Oral Çalışlar

Sabahattin Çetin: Erdal İnönü’yle siyaset Joan Baez’le dans…

Sevinç Hanım da isteksizliği körüklüyordu. Genel başkanlık yaparken kullandığı eski model bir Passat’ı vardı ve zaman zaman yolda stop edince iterek çalıştırırdı.” Erdal Bey yokken Sevinç Hanım’ı konserlere de götüren Sabahattin, Joan Baez’le bir tekne turunun keyfini yaşar. Sevinç Hanım’ın davetli olduğu bir gecedir. “Gecenin bir vakti Çubuklu’daki bir gece kulübünün iskelesine yanaştık. Joan Baez’le saatlerce dans ettim. Yorulup biraz dinlenince haydi deyip kollarını bana uzatıyordu.”

Arkadaşım Rangin Afganistan’ı terk ederken

Batı, İslam dünyasının kodlarını okumakta zorlanıyor, o ülkelerin içinde yaşadığı toplumsal hikayeleri anlamıyor. İslam dünyası ise kadın meselesi dahil, özgürlükler, demokrasi gibi konularda zaaflar yaşıyor. Yoksulluk ve gerilik büyük çoğunluğa damgasını vuruyor. Arkadaşım Rangin Dadfar, ülkesinin modernleşme atılımına katılmak üzere Afganistan’a gitti ve Emanullah Han’ın çok farklı bir ortamda yaşadığı kaderi yeniden yaşadı.

ABD neden kaybetti?

Batı tarzı eğitim, batılı 'özgürlük' kodları Afganistan’daki açlık sınırında yaşayan geniş kitleleri cezbetmedi. Batı dünyası, İslam dünyasındaki ABD’ye ve Batılı ülkelere yönelik tepkiselliği anlamakta güçlük çekiyor. Onca yatırıma, askeri yığınağa karşın, destekledikleri yönetimin ordusuyla birlikte kaçışını belli ki şaşkınlıkla karşılıyorlar.

Afganistan: Kadınlar sokağa çıkabilecek mi?

Taliban, İslam devleti kuracağını ilan etti. Belli ki ülkeyi de şeriatla yönetecek. Yani dini kurallarla. Burada kritik nokta şu, Şeriat, bir anlamda, kadınların ve azınlıkların hak ve özgürlüklerini kısıtlamayı, temel amaçları arasına yerleştirmiş sayılıyor. Şeriatçı olduğunu iddia eden ve bazı ülkelerde iktidarda bulunan örgütlenmelerin uygulaması böyle.

Mülteciye öfke, Altındağ’dan tehlike sinyalleri

Önümüzdeki iki mesele: Suriyeli sığınmacılar kendi ülkelerine nasıl dönebilir? Gelen Afganlar nasıl durdurulabilir? Bunlar orta ve uzun vadeli meseleler. Asıl acil sorunsa, Suriyelilerin ve Afganların toplumda oluşan gerilimin hedefi haline gelmeleri. Hepimiz aklımızı başımıza almalıyız. Sığınmacılar konusu nazik ve oynamaya gelmeyecek kadar hassas bir mesele.

Albie: Güney Afrika’nın beyaz isyancısı…

Mandela’yı hapisten çıkaran süreci örgütleyen hukukçulardan. Albert 'Albie' Louis Sachs, Cape Town Üniversitesi’nde hukuk öğrencisi iken insan hakları için çalışmaya başlıyor. Kliptown'daki 'Özgürlük Şartı'nın kabul edildiği Halk Kongresi'ne katılıyor, 21 yaşında Cape Barosu'na üye oluyor. Rejimin ırkçı ve baskıcı yasaları yüzünden çoğu ölüm cezası ile yargılanan kişileri savunuyor.

Büyükada’nın ‘Beyaz Atlı’ doktoru

Mahmut Hoca’yla geçmişe ve geleceğe ilişkin konuşmak amacıyla Büyükada Anadolu Kulübü’nde buluştuk. Son olarak 24 ülkeden 65 binin üzerinde ortopedi uzmanını temsil eden Asya Pasifik Ortopedi Derneği (APOA) başkanlığını (2018-2021) yaptı.

Yangın tartışmaları

Muğla’da yaşayan amcamın oğlu Atıf’ı aradım. Üç gündür sokağa çıkmadığını, evde beklediğini anlattı: “Muğla üzerine küllerden siyah örtü çekilmiş gibi” diye devam etti. “Dün gece gittim iki büyük valiz satın aldım. Kaçın deyince kaçacağız. Her tarafımız orman. Geceleri alev alev yanan tepeleri korkuyla izliyoruz.

Yangına karşı halk direniyor… Yerel yönetimler direniyor…

Bölgeden aldığım izlenimler: Belediye Başkanı Ahmet Aras ve ekibi, kimde hangi araç var, biliyor. Araçların nerede işe yarayacağını biliyor. Devam eden yangınlarla mücadelede ve kurtarma faaliyetinde, belediyeler olağanüstü gayretle çalışarak, çok etkili oluyor. Bu felakette, yerel yönetimlerin önemini de daha iyi anlıyoruz.

Taliban’ın dönüşü ve Afgan kadınları…

Her ne kadar Kabil’deki yönetimi elinde tutan hükümet Batı yanlısı olsa da şehrin üzerine sinmiş Taliban korkusu, kadınlara toplum içinde fazla hayat hakkı tanımıyordu. Taliban kadınların sokağa çıkmalarına, okula gitmelerine izin vermiyordu. Kaldığımız otelde, Afgan kadınların katıldığı bir açık oturum yapılmıştı. Bir ara söz Türkiye’de Cumhuriyet reformlarına ve laiklik meselesine geldi.

Tanju Özcan vakası

Kontrolsüz ve plansız siyaset, sonunda toplumsal tepkiselliği beraberinde getirmiş durumda. Zaten büyük bir ekonomik sıkıntı içinde olan, işsizlik yaşayan, geçim derdine çare bulamayan halk kesimleri, Suriyeli sığınmacıyı bütün bu dertlerin nedeniymiş gibi görmeye başladı.

‘Dönek’ ya da ‘liboş’

Fakat tıpkı sosyalizm deneyimi gibi muhafazakarların iktidar deneyiminin de devletçiliğin sınırları içinde kalarak statükonun egemenliğine yenildiğini görmekteyiz. Demokrasi karşıtı argüman üretmek noktasında ulusalcıların bir kesimiyle muhafazakarların paralel bir dil bulduğu da ortada. Geçmişte Avrupa Birliği üyeliğini, AB değerlerini savunan muhafazakarlar, AB karşıtlığı noktasında, katı ulusalcılarla benzer bir dil kullanıyor, benzer tepkileri gösteriyorlar.

Dijital Medya meselesi…

“Bir sansür gelmeyecek. Benim ağzımdan yazabilirsin. Dijital Mecralar Komisyon Başkanıyım. İkincisi biz aslında demokrasinin kalitesini ve çıtasını yükseltmek istiyoruz. Sadece Türkiye’de değil dünyada demokrasiyi tehdit eden bir eğilim var. Sosyal medyada 'no name' hesaplardan, yani isimsiz hesaplar üzerinden insanları, kurumları tehdit eden, itibar suikastı yapan faili meçhul bir dalga var."

Kıbrıslı Türk kimliği

Savcıyla rahatça tartışma imkanı bulduğum bir yargılama günü yaşadım. Bir çeşit münazara gibiydi benimle savcı arasındaki diyalog. Tabii, konuya daha hakim olduğum için savcı iddialarında ısrar edemedi. Gün boyu süren tanıklığımı bitirmiştim. Ancak savcı razı olmadı. “Daha sorularım var, yarın da devam edelim” dedi. Hakim bana baktı. Ben akşam uçağına dönüş bileti almıştım.

Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli çözümü

CHP’nin yerel dar milliyetçiliğe prim vermemesi lazım. Evet, Suriye’deki Şam yönetimiyle anlaşmak, Esad’la bu meseleleri konuşabilecek bir diyalog ortamı oluşturmak, çözüm için gerekli. Kılıçdaroğlu’nun başından beri böyle bir hattı savunduğunu biliyoruz. O konuda haklı olduğunu teslim etmeliyiz. Ancak “Suriyelileri göndereceğiz” demekle iş bitmiyor. Bugün giderek yükselişe geçen Suriyeli sığınmacı düşmanlığına karşı, CHP’nin uyarıcı çıkışlar yapması daha sağlıklı olur.

Laikliğe odaklanırken demokrasi unutulmasın

Asıl savunma hattını İslami rejim kurmaya karşı kurmak, demokrasi konusunu ikinci plana atma tehlikesini içinde barındırıyor. Gerçek özgürlükler konusunda duyarlılığı zayıflatıyor, yer yer otoriterleşmeye yeşil ışık yakacak bir zihniyet oluşturuyor. Ayasofya İmamı’nın Atatürk’ü ve laikliği hedef alan ağır hakaretlerini duyduğumuzda öfkeleniyor ve üzülüyoruz.

Yaba dergisi ve Aydın

12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, dergi çıkartamaz, yazılarımızı yayınlayamaz duruma düştüğümüzde, Aydın imdadımıza yetişmiş, “Yaba’yı alın ve yazılarınızı burada yazın” demişti. Bir dönem yazılarımız Yaba’da yayınlanmıştı. Daha sonra, edebiyat ve kültür üzerine özel bir şeyler yazdığımda, Aydın’a yollamayı sürdürmüştüm. Aydın devrimciydi, sosyalistti, edebiyatçıydı. Öyküleri, tiyatro oyunları, romanları vardı.

5 yılın ardından 15 Temmuz

Şimdi, darbeleri gündemden çıkaracak adımları atmanın zamanı. Geç bile kalındı. Bu adımların başında çoğulcu, demokratik bir anayasa yapmak geliyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin denge ve denetim mekanizmaları artık gecikmeden kurulmalıdır.

Çözüm süreci tartışması neden bitmiyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çözüm sürecini biz başlattık HDP bitirdi…” dedi ve tartışma alevlendi. Bu mesele buzdolabına konmuştu. Kamuoyunun bir kesimi sürecin yanlışlığı konusunda kesin kanaatlere...

Adalar’ın bitmeyen dertleri…

14 bin nüfusa göre İller Bankası’ndan en küçük payı alan Adalar, bayram boyunca gelen 150 bini aşkın ziyaretçiyi ağırlayacak imkanlara sahip değildir. Ama buna aldıran da olmaz. Bu durumu dikkate alan Başkan Erdem Gül, AK Parti Büyükşehir grubuyla anlaşarak, bayramda Adalar'ın istisna içine alınmasını ve ulaşımın ücretli olmasını önereceklerini belirtti.

Umudumuz kadınlar

AK Partili kadınların kurduğu kadın kuruluşlarının temsilcisi Balat’ın sözleri, çok netti. Bu tartışma, sorunun iktidar muhalefet sorunu olmasının ötesinde, bir erkek egemenliği sorunu olduğunu bir kez daha gösterdi. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin asıl nedeni, iktidar partisi içindeki erkek egemen zihniyetin ayağa kalkmasıydı.

Afganistan’ın Maocu Dışişleri Bakanı arkadaşım: Başka yere benzemez Afganistan bir gayya kuyusudur

Bir süre haberleştikten sonra ABD’nin müdahalesinin ardından Afganistan’a gitmişti. Bu ülkeye bir yolculuk söz konusu olunca ona da haber gönderdim. Buluşmayı kararlaştırdık. Kabil Havaalanı'na indiğimizde hoş geldin mesajını getirdiler. Taliban yönetimi devrilince yeni kurulan hükümette Dışişleri Bakanı olmuştu. Ülkenin kuzeyindeki Tacik kökenli güçlü bir aşirettendi. Modern bir Afganistan’dan yanaydı.

Ada’da bir aşı günü

Sohbetlerin ana konusu, Avrupa’da aşının paralı, hatta 150 Euro olduğuna ilişkin haberlerdi. Avrupa’da Amerika’da bir yakını olanlar bu iddiayı duyunca şaşırıp telefona sarılmışlar. Gerçek, bu ülkelerde aşının paralı olmadığı. Türkiye’de olduğu gibi Batı’da da aşıdan para alınmıyor. Hangi aşıyı istediğimize yazmamız için bir form verdiler. Doldurduk, tercihimiz BioNTech’ti.

Helal olsun Galatasaray’a

Galatasaray Kulübü bu konuda diğer spor kulüplerini de tavır almaya çağırdı. İki olayda da Türkiye’nin demokrasi çıtası testten geçti. İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesi, çıtayı aşağı çekerken, GS Kulübü'nün LGBT’ye destek veren milli futbolcu Taylan Antalyalı’ya sahip çıkması, Türkiye’nin farklı yüzünü gösterdi.

Muhafazakar gençlerin yalnızlık duygusu

“Ortada bir yerlerde durup iki tarafı da anlayabilmek, iki tarafın da endişelerine hak vermek daha bütüncül bakmak, beni mutlu bir insan yapıyor.” Türkiye’deki değişimin merkez üslerinden birini işte bu gençler oluşturuyor.

Bilimin fethi mümkün değil 68 üniversitesinden bugünün okuluna

Gelen iki askeri darbe, önce üniversite özerkliğini hedef aldı. Öğrencileri baskı altına alırken, öğretim üyelerini korkuttu. Korku ve baskı, yaratıcılığı yok eden sonuçlar doğurdu. Üniversiteler, evrensel değerlerin, bilimsel başarının filizlendiği bir ortamdan, 'itaat edenler'in yetiştirilmek istendiği mekanlara dönüştü.

Ecevit ve Erbakan: İki öncü

“Birlikte siyaset yapabiliriz” mesajının, tarihi ve sosyolojik bir önemi vardı. Benzer bir mesajı da Erbakan veriyordu. Muhafazakarların, laik kesimin siyasi temsilcileriyle bir şeyler yapabileceği kanıtlanmış oldu. CHP-MSP Koalisyonu, genel af hedefini gerçekleştirdi. 'İrtica', 'bölücülük', 'komünizm'le suçlanıp, yargılananlar bu aftan yararlanarak serbest kaldılar. Koalisyon çok uzun sürmese bile bir başlangıçtı.

Karamollaoğlu ve Asiltürk

Asiltürk’ü sert mizaçlı, atak kişiliğiyle hatırlıyorum. Karamollaoğlu’nu, sakin ve ısrarlı, uzun yürüyüşçü bir politikacı kimliğiyle tanıyorum. Asıltürk, söylendiği gibi, SP’yi iktidarla işbirliğine yöneltebilir mi? Bu soruma SP çevrelerinde cevap aradım. Durumu özetle şöyle değerlendiriyorlar: “Asiltürk MGV’yi etkilese de seçmen kitlesi muhalefet taraftarıdır. Bu yıllar içinde oluşmuş kökü Erbakan’a dayalı bir olgu.

Kürt seçmen ve demokrasi

Türkiye’nin çözemediği bu tür sosyolojik meseleler, siyasileşiyor ve siyasetin konusu olarak önem kazanıyor. Son birkaç seçimin yaklaşık bir ortalamasını alırsak, Kürt seçmenlerin yoğun yaşadığı yörelerde oyların yarıdan fazlasını HDP’nin aldığını görebiliyoruz. Belki yüzde 40-45 civarındaki bir oy da AK Parti’nin. HDP Türkiye çapında ortalama 6 milyon civarında oy alıyor. 6 milyon Kürt de muhtemelen AK Parti’ye ve diğer partilere oy veriyor.

Sol bedelini ödüyor… Sağ ne yapıyor?

Osmanlı’nın çöküş ve dağılma tehlikesiyle yüz yüze gelmesi üzerine başlayan II. Mahmut’tan bu yana yeni bir sistem arayışı sürüyor. II. Mahmut, yüzü Batı’ya dönük...