Oral Çalışlar
Alanyaspor: Bir barış takımı
Beşiktaş maçında biri penaltıdan iki golü de atan, galibiyeti getiren isim de tanıdık. Komşu ülkenin Korinth kentinde doğmuş bir diğer genci; Anastasios Bakasetas. Maçın yıldızlarından biri de kısa boyuyla nefesi bitinceye kadar koşan Emanuel Siopis’ti. Alexandroupolisli, yani Lozan Antlaşması’yla Yunanistan tarafında kalan Dedeağaç doğumlu.
Avrupa Birliği olmadan olmaz
AB kriterleri içinde en önemli kriter insan hakları ve özgürlükler. AB cenahından öğrendiğimiz kadarıyla Liderler Zirvesi’ndeki eğilimi şöyle özetleyebiliriz: AB liderleri Türkiye’ye yönelik bazı yaptırımlara başvuracak. Ancak bu sanıldığı gibi büyük bir yaptırım olmayacak.
Kılıçdaroğlu: Meclis etkisizleştirildi
Meclisteki konuşmadaki ekonomi eleştirileri daha çok aşırı dış borçlanma, yüksek faiz ödemeleri, asgari ücretin artırılması, Tank-Palet fabrikasının hisselerinin satılması üzerinde yoğunlaştı. Kılıçdaroğlu’nun hazineden eksilen 183 milyar dolar üzerine sorduğu sorular dikkat çekiciydi.
Cemal Reşit Rey’de “Mücbir Sebep”…
Hareketlerdeki estetik zenginliğiyle, kostümleri ve ışık düzeniyle evrensel ölçülerde bir sanat etkinliği “Mücbir Sebep”. YouTube üzerinden izledik. YouTube’a “Mücbir sebep CRR” yazdığınızda gösteriye ulaşabiliyorsunuz.
12 Mart anısı: Asker kişi
O dönemde fiili bir askeri yönetim vardı. Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi de açıktı. Kanunları Meclis çıkarıyordu. Mamak Cezaevi’ndeki “asker kişi” gerilimi sürerken, Albay Saldıraner, komutanlarına durumu ilettiğini, askeri mahkemelerin tutukladığı kişilerin asker kişi sayılacağını, bu yönde kanun çıkarttıracaklarını bize duyurdu.
Savcı Doğan Öz’ü vurdular
12 Eylül darbesine giden yolda önemli cinayetlerden biriydi Doğan Öz’ün öldürülmesi. Savcı Öz, darbeye gidişi görmüş, Başbakan Bülent Ecevit’e bir rapor yazmıştı. Rapordan satırlar: “...ilk bakışta can ve mal güvenliğini tehdit eder gibi görünen şiddet olayları ‘anarşik eylemler’ olarak nitelenecek kadar basit değildir...
Radikallerin sevmediği isim: Kılıçdaroğlu
Kılıçdaroğlu, muhalefeti meşru zeminde yürütmeye, partisini bir iç çatışmaya neden olabilecek sokak gösterilerinden uzak tutmaya gayret ediyor. Türkiye gerilim ile uzlaşma arasında salınan bir ülke. İktidarın radikal kanadı da muhalefetin radikal kanadı da gerilimi seviyor. İktidar içinde “güvenlik” eksenli siyasetin egemen olması, çatışma ortamının alevlenmesiyle paralel yürüyor. Bu yüzden iktidarın radikal kanadının hedefinde Kılıçdaroğlu var. Onu kavgaya davet etmeye, sokağa çekmeye gayret ediyorlar.
İyimser gazete
Sonunda milletvekili olmadım, gazeteci oldum. Tarsus gibi bir taşra kasabasında o günün koşulları içinde uzaklardaki ulusal gazetelerde yazar olmak, hayalin bile ötesindeydi. Ben gazeteci olarak mesleğimden memnunum.
I. Mahmud Çeşmesi tartışması
27 Kasım tarihli “İktidar olmak böyle bir şey” başlıklı yazımın bir bölümü şöyleydi: “AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, restore ettirdiği tarihi Vezir Çeşmesi’nin kitabesine babası Zeki Ahmed Çamlı’nın ismini ekletmiş, bunun için yeni bir kitabe yazdırmış.” Ahmet Hamdi Çamlı aradı. Söz konusu haberin İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ekibinin bir iftirası olduğunu ifade etti.
İktidar olmak böyle bir şey mi?
Karar gazetesindeki habere göre; AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, restore ettirdiği tarihi Vezir Çeşmesi’nin kitabesine babası Zeki Ahmed Çamlı’nın ismini ekletmiş, bunun için yeni bir kitabe yazdırmış.
Arınç meselesi mühim bir meseledir
Bunca sıkıntının, bunca gerilimin, ekonomik bunalımın altından MHP ile birlikte kalkabilmek nasıl mümkün olacak? AB ile ilişkiler, Bahçeli-Çakıcı gerçeği ortadayken nasıl onarılabilir? Yargıdaki durumu bir hukukçu gözüyle eleştirdiği için istifa etmek zorunda kalan Arınç gerçeği ortadayken, hukuk devleti tartışmasını nasıl sürdüreceğiz?
Reformlar başlamadan bitti mi?
Cumhurbaşkanının ekonomiyi teslim ettiği yeni ekip, son dönemdeki ekonomik çizgiyi doğru bulmuyor. İlk hamle olarak faizi yüzde 4.75 oranında yükselttiler. Buna bağlı olarak dolardaki aşırı yükseliş -şimdilikdurmuş görünüyor. Ancak ekonominin normalleşmesi sadece kurla ilgili bir konu değil. Dışarıdan kalıcı ve ciddi yatırımcı çekmek için, sadece faiz artışı yeterli değil. Piyasalar hukuk alanını yakından takip ediyor.
Bir AK Partili’nin geçmiş muhasebesi
Kürt sorunu konusunda hazırladığı raporları, Kürtlerin duygularını, tepkilerini paylaşıyor. Bazı eleştirilerini aktarıyorum: İhvan’dan çok İhvancılık yaptık. “Ben de çözüm için PKK ile Öcalan ile masaya oturulması gerektiğini söyleyenlerden biriydim (...) Oslo görüşmeleri doğru bir temastı (...) Oslo, FETÖ unsurları tarafından deşifre edildi.” “Genlerimize işlemiş Kürt karşıtı zihniyet, (Salih) Müslüm’le daha yakın, daha samimi ilişki kurmamıza engel oldu.
Değişim kapıya dayandı
Türkiye, ekonomi, siyaset ve toplumsal ilişkiler alanında zorlanıyor. “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” yapılandırılırken “denge ve denetim” mekanizmaları oluşturulmadı. “Yönetme kolaylığı” diye savunulan merkeziyetçi sistemin yürürlüğe girdiği dönemden bu yana ekonomi iyiye gitmedi. Dış politikada geleneksel diplomasinin yerine bireysel ilişkileri önceleyen bir anlayışa geçildi. İçeride kutuplaşma, dışarıda gerginlik...
Sorun muhalefette mi?
Özellikle genel seçimlerde genel eğilim bir barometre gibi ülkenin her yanından hissedilir. Asıl muhalefet potansiyeli, işte bu şekilde toplumun kendi iç dinamiğidir. Muhalefeti asıl sorumlu sayanların, bu kararsız kitlenin değişimin eşiğinde bulunduğunu yani toplumdaki dinamiği göremedikleri söylenebilir.
Trump dönemi sona ererken…
Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasıyla neler değişebilir? Kürt meselesinin yeniden masaya getirilmesi ihtimali yüksek. Suriye’de, PYD’yle ilişki sürecek. Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ege kıta sahanlığı konusu, insan hakları ihlalleri, düşünce ve ifade özgürlüğü… Bunlar masaya gelebilir. Gelmelidir de. Kangren olmaya yüz tutmuş konuların bu kez daha bir “açıklık”la gündeme gelmesi, bir imkan olabilir.
Atatürk’e ilginin yükselişi…
Atatürkçü hegemonyayı, ordudan, bürokrasiden büyük ölçüde temizleyince, “yeni bir dünyaya açılabiliriz” hissi oluştu. Ama olmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle “kültürel hegemonya” kurulamadı. Hatta yeni muhafazakar ideoloji, gelişmenin önünde bir engele dönüştü.
“Kamala, bir koşunun son adımı…”
Kamala’nın böyle bir göreve gelmesinin arkasında uzun bir insan hakları, ırkçılıkla mücadele, kadın hakları kavgası yatıyor. Seçim öncesinde Kamala’ya destek amacıyla hazırlanan afişlerden birinde üç resim ve bir slogan yer alıyordu: “Rosa oturdu, Ruby yürüdü, Kamala koştu...” Bir uzun yolculuğun üç kadın öncüsü…
Bir de trafoya kedi girse…
“Çifte standart” konusunda bizden farkları yok. Trump, postayla gönderilen oylara itiraz ediyor ve sayımın durdurulmasını istiyor, seçimde hile yapıldığını iddia ediyor. Bu arada Pensilvanya eyaletinde, mektup oylarıyla Biden’ın aradaki farkı kapattığı anlaşılınca, toplanan Trump taraftarları “Oylamayı durdurun” diye slogan atıyor.
‘Kolum nerden aldın sen bu zinciri?’
Dönem 12 Mart 1971 askeri müdahale dönemi. Aşıkların atışmaları ünlüdür. Mahzuni bir türküsünde Veysel’e bir şekilde taşlamaya hazırlanmıştır. Türkünün bir yerinde, “Hani sever idin Mıstık Kemal’i” der Aşık Veysel’e. “Mıstık Kemal” deyimini birileri ihbar edince, başına dertler açar. Gözaltına alınır, işkence görür ve tutuklanır.
Biden’la birlikte lider tipi değişecek mi?
Bugün yapılacak ABD seçimlerini izlerken, bu düşündüklerimi pekiştiren bir yoruma rastladım. Yoruma göre; eğer Biden seçilirse, devletler arası ilişkiler kamu kurumlarının alışılmış normal ve klasik seyrinde işleyebilecek. Liderin karakteri, kişisel sempati veya antipatileri siyasete büyük olasılıkla eskisi kadar damga vuramayacak. Bu Türkiye- ABD ilişkileri açısından hem bir zorluk hem de belki (eğer ilişkilere emek verilirse) bir avantaj anlamına gelebilir.
Cumhuriyet’in geleceği…
97 yıllık Cumhuriyet deneyimi ışığında şunu söyleyebiliriz: Zaaflarımızla, üstünlüklerimizle, birbirimize saygı göstererek, ortak bir geleceği kurmanın yollarını arayacağız. Hem saltanata hem diktatörlüğe karşı, hem cumhuriyetten hem demokrasiden yana olacağız.
Doktorlar yorgun
Havalar soğuyunca daha da içinden çıkılmaz bir durumla yüz yüze geleceğiz. Devlet zatürre aşısını bir yerden bulup getirdi. Riskli gruplar en azından aşı oldu. Mevsimsel olarak grip ve zatürre dönemi geldi. Özellikle KOAH hastaları, kanser hastaları, 65 yaş üstü kronik hastalığı olanlar risk grubunda. İstanbul’da son günlerde yüksek sayıda COVID vakası olduğu doğru. Bizim kendi doktor gruplarımızda da bu bilgi paylaşılıyor. Aciller şu anda hasta kaynıyor.
HSK neden müdahale etmiyor?
Bu noktada kendime şunu soruyorum: Bir yurttaş olarak, Anayasa Mahkemesi’nin veya diğer mahkemelerin kararları için veya genel olarak yasalar için “onları dinlemiyorum” diyebilir miyim? İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Kararı uygulamıyorum” diyen hakimlerinin hesap vereceği bir kurum yok mu? Var. Onların tayin, terfi ve sicillerini belirleyen Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) var.
İYİ Parti merkeze mi yerleşiyor?
İYİ Parti ülkücü zeminde siyasete başlasa da toplumdaki değişim onları merkeze çekmeye başladı. CHP de bu dönemde katı parti kalıplarından, otoriter ulusalcılıktan sıyrılarak İYİ Parti ile ortak siyasi hedefler oluşturabilecek noktaya gelince, yeni bir çerçeve ortaya çıktı. CHP, oy potansiyelinin ve ideolojisinin sınırları nedeniyle, tek başına merkeze “oturabilecek” bir parti değil. Zaten Türkiye’de çok partili dönem boyunca merkezi asıl olarak sağ partiler doldurmuştur.
Salgın pik yaparken… Sorular… Sorular…
“Ekonomiyi önceleyelim” diyenler ise eğer ilk dönemdeki kadar sıkı bir sokağa çıkma yasağı uygulanır, yani ekonomik hayat yeniden durdurulursa, virüsün yaratacağı yıkımdan çok daha büyük bir yıkımın oluşabileceğini, insanlığın (açlık da dahil olmak üzere) birçok riskle karşı karşıya kalacağını savunuyor. Baharda (yani mart-nisan-mayıs aylarında) “korkunç” günler yaşayan İtalya, İspanya gibi Avrupa ülkeleri, yeniden tırmanışa geçen salgın konusunda önlemleri artırmaya karar vermiş görünüyorlar.
Hrant Dink’in kızı Delal…
"Nefretinizin altında boğuluyoruz. Maskelerden sızan biraz oksijenimiz vardıysa onu da aldınız. Babam öldürüldüğünde üniversiteden yakın bir arkadaşım uzun süre uğramadı. ‘Delal, yanına gelmeye çekindim, belki babanı Türkler öldürdü diye bir daha Türk arkadaş istemezsin, beni istemezsin diye korktum’ dedi. O kadar kocaman sarıldım ki ona ‘Ben Türk arkadaşım olmadan yaşayamam’ diye."
Bahçeli’nin “Devlet”i
Sonra sıra Türk Tabipler Birliği’ne geldi. Bahçeli bu konuda da yol göstericiydi: Ona göre Türk Tabipler Birliği, korona kadar tehlikeliydi. Derhal kapatılmalı, birliğin yöneticilerinden hesap sorulmalıydı. Anayasa Mahkemesi’nden çıkan bazı kararları onaylamayan Bahçeli’nin bu kurumu “uyumlu” hale getirmek için önerisi: “Anayasa Mahkemesi yeni hükümet sisteminin doğasına uygun şekilde yeni baştan yapılandırılmalıdır.”
Kıbrıslı Türk kimliği
Bu pazar Tatar ve Akıncı yarışacak. İkinci turda en tayin edici parti CTP. Tek başına CTP’lilerin Akıncı’ya oy vermeleri, Akıncı’nın kazanmasına yetiyor. Gazetecilerin ve Kıbrıslıları yakından tanıyanların beklentisi, Akıncı’nın daha büyük bir yüzdeyle seçileceği yönünde.
Milli futbol takımında Avrupalı çocuklar
Tabii maçı seyrederken kafamdan siyasi hayatımıza göndermeler yapmayı da ihmal etmiyordum. Futbolcularımızın Avrupa’da yer edinmek için oyun kalitelerini yükseltmeleri, birer Avrupalı gibi top oynamaları, belki siyasi hayatımız açısından da bize bazı ipuçları sunabilir.