Atilla Yayla

Komünistlere de mi özgürlük?

Eğitim hakkı her vatandaşa aittir. Hiç kimse ideolojik konumundan dolayı eğitim hakkından mahrum bırakılamaz. Komünist olan da faşist olan da, İslamcı olan da ateist olan da, ılımlı olan da radikal olan da eğitim hakkından yararlanacaktır. Hangi radikalizm türüne bağlı olurlarsa olsunlar insanların fikirlerinden dolayı değil eylemlerinden dolayı cezalandırılması gerekir. Bunu yapamayan bir toplum da uygar toplum olma iddiasında bulunamaz.

Kadınların en mutlu çağı

Kadınların en büyük rakipleri; en hırslı, yırtıcı ve acımasız rakipleri diğer kadınlar. Genelleştirmek doğru olmasa bile, birçok durumda kadınlar hemcinslerine acımasızca muamele etmeye, onları ağır biçimde eleştirmeye ve değersizleştirmeye pek yatkın.

Avrupa’nın dayanılmaz ikiyüzlülüğü

AB ülkeleri Türkiye’yi bir türlü anlamadı, anlamak istemedi. PKK’nın Avrupa’da cirit atmasına izin verdi. Bir taraftan PKK’yı bir terör örgütü olarak kabul ettiğini beyan etti ama diğer taraftan ona ciddî destekler sağladı. AB’nin çirkin yüzü ve ikiyüzlülüğü geçtiğimiz aylarda İspanya’da yaşanan Katalonya krizi ile iyice açığa çıktı.

Hasan Celal Güzel’in ardından

Hasan Celal Güzel’in toplumun gönlüne girişi 28 Şubat sürecinde vuku buldu. Hemen herkesin sindiği o karanlık günlerde Hasan Celal Güzel cesaretle konuştu. Darbecilere kafa tuttu. Anadolu’yu karış karış gezerek darbeye karşı konferanslar verdi, toplantılar yaptı. Ağır baskılarla karşılaştı. Ama 28 Şubat darbecileri onu bir türlü durduramadı.

Afrin zaferi ne anlama geliyor?

Demokratik siyaset ortamında problemler daima daha hızlı ve daha düşük maliyetlerle çözülür. Şiddet ise çözümsüzlüğü ve yıkımı körükler. Afrin olayı şiddetin meşru ve yararlı bir yol olmadığını bir kere daha gösterdi.

Liberaller ve partiler

Liberal kavramının artık iyice cılkı çıktı. Liberalizm nedir, kime liberal denir? Bu konular içinden çıkılmaz hale geldi. Liberal nitelemesi çoğu zaman suçlama, ayıplama ve kınama anlamına geliyor. Oysa dünyadaki “liberallikten uzaklaşma” süreci iyilikten çok kötülük getirmekte.

Sosyal medya ve kötülüğün sıradanlaşması

Bu tür alçaklıklara yeni şahit olmuyoruz. Alçaklar da alçaklıklar da her zaman vardı ve daima olacak. Ancak, sosyal medya bu davranışların âdetâ çığ gibi çoğalmasına ve eskiden asla olmadığı kadar görünür hale gelmesine zemin hazırladı. Sosyal medya, alçak ve korkaklara sahte isim ve hesaplar arkasından insanlara hakaret etme, küfretme, tehditler savurma imkânı sunuyor.

Siyasetçiye imtiyaz siyaseti itibarsızlaştırıyor

Aslında siyaset bir kamu hizmeti ve siyasetçilik kamuya hizmet için yapılan bir fedakârlık olmalı; öyle görülmeli ve icra edilmeli. Bunun olabilmesi için milletvekilleri kendilerine özel avantajlar sağlayan kararlar almaktan kaçınmalı. Emeklilik ve sağlık sigortası gibi işlerde insanlar, milletvekili seçilmeden önce hangi kuruma bağlıysa, milletvekili olduktan sonra da aynı çerçevede kalmalı; durum ve konumları değişmemeli.

