Yunus Emre Erdölen

İş başa düşünce: İsrailliler, Yüksek Mahkeme’lerini korumak için ayakta

Geçen Cumartesi yaklaşık 80 bin İsrailli, Netanyahu ve radikal sağcı koalisyonun yargı reformu paketini protesto etmek için sokaktaydı. Netanyahu hükümeti yeni paketle, Yüksek Mahkeme’nin hukuka ve insan haklarına aykırı bulup iptal ettiği yasaların meclis tarafından kabul edilmesi durumunda geçerlilik kazanmasını amaçlıyor. İsrail demokrasisinin son kalesinin hedef alınmasında tek sorumlu Netanyahu ve kötü arkadaşları değil. Netanyahu’yu yenip iktidarı devralan 8’li koalisyon ülkeyi yönetemediği, ortak bir hikâye yazamadığı ve kısa sürede dağıldığı için Netanyahu daha radikal bir programla iktidara geri döndü.

Masa nasıl kazanır?

Joe Biden, 2020 seçimlerini Trump’ı sosyalistlerden, muhalif Cumhuriyetçilere uzanan geniş bir ittifakı kurarak, kendisini ırkçılıkla suçlayan genç bir siyasetçiyi başkan yardımcısı yaparak ve farklı siyasetçilerle ortak mitingler düzenleyerek, Barack Obama gibi eski siyasetçilerle iş birliği yaparak kazanmıştı, yani kendi “masasını” kurmuştu. Bugün 2023 Türkiye seçimlerinde de “Masa”nın kazanması için Altılı Masa’nın herkesin temsil edildiği, güçlü bir birlikteliğin temel alındığı “ortak bir kampanya” yapması şart. Altı parti liderinin farklı illerde farklı seçmen gruplarını ikna etmeye çalıştığı, bütün belediye başkanlarının kentlerinde seferberlik başlattığı, ortak kabine listesinin ve detaylı ortak politikaların açıklandığı bir kampanya seçmene güven verecek, adayın ve masanın kazanmasını kolaylaştıracaktır.

2022 Demokrasi Almanağı: “Eh İşte”

2022, Ukrayna’nın işgaliyle, İranlı gençlerin idam edilmesiyle, Orban’ın zaferiyle, Taliban’ın yasaklarıyla, Marcos ve Netanyahu’nun geri dönmesiyle üzüldüğümüz, İngiltere’nin bitmeyen başbakanlık yarışıyla yorulduğumuz bir sene oldu. Fakat, her şeye rağmen İranlı kadınların mücadelesi bitmedi, Çin’de, Rusya’da dahi sokağa çıkma cesaretini gösteren muhaliflerin umudu tükenmedi, Bolsonaro yenilgiyi kabul etti, Trump efsanesi bitti, yolsuzluk yapanlar mahkeme önünde hesap verdi, Ukrayna ordusunun direnişi kırılamadı, Kyiv düşmedi. 2022 Demokrasi Almanağı’na bakınca içimden ilk geçen his “Eh işte” duygusu. Bu ifade benim için değişimin başlangıcını, 2023'ün daha da güzel olacağına dair umutları temsil ediyor. Umarım yanılmam.

Elon Musk, otoriterleşiyor olabilir mi?

Elon Musk, geçen hafta New York Times, CNN, Washington Post gibi kurumlarda çalışan 11 gazetecinin Twitter hesabını kapadı. Gazeteciler Musk’ın özel jetinin rotasını paylaşan bir hesabı profillerinde paylaşmıştı. Sonrasında anket açan Musk, 3.5 milyon kişinin oy kullanması ve çoğunluğun “gazetecileri affet” demesi üzerine gazetecilerin hesaplarını geri açtı. Elon Musk, Twitter’in sahibi olduğu Kasım 2022’den beri öngörülemez bir tek adama dönüştü, haklı olarak eleştirdiği önceki Twitter yönetiminin ne kadar kötü özelliği varsa hepsini teker teker benimsedi.

Alman Prens ve darbeci arkadaşları: Berlin’de hakimler var, ama biri darbeci

Bu hafta Almanya tarihinin en büyük polis baskını düzenlendi. 3.000 polis 130 noktayı bastı, 25 kişi tutuklandı. Polis, Vatansever Birliği adındaki bir terör örgütünü çökertti. 71 yaşındaki Alman bir prens olan 13. Heinrich liderliğindeki örgüt, silahlı eylem ve darbe hazırlığındaydı. Darbe başarılı olsaydı Heinrich, ülkenin yeni lideri olacaktı. Örgütün kabine listesi, ilk 100 gün eylem planları dahi hazırdı. Örgüt üye listesi ise oldukça ilginç, hala görev yapan bir hakim, eski bir milletvekili, ünlü bir restoran şefi ve orduda hala aktif görevde bulunan bir komando. Almanya bu darbeyi kansız bir şekilde bastırmayı başardı, fakat radikalleşmiş gruplarla mücadelesi devam edecek gibi duruyor.

40 yıl geciken destek: “Yanındayız Daron Acemoğlu”

Sanırım Daron’lara, bu ülkenin bütün evlatlarına verilebilecek en büyük destek, Türkiye’yi bir daha hiçbir evladının kolunu, kanadını, umudunu kırmayacak, devletin kimsenin karşısına sopayla, siyasi mahkeme kararlarıyla, öfkeli tarih hocalarıyla çıkmadığı bir düzeni kurmak olacak.

SIKI TAKİP | Demokrat Parti, başkan adaylığı önseçim takvimini değiştiriyor: Kamala Harris’in şansı artmış olabilir

Demokrat Parti yönetimi, dün (3 Aralık) yaptığı oylamada başkan adaylığı önseçiminde Iowa’nın ilk oy veren eyalet olmaktan çıkarılmasına karar verdi. Yeni seçim takvimine göre, ilk önseçim South Carolina’da, ikincisi bir hafta sonra Nevada ve New Hampshire’da, üçüncüsü Georgia’da, dördüncüsü ise Michigan’da olacak. Bu yeni seçim takvimine göre, ilk önseçimde siyahların ve Hispaniklerin önemi artacak. Yeni seçim takvimine göre, Kamala Harris’in 2024 şansı artmış olabilir.

24 yıllık bir Malezya öyküsü: Hapisten başbakanlığa Enver İbrahim

75 yaşındaki Enver İbrahim bu hafta yemin etti ve Malezya’nın 10. başbakanı olarak göreve başladı. Enver İbrahim’in başbakanlığa uzanan macerası engellerle doluydu; 1998 yılında bir komplo ile başbakan yardımcılığından uzaklaştırılmış, eşcinsel ilişki yaşadığı iddiasıyla hapse atılmış, karakolda dövülmüş, 5 yıl hapis yattıktan sonra adı BM Genel Sekreterliği için geçmiş, siyasete geri dönünce yine aynı iddialarla hapse atılmış, eşinin kurduğu partinin seçim kazanmasıyla özgürlüğüne kavuşmuştu. Enver İbrahim’in 24 yıllık mücadelesi sığındığı Türkiye Konsolosluğu’ndan karakollara, cezaevlerine uzanan çetrefilli fakat nihayetinde hukuksuzluğun, siyasi güdülerle hareket eden mahkemelerin kaybettiği umut dolu bir hikâye.

SIKI TAKİP | Maraton başladı: Donald Trump, 2024 başkan adaylığını açıkladı

Donald Trump dün (15 Kasım) 2024 ABD Başkanlık seçimlerinde aday olduğunu resmen açıkladı ve kampanyasını başlattı. Trump aslında adaylığını 8 Kasım ara seçimlerinde Cumhuriyetçilerin elde edeceği büyük bir zaferi arkasına alarak açıklamayı umuyordu. Fakat 8 Kasım’da Cumhuriyetçiler beklentinin altında oy aldığı için adaylık açıklaması biraz buruk oldu. Trump’ın bu süreçteki rakipleri kendisine karşı olan Cumhuriyetçiler, Florida Valisi Ron DeSantis, adaylık açıklamasını yarıda kesen Fox News ve artık onu desteklemeyeceğini açıklayan Fox News sahibi Murdoch ailesi olacak.

Öz’ünü inkâr eden ünlü doktor, 2 metrelik dev adama nasıl yenildi?

8 Kasım ABD ara seçimlerinde Demokrat John Fetterman, Cumhuriyetçi Mehmet Öz’ü yenerek Pennsylvania senatörü seçildi. 2 metre boyundaki dev adam, Senato çoğunluğunun Demokratlar tarafından kazanılmasını sağladı. Seçilseydi ABD’nin ilk Türk Kongre üyesi ve ilk Müslüman Senatörü olacak Mehmet Öz, ise bütün seçim süreci boyunca kendi hikayesini yazamadı, neden siyasete girdiğini halka anlatamadı. Hikayesi olmayanların, özünü inkar edenlerin hikayesini ise her zamanki gibi başkaları yazdı ve Öz tarihi bir fırsatı kaçırdı. Öz’ün kaçırdığı fırsat, baba parasıyla geçinmesine rağmen halk çocuğu algısıyla kampanya yürüten John Fetterman’ın zaferine dönüştü.

Şimdilik Trump’ın, yarın Biden’in kâbusu: Cumhuriyetçilerin yeni yıldızı Ron DeSantis

Salı günkü (8 Kasım) ABD seçimlerinde hayal kırıklığına uğrayan Cumhuriyetçiler şimdiden 2024 için doğru başkan adayının Donald Trump olmadığını konuşmaya başladı. Trump’a alternatif olabilecek isimlerin başında da Florida’nın genç valisi Cumhuriyetçi Ron DeSantis geliyor. Ron DeSantis, seçimlerde Hispaniklerin %58’inin oyunu aldı, Demokratların güçlü olduğu Miami ve Palm Beach’te tarihi bir zafer elde etti. Ron DeSantis ile Trump’ın çekişmesi ise seçimin ertesi günü başladı. Ron DeSantis’in en küçük ayrıntısına kadar planlanmış hayatı başarılı siyasi kariyerinin hikâyesini gözler önüne seriyor.

Adam kazandı mı: ABD ara seçimlerinde son durum ne?

8 Kasım Salı günü düzenlenen ABD ara seçimlerinde sonuçlar henüz kesin değil. Senato’da çoğunluğu hangi partinin sağladığı Aralık ayında belli olacak, Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçiler 1-2 vekil farkıyla çoğunluğu kazanabilir. Kesin olan tek bir sonuç var: Demokratlar kötü ekonomiye rağmen beklentileri aştı, Cumhuriyetçiler, Trump ve radikal Trumpçı adaylar (Öz vb.) nedeniyle kötü sonuç aldı. Trump’ın 2024 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olabilmesi için öncelikle Florida’nın yeni ve genç muhafazakâr yıldızı Ron DeSantis’i aşması gerekecek.

Meraklısına ABD 8 Kasım ara seçimleri rehberi: Biden vs. Trump yarışında ikinci raunt

ABD, bugün (8 Kasım 2022) tarihindeki en önemli ve gerilimli ara seçimlerinden birine gidiyor. Biden ve Trump’ın ikinci kez karşı karşıya gelme olasılığının olduğu 2024 başkanlık seçimlerinde hangi adayın kazanma şansının daha yüksek olduğu; Kongrede çoğunluğun hangi partide olacağı; eyaletlerde başkanlık seçimlerini tasdik etme yetkisine sahip olacak kişilerin arasında seçim sonuçlarına müdahale etmeye meyilli Trumpçıların çoğunluğu oluşturup oluşturmayacağı 8 Kasım’da sandıktan çıkacak sonuçlara bağlı. Bütün bu önemli sonuçların kaderi de, çok kritik Pennsylvania seçimini Cumhuriyetçilerin senatör adayı Dr. Mehmet Öz’ün kazanmasına bağlı gibi duruyor.

İsrail: 8’li masa dağıldı, Netanyahu geri döndü, radikal sağcı Ben-Gvir yeniden doğdu

Önceki gün (1 Kasım) düzenlenen İsrail seçimlerinde Netanyahu ve destekçileri mecliste çoğunluğu kazandı. Seçimlerin en büyük sürprizlerinden biri ise Dindar Siyonist ittifakın %10 civarında bir oyla meclisteki en güçlü üçüncü parti olmasıydı. İttifak liderlerinden radikal sağcı Itamar Ben-Gvir, Suikaste uğrayan eski Başbakan İzak Rabin’in arabasından amblem çalıp başbakanı tehdit eden, camide ibadet eden sivilleri katledenlerin resmini evine asan, 18 aylık bir bebeği diri diri yakanların avukatlığını üstlenen bir siyasetçi. Amacı, Netanyahu’nun yeni hükümetinde Güvenlik Bakanı olmak.

Yine, yeniden: İngiltere başbakanını seçiyor

Temmuz başında istifa eden Boris Johnson’ın ardından Muhafazakâr Parti liderliğine seçilen ve İngiltere Başbakanı olan Liz Truss, başbakanlığının 44. gününde (20 Ekim) görevinden istifa etti ve Muhafazakâr Parti yeniden genel başkanlık seçimine gitme kararı aldı. Seçim yarışı bir hafta sürecek ve İngiltere’nin yeni başbakanı haftaya görevine başlayacak. Peki bu süreç nasıl işleyecek? Liz Truss ve Boris Johnson neden istifa etmişti? İngiltere’nin yeni başbakan adayları kim?

Göçmen krizi: Meksika sınırından Obamaların yazlığına

“Çok istiyorsan evinde besle” mantığıyla ABD’de Cumhuriyetçi eyaletlerden Demokrat eyaletlere gönderilen göçmenler nasıl bir siyasi kriz yarattı? Sadece Ekim’in ilk haftasında 15 bin göçmenin geldiği, çadır kentlerin kurulduğu New York’ta OHAL ilanı ABD’nin geleceği hakkında ne söylüyor?

Kimin ömrü daha uzun olacak? Liz Truss’ınki mi, ‘marul’unki mi?

Boris Johnson’ın istifasının ardından, eski dışişleri bakanı Liz Truss Muhafazakâr Parti’nin yeni lideri ve Birleşik Krallık’ın yeni başbakanı seçilmişti. Liz Truss, 6 Eylül 2022’de göreve başladı, fakat kısa sürede Hazine Şansölyesi’ni görevden almak, açıkladığı ekonomi vaatlerinden teker teker vazgeçmek zorunda kaldı. Şu anda halktaki destek oranı sadece yüzde 9 ve anketlere göre İşçi Partisi Muhafazakârların 30 puan önünde. İstifa çağrıları başladı bile. Daily Star’ın internette 5 gün önce başlattığı “Dışarıda duran marul mu daha önce bozulacak, yoksa Liz Truss’ın başbakanlığı mı daha önce sona erecek?” deneyi yaşanan liderlik krizini net bir şekilde özetliyor.

Demokratların tercihi: Barack Obama mı, sütleri yere döken, tablolara domates çorbası fırlatan klavye devrimcileri mi?

Barack Obama, dün ABD’nin ilk siyah başkanı seçilmesini sağlayan kampanya ekibinin Podcast programına konuk oldu. Obama, Demokrat Partililere, kimlik hareketlerine ve iptal kültürüne çok sert eleştiriler dile getirdi. Obama’ya göre en başarılı siyasetçi, kapı kapı gezen, halkla normal bir şekilde sohbet edebilen sıradan insanlar. Başarının reçetesi de iptal etmek, tablolara domates çorbası fırlatmak, sütleri yere dökmek, klavye başında devrim yapmak değil kapı kapı gezmek, herkesi kapsayan somut bir dil kullanmak, fırsat eşitliğini ön plana çıkarmak. Obama’nın söyleşisi ABD’deki Demokratlara yönelikti, fakat dünyanın bütün demokratlarının acilen dinleyip ders çıkarması gereken bir içerikti. Zira dünyanın demokratları bu tür tavsiyeleri dikkate almazsa Obama gibi seçim kazanabilen merkez siyasetçilerin nesli tükenecek.

Ekim seçim festivali: Brezilya, Bosna, Bulgaristan, Letonya

Dün (2 Ekim) dünya kamuoyu dört farklı seçimi yakından takip etti. Brezilya’da düzenlenen seçimlerde Lula az bir farkla birinci turda Bolsonaro’yu yendi, iki siyasetçi 30 Ekim’de ikinci tur seçimlerinde ülkenin başkanı olmak için yarışacak. Bulgaristan’da adı yolsuzluklara karışan ve 2021’de koltuğunu kaybeden 12 yıllık başbakan Boyko Borisov’un partisi GERB, seçimlerde uzun bir aradan sonra birinci oldu, Türklerin partisi Hak ve Özgürlükler rekor oy aldı. Bosna’da ise tarihi bir sonuç ortaya çıktı, Aliya İzetbegoviç’in oğlu Bakir İzetbegoviç ilk kez seçimleri kaybetti, sosyal demokrat Boşnak aday Cumhurbaşkanlığı Konseyi’nin Boşnak üyesi seçildi. Letonya’da Rus azınlığın partileri ciddi bir seçim hezimetine uğradı.

Brezilya sandık başında: Brezilya’nın Trump’ı Bolsonaro, Lula ve demokrasiye karşı

Bugün Brezilya halkı, ülkenin yeni devlet başkanını seçmek için sandığa gidiyor. 2018’de ABD Başkanı Trump’ı örnek aldığı kampanyasıyla seçim kazanan sağcı Jair Bolsonaro, anketlere göre rakibi solcu Lula de Silva’nın 20-30 puan gerisinde. Fakat Bolsonaro, yakın dostu Trump’ı örnek aldı ve seçimleri kaybetmesi durumunda koltuğu terk etmeyeceği imasında bulundu, Lula destekçilerinin hile yapacağını ileri sürdü, ordunun seçimleri gözetlemesini savundu. Bugün dünyadaki birçok demokratın gözü Brezilya’daki seçimlerde. Herkesin aklında aynı soru var: “Sandıkla gelen sandıkla gidecek mi?” ABD’de seçim sonuçlarını reddeden ve koltuğu bırakmak istemeyen Trump’ı, siyasi sadakat yerine anayasaya bağlılığı önceleyen yargıçlar, siyasetçiler durdurmuştu. Brezilya’da ise ordunun siyasete müdahale geleneği yüzünden işler biraz daha karışık.

İtalya’nın yeni başbakanı Giorgia Meloni: 19 yaşında bir Mussolini hayranının rüyası, merkez siyasetin kabusu

Bugün İtalya’da düzenlenen seçimlerde sandık çıkış anketlerine göre sağ milliyetçi İtalya’nın Kardeşleri birinci parti oldu, partinin lideri Giorgia Meloni ise İtalya’nın ilk kadın başbakanı olmaya hak kazandı. Giorgia Meloni, gençken Mussolini hayranı olan, polisin işkence yapmasını, göçmenlerin gemilerinin batırılmasını, boşanmanın ve kürtajın zorlaştırılmasını savunan milliyetçi bir sağ siyasetçi. Aynı zamanda obsesif bir Türkiye düşmanı. Meloni’nin gençlik kolları başkanlığından başbakanlığa uzanan hikayesi, hem koalisyon hükümetleriyle yıpranan İtalya’nın hem de merkez siyasetin gündelik sorunlara çözüm bulamamasıyla oluşan boşluğun nasıl radikal siyaset ile dolduğunun bir özeti.

Batı’nın iki yüzü, eleştirenin tek yüzü

Putin ile yakınlığı nedeniyle Rus asıllı soprano Anna Netrebko’nun, konserleri iptal edildi, sözleşmeleri feshedildi. Rusya’da ise “işgal” kelimesini kullanan siyasetçiler, gazeteciler hapse atıldı, gazetelerin yayın lisansı iptal edildi. Anna Netrebko, iptale karşı gazetelere demeç verdi, konser vermeye devam etti, New York mahkemelerinde 300.000 dolarlık tazminat davası açtı. Rusya’nın iptal ettiği muhaliflerin seslerini duyurabilecekleri bir mecraları, kendilerini savunabilecekleri bağımsız yargı kurumları yoktu. Çünkü iki yüzlü Batı laubali bir iptal kültürü zehriyle hukuk devleti panzehrini bünyesinde taşırken, Rusya’nın tek bir yüzü vardı: Temyizsiz iptal.

İmparatorluk kabinesini seçiyor: Kürtler, Ganalılar, Nijeryalılar, Hintler bakan oluyor

İngiltere’nin yeni başbakanı Liz Truss dün kabinesini açıkladı. Yaş ortalaması 50 olan kabinede önemli pozisyonlara İngiltere tarihinde daha önce rastlanmayan bir şekilde beyaz ve erkek olmayan isimler getirildi. Kabinedeki en üst düzey ikinci pozisyona Iraklı bir Kürt, Dışişleri Bakanlığına Sierra Leoneli bir siyasetçi, İçişleri Bakanlığı’na bir Hint kadın, Hazine Şansölyeliğine ise Gana göçmeni bir ekonomist atandı. Belki şaşırabilirsiniz, fakat hiçbir gazetede “İngiltere buna hazır mı?” manşeti yoktu.

Ne Türkiye’ye ne Şili’ye kısmet: Demokratik yeni anayasa

Dün (4 Eylül) Şili’de halk sandığa gitti ve 2 senelik bir emeğin ürünü olan 388 maddelik anayasa taslağını oyladı. Halkın %60’ı ülke tarihinin en ilerici anayasası olarak kabul edilen metni reddetti. Solcu bir meclisin hazırladığı anayasa, ülkedeki muhafazakârların, liberallerin, milliyetçilerin onayını alamadı. Tavizsiz idealizm, maksimalist tutum, uzlaşıyı engelleyen net kırmızı çizgiler yine hüsranla sonuçlandı, halkın okumadığı metin karşılık bulamadı. Şili’de yaşanan bu süreç Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. 2017 Anayasa referandumunda Türkiye’deki “Hayır” cephesi, 1988 Şili referandumundaki Pinochet muhalifi “Hayır” kampanyasını örnek almıştı. Sanırım bugün de Türkiye’nin yeni ve demokratik bir anayasa için hem 1988 hem 2022 Şili referandumundan dersler çıkarması gerekiyor.

Z kuşağı siyasete giriyor: Floridalı Alejandro ve İstanbullu Ali

25 yaşındaki Küba göçmeni Maxwell Alejandro Frost, Kasım 2022 ara seçimlerinde büyük ihtimalle ABD’nin en genç Kongre üyesi seçilecek. 25 yaşında siyasete girmek isteyen İstanbullu Ali’nin ise böyle bir başarıyı elde etme şansı çok düşük, çünkü Floridalı Alejandro’nun yararlandığı bir önseçim sistemi Türkiye’de yok; Alejandro’nun aday olmak için seçmenlerinin onayını alması, Ali’nin ise genel başkanının gözüne girmesi gerekiyor.

‘Marksist’ Prenses’in vurgunu: Filler tepinirken ezilen Angola’nın 47 yıllık hikayesi

47 senedir bağımsız bir ülke olan Angola’da halk geçen çarşamba 5. kez devlet başkanlarını seçmek için sandığa gitti. Ana muhalefet partisi tarihinin en yüksek oyuna ulaşsa da seçimleri 47 senedir olduğu gibi yine iktidar partisi kazandı. 500 bin kişinin öldüğü bir iç savaş yaşayan, elmas ve petrol kaynakları dünün Marksist gerillaları, bugünün paragöz elitleri tarafından sömürülen Angola’nın hikayesi, otoriter bir zihniyetin bir ülkeyi nasıl uçuruma sürükleyebileceğini, verimli bir vahada bile halkına nasıl susuzluk yaşatabileceğini gözler önüne seriyor.

Tarihi ama sakin bir zafer: Kolombiya’nın ilk solcu devlet başkanı eski M-19 militanı Gustavo Petro

Eski M-19 militanı Gustavo Petro, 7 Ağustos’ta yemin ederek Kolombiya’nın ilk solcu devlet başkanı oldu. Gustavo Petro’nun hikayesi sadece işkence gören, hapis yatan, hukuksuz bir şekilde görevden alınıp yerine kayyım atanan bir belediye başkanının devlet başkanlığı makamına ulaşmasından ibaret değil. Petro’nun hikayesi aynı zamanda çatışma yerine barışı; zafer naralarıyla intikam almak yerine zaferi farklı kesimlerle büyütmeyi; uzlaşıyı ve iş birliğini seçen, bu uğurda öldürülen, yok sayılan, tehdit edilen Kolombiyalıların da yıllardır süren mücadelesinin hikayesi.

ANALİZ | “Cumhuriyetçi Parti” out, “Trump’ın Partisi” in

16 Ağustos Wyoming önseçimleriