Ana SayfaYazarlarİran güçlenerek çıkamaz...

İran güçlenerek çıkamaz…

 

Bence bir savaş ihtimali yoktu. Her iki tarafın tansiyonu düşüren açıklamaları iyi oldu. Gerçekle yüzyüze gelen İran, şimdi bir iç hesap yapmanın eşiğinde görünüyor. İran, ABD karşısında yalnızca askeri ve ekonomik güçle sınırlı bir zaaf içinde değil.

 

Asıl mesele, İran toplumunun çoğunluğunun yönetimden memnuniyetsizliği. İran’ın diğer handikapı da, bölgede yayılmacı ve çevre ülkeleri tehdit eden siyasetlerinin yarattığı olumsuz hava.

 

Kasım Süleymani’nin cenazesine toplanan yüzbinleri, “yönetim etrafında birleşme” diye okumak gerçekçi değil. ABD'nin Irak Büyükelçiliği’nin basılmasıyla başlayan gerilimi tırmandırma stratejisi Trump’a bir şey kaybettirmedi.

 

Aksine yaklaşan başkanlık seçimlerinde elini güçlendirdi. İran ise bölgede efsaneleşmiş bir askeri liderini kaybetti. Kaybettiğiyle kaldı.

 

Irak’ta iki boş ABD askeri karargahını vurarak, en fazla, İran toplumunun bir kısmını, “intikam alındı” diyerek ikna edebilirsiniz. O bile şüpheli ya neyse… “Baş düşman” yapacağını yaptı. “Daha fazla ileri giderseniz, daha sert yaptırımlarla karışılaşırsınız” tehdidi de cabası. Sonuç ortada: İki kuru sıkı füzeyle durumu idare etmek.

 

ABD hegemonyasına ‘dur’ diyebilmek

 

ABD’nin 2003 yılında Saddam’ı devirmek ve Irak’a “demokrasi getirmek” amacıyla başlattığı işgal günlerini hatırlayın. ABD askerlerinin Türkiye’de konuşlanmasını savunanların listesine bir göz atın… Şimdi en derinden “ABD emperyalizmi karşıtı” yazıları görünce, “acaba bir yanlışlık mı var?” sorusunu sormadan edemiyoruz.

 

O zaman da diyorduk, şimdi de diyoruz, bölgede ABD hegemonyasını, kendi halkını baskı altında tutan rejimler alt edemez. Kendi toplumuna sopa sallayanın sopası, daha büyük zalimin karşısında her zaman etkisiz kalmıştır. Ne kadar silah alırsanız alın, ne kadar çok silahlı güç örgütlerseniz örgütleyin…

 

ABD’yi bölgeden çıkarmanın yolunun bu olmadığını hepimiz biliyoruz. İran'daki rejim, halkın enerjisini ve gücünü tüketti, onu dünyadan tecrit etti, yoksullaştırdı.

 

Çeşitli defalar reformcu siyasi akımlar toplumun desteğini kazansa da, her seferinde değişmeyen ve seçimle gelmeyen bir merkezi otorite tarafından engellendiler. İran, bölge ülkelerinin içini karıştırarak, mezhepsel kutuplar yaratıyor.

 

Hegemonya kurmaya çalıştıkça bölge daha fazla karışıyor ve ABD'yle mücadele edebilmenin imkanları daralıyor. “Birlik beraberlik” zorbalıkla değil, özgürlükle kuvvetlenir.

- Advertisment -