Kapitalizm şeytan mıdır?

Solcu ve sağcı devletçi aydınlar niçin kapitalizmden nefret ediyor? Birkaç gözlemim, tespitim var bu konuda. İlk olarak, kapitalizmin ne olduğunu da, özelliklerini de bilmiyorlar, çünkü onu gözlemlemeyi beceremedikleri gibi kitabî bilgilerini de sadece anti-kapitalist yazarlardan alıyorlar. Sorsam kendilerine, bir tek kapitalist yazar okumadıkları ortaya çıkar. Sıradan insanların niye yaptıkları şeyi yaptıklarını, yani kapitalist davranış kodları içinde olduklarını da anlayamıyorlar.

Ankara’da bir Liman

Eskiden beri taşıdığım bir kanı doğrulandı ve yeni bir delille desteklendi. Benim iddiam şu: Türkiye’de muhafazakârlar solculardan (sosyal demokrat ve sosyalistlerden) daha demokrat ve hoşgörülü. Liman Kitap-Kafe bunun son delili.

Yakın geçmişin kısa hikâyesi

Erdoğan’ın siyasî çizgisi ve tarzını sevmeyebilir, eleştirebilirsiniz, ama meşru bir siyasî aktör olduğunu ve korkunç bir taarruzuyla (aslında taarruzlarıyla) yüz yüze geldiği FETÖ’ye karşı ölümüne, her şeyi göze alarak direndiğini görmezden gelemez, direnmekte haklı olduğunu inkâr edemezsiniz.

Altan kardeşlerin ve Nazlı Ilıcak’ın cezası

Sanıkların “darbeye zemin hazırlamak” için faaliyet yürüttükleri iddiası çok geniş. Bir defa bu insanların ana faaliyeti yazmak, çizmek ve konuşmak. Oysa darbe somut bir aktif faaliyetler dizisine dayanıyor. Abartılı ve kibirli muhalefet de kimileri tarafından darbeye zemin hazırlama gibi okunabilir. Ama bu tehlikeli bir yol. Türkiye legalizme saplanmaktan uzak durmalı. Her hatayı, kusuru, kabahati suç gibi algılamamalı ve ceza hukuku mevzuu hâline getirmemeli.

Habercilikte tarz ve dil

Genelleştirmek istemem, fakat birçok muhabirin kelime hazinesinin çok sınırlı ve dili kullanma kabiliyetinin çok kısıtlı olduğunu zannediyorum. Sanki özel bir medya dili geliştirilmiş gibi, bazı söz kalıpları hemen her kanalda aynen tekrarlanıyor.

Ekonomik büyüme gereksiz ve anlamsız mıdır?

Hintli iktisatçı Bhalla’ya göre 1960 yılında dünyadaki orta sınıf esas itibarıyla beyazdı (yüzde 63 oranıyla). Orta sınıfın yalnızca yüzde 6’sı Asyalıydı. Şimdi tablo farklı; dünya orta sınıfının yüzde 52’si Asyalı. Belki de on sene içinde Uzak Doğu dünyanın en büyük ekonomik bölgesi haline gelecek. Oraların halkları da Batılılar neye sahipse ona sahip olacak.

Meslek örgütleri ve demokrasi

Gördüğüm kadarıyla şimdi, LDT’nin işaret ettiği yolda ilerleniyor. Şerden hayır doğdu. Cumhurbaşkanı daha sonraki açıklamalarıyla LDT’nin önerilerine iyice yaklaştı. Meslek örgütlerinin yapılanması ve işleyişinde ciddî değişiklikler tasarlanıyor.

Yardımcı doçentlik ve üniversitelerin asıl problemleri

Yardımcı doçentlik statüsü kesinlikle doçent olmaya engel değil. Hem üniversitede çalışıp hem de yardımcı doçentliğin doçentliğe geçişi (kişilerin kendi tercihi dışında) uzattığından, geciktirdiğinden, engellediğinden bahsetmek, düpedüz yalan söylemek olur.

Yardımcı doçentlik kalksın mı?

Cumhurbaşkanına ve hükümete yanlış bilgiler ulaştırılıyor demişsiniz. Çok haklısınız. Hatırlayın, Cumhurbaşkanı tarafından bu konu adeta bir müjde gibi sunuldu. Neden? Çünkü birileri ona: “Efendim, doktorasını bitiren adamın önüne sen önce şu kadar yıl yardımcı doçent olarak çalışmalısın deniyor; bu, doçentliğin önünde bir engel teşkil ediyor” demişti.

Yarı-resmî meslek kuruluşlarından doğan ahlâkî tehlike

Anayasa, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının siyaset yapmasını yasaklıyor. Bu da demokrasiye aykırı. Bununla beraber, bu yasaklama kâğıt üzerinde kalmakta. Odalar ve barolar fiiliyatta boğazına kadar siyasete batmış vaziyette. Bu, ahlâkî tehlike dediğimiz şeye vücut veriyor. Her örgütteki binlerce meslek mensubu birden çok siyasî görüşe sahipken, bu kuruluşlar tek bir siyasî görüşün sözcülüğünü üstleniyor ve sanki tüm üyeler yöneticilerin görüşünü paylaşıyormuş gibi açıklama yapıyor, tavır alıyor, faaliyet yürütüyor.

Türkiye Afrin’de ne yapıyor?

İşgal ettiği yerlerde etnik temizliği PKK/PYD yaptı. Türkmenleri, Arapları ve daha küçük diğer grupları sürüp attı. Bununla kalmadı; ideolojik temizliğe de girişti. İdeolojik ortaklığı olmayan Kürtleri sürdü, öldürdü, hapse attı, örgütlerini dağıttı, muhalefet yapmalarına izin vermedi. Totaliter zihniyetli PKK/PYD işgal ettiği yerlerde nüfus ve tapu kayıtlarını da yok etti. Böylece yarattığı fiilî durumun geri dönülmezliğinin altyapısını hazırlamaya çalıştı.

Akademik hayata ilişkin şehir efsaneleri

Bundan otuz sene önce üniversite profesörlerinin Kemalist, Türk milliyetçisi, sosyal demokrat veya sosyalist olması âdetâ doğaldı. Şimdi üniversitelerde liberal, muhafazakâr ve İslâmcı profesörler de var. Bunu sağlayan ana faktör toplumsal dönüşüm. Uzun vâdede toplumsal dönüşümün önünde hiçbir şey duramaz.

Üniversitede operasyon

Sadece Türkiye’deki akademikler için değil, dünyanın her yerinde ana dili İngilizce olmayan akademisyenler için İngilizce şarttır. İngilizce bilmeyi “emperyalizm”le ilişkilendirmek düpedüz demagoji. “Akademisyenler çevirmen değil... kitaplar Türkçeye çevirtilebilir” sözleri de topu taca atmaktır.

Özgürlükçülük ve serbest ticaret

Her özgür toplumda ticaret serbest olmuştur. Serbest ticaretin yasaklandığı, ortadan kaldırıldığı her yerde özgürlüğe de veda edilmiştir. İster küçük çaplı -- Hristiyan Reformasyonu sonrası doğan, Hristiyan komünizmini benimsemiş cemaatler gibi -- tecrübelerde, ister devâsâ boyutlu -- Sovyetler Birliği gibi -- projelerde, durum değişmemiştir.

Adam Smith’in öncülleri

Chydenius gibi öncü yazarların -- özgürlüğü, kendiliğinden doğan düzeni, serbest piyasaları savunan yazarların -- sadece bildik ‘Batı’ coğrafyasında değil dünyanın neredeyse her yerinde ortaya çıktığının altını kalınca çizerek belirtmekte fayda var. _x000D_ _x000D_

Liberalizm, özgürlük ve din özgürlüğü (*)

Bir yerde din özgürlüğünün olması için üç şey gereklidir. İlki liberter ilke; buna özgürlükçülük ilkesi de diyebilirsiniz. İkincisi eşitlik ilkesi, üçüncüsü tarafsızlık ilkesidir. Hoşgörü ile din özgürlüğü birbirine karıştırılmamalıdır. Osmanlı devletinde bugünkü anlamda din özgürlüğü yoktu; hoşgörü vardı. Hoşgörü din özgürlüğünün yerini alamaz.

Marx’ın insan ve piyasalar hakkındaki fikirleri neden yanlıştı? (3)

Hayek’in işaret ettiği üzere, serbest piyasa sistemi toplumun bütün üyelerinin aynı amaçlar, gayeler ve değerler hiyerarşisi üzerinde mutabık kalmasını gerektirmez. Rekabetçi piyasa sisteminde her birey, kendi amaçlarını seçmekte ve mutluluğu kendi yolunda aramakta özgürdür. Piyasada her insan diğer insanlardan kendi amaçlarına ulaşma yolunda yararlanır.

Marx’ın insan ve piyasalar hakkındaki fikirleri neden yanlıştı? (2)

“Komünist toplumda, genel üretimi toplum regüle eder ve böylece benim bugün bir şey ama yarın başka bir şey yapmamı, sabahleyin avlanmamı, öğleden sonra balık tutmamı, akşam sığır yetiştirmemi, yemekten sonra ise eleştiri faaliyetinde bulunmamı mümkün kılar.” Bunlr inanılmaz düşüncelerdi. Bir tür yeryüzü cenneti tahayyülüydü. Gerçeklerden tamamen kopuktu.

Marx’ın insan ve piyasalar hakkındaki fikirleri neden yanlıştı? (1)

Marx insanı çevresinin bir ürünü olrak gördü ve kabul etti. Siyasal, sosyal ve özellikle ekonomik kurumlar, insanı ne ise o yapan şeylerdi. O zaman, insanı değiştirmek için o çevrenin değiştirilmesi gerekiyordu. Çevreyi değiştirince yeni bir insan ortaya çıkacaktı. Değiştirilmesi gereken şey ise kısaca kapitalizmdi. Kapitalizm, insanın ”hakiki” tabiatından ve insanî potansiyelinden yabancılaşmasının kaynağıydı._x000D_ _x000D_

Ekonomik eşitsizlik sorunu

Eşitsizlik tamamen çözülemese de fakirliğin azalması ekonomik büyümeye bağlı. Ekonomik büyüme ortamında yukarı doğru hareketliliğin de önü açık. Zenginleşmenin anlamı başarılı müteşebbislerin toplum tarafından ödüllendirilmesi. Ödüllendirme mekanizması engellenir veya ödüller keyfî biçimde ellerinden alınırsa, müteşebbisler için bir müşevvik kalmaz.

“İçindeki Şakirti Öldürmek”

İnsanın benini öldürmeye çalışan ve insanları benini öldürmeye dâvet eden her felsefe hastadır. Tehlikeli ve zararlıdır. Bunu yapanların referansının dinsel mi seküler mi olduğu önemli değildir. Kalıp aynıdır. FETÖ gibi İslami bir inanca ve retoriğe sahip olan örgütlerde de, seküler dünya görüşlerine dayanan sosyalist veya faşist örgütlerde de durum budur.

FETÖ yargılamaları ve adalet (3)

Asıl sıkıntılar ve zorluklar FETÖ’yle “iltisaklı olma” gerekçesiyle yapılan yargılamalarda ortaya çıkıyor. FETÖ ile iltisaklı olmayı belirlemede kullanılacak ölçüt ve deliller neler? Bir diğer mesele, FETÖ'nün ne zaman FETÖ olduğuyla ilgili. FETÖ yargılamalarında ne kadar geriye gitmek doğru olur?_x000D_ _x000D_