetire…Okula giderken kurşunu yeme de, öğünlerde ne yersen ye…Şimdi KYK yurtlarında günlük on lira (3 kahvaltı, altı akşam yemeği) yemek fişi katkısı var ister yemek, ister süt ya da meyve, yurtta kalınan her gün için, ayda burs tutarı kadar yemek katkısı var.Kaloriferler inanmazsınız deli gibi yakılıyor, hiçbir öğrenci üşümüyor, temizlik hizmeti aksamadan yapılıyor, hatta, buna da inanılmaz ama asansörler gece gündüz üstelik, çalışıyor, öğrenciler de binebiliyor, yalnız görevliler ve temizlik ekibi değil…

 

Televizyon ve etüd salonları, spor salonu, hepsinde olmasa da bu sonuncusu, yeni açılanlarda misal Cevizlibağ yurdu gibi, üç bin küsur kişiye beş yıldızlı otel lüksünde oda /yemek/çalışma/temizlik,spor hizmeti sunuluyor.Ara ara bölge ve Ankara yetkilileri gelip öğrencilerle toplantı yapıyor, istek ve soru alıyor, yanıt veriyor, bunu bir çaylı pastalı törenle yapıyorlar üstelik.

 

Sular akmazdı ama, üst katın tuvaleti başımıza akardı, Ankara’da kaldığım bütün yurtlarda…

 

Ne çok yurt değiştirmek zorundaydık o yıllar, yapımı süren, dayayıp döşemesi geciken yurtla rımıza geçecektik geçmesi, ama, eğitim yurt yapımından hızlı gitti, onlar bitene kadar okul bitti.Kavaklıdere’den Dışkapı’ya, Site yurdundan, Cebeci Hukuk yurduna, en son B.Evlerdeki iki blok büyük yurda kadar, gezmediğimiz yurt kalmadı, çantamız hep hazırdı zaten, yallah denende alırdık elimize kumaş kılıflı eski tip bavulu, düşerdik yola. Alamadan gittiğimiz de oldu, son, hani o yeni yurttan kovulduyduk, faşigeler ellerine muşta geçirip dayak atıyor, kırıp döküyorken, eşyalar kaldı, depozito da, devlet yurdundaki sözümona (!)güvenli sığınma da…

 

Ne KYK yurduna sığabiliyordum, bir genç ömrümüzde, ne yetmiş sente ve demokrasiye muhtaç bırakılan yurdumuza…

 

Şimdi çocuğumun kaldığı yurtta ranza yerine bağımsız karyola var, dört kişilik oda, sıcak su da akıyor, soğuk su da, banyolar açık, çalışıyor, üst katın lağımı da alttakinin başına akmıyor, biz Ankara’da şemsiye açarak otururduk, klozete.Ve acırdık, ülkemize, yeni teslim edilmiş, parası Bitamam ödenmiş üstlenicinin betona çimento koymadığına, pis su akıtan boruları içi sızlamadan kullanıp, devleti dolandırdığına…

 

Şimdi yabancı öğrenciler bizim yurtlara ücretsiz ve sıra beklemeden kabul ediliyor, bu öğrenciye ayrılan kontenjan yıl be yıl azaltılsa da, burada kalan gençlerin ülkelerine ülkemizin gönüllü elçisi olarak döneceğini söylemeye gerek var mı?

 

Ankara’daki iki blokluk büyük yurdumuz son yıla  yetişmişti, yetişmesine, ancak o zamana biz Sefiller’in son perdesine kadar oynamıştık. O dönem ülkücülerin kaldığı, hem de her gün et yemeği çıkarak, hamam külhanı hep sıcak (yani suyu kesintisiz akarak) yurtta bile kalmıştık. Bir kere hamamı kullanmadık, korkumuzdan, yemekhanesine inmedik, orada artan yemek çöpe giderdi, oradan çevrenin yoksulları alırdı, bizim kaldığımız/kalacağımız yurtlarda memleketten getirdiğimiz ne varsa, börek, çörek, ekmek, reçel, peynir, denetimlerde çöpe giderdi, çöpten çevrenin çocukları alırdı, biz yaşlı gözlerle izlerdik. Sanıyorum şimdi Cumhurbaşkanlığı Sarayının oralarda kaldı bizim yurt, AOÇ yakınındaki hipodromu görürdük.Ne bizim artık yurt faslından geçtiğimiz 80’lerde ne sonrasında, on  yıl öncesine kadar böyleydi, yurttan seslerimiz (!)

 

Şimdi dönüp baktığımda, sondan bir önceki (yahut buna işgal demek daha doğru, bu durumda son darbe diyebileceğimiz) 12 Eylül arefesi o günlerde, 130 kişilik salonun çelik dolaplarla ayrılmış, ısınmayan, açlıktan öğrencilerin uyuyamadığı, işlerin dışarda da  bizim yurttan pekpek farklı olmadığı, her iki yurt’ta (!) da halimizin şinanay olduğu, dışarda solun bin parçaya bölündüğü, içerde balkon yahut ıslak çamaşırı asacak ip eyleminin siyasi eylemlerle birbirini kovaladığı günlerimizde, aslında yurtsuz yuvasız, susuz, ocaksız, aç bilaç kalmaktan da öte bir tehlikenin adım seslerini duyamadığımıza yanıyorum:’ Demokrasiye son! Buraya kadar, siz bu kadarına bile layık değilsiniz. Size yakışan darbedir, onu da her on yılda bir  vatanperver asker  yapar… Yıkıl o halde, Türkiye, ey çocuk, sen de çocukluğunu bil, yaşını büyüttük, haydi sehpaya, asılmak oyunu oynayacağız yani  asılacaksın! Budur…

 

O zaman biz mi seme’ydik, sizler mi tek kanal ürünüydünüz bilemem ama, kom’tanım, hem içerdeki, hem sınır ötesi kom’tanlar, artık yemezler…Ye-mez-ler…

 

Gördünüz netekim, ananızın örekesini…

 

Not: Bu yazıya ve öğrencilerle birlikte sevincimize yolaçan Kredi Yurtlar Kurumu’na ve uygulamalarına helal olsun…

 

Gençler, yeni öğretim yılında güzel günler görün, bayram sevinciyle geçsin ders yılınız, pusuda ölüm ve kalleşlik olmasın, akıl ve aşk olsun. 

- Advertisment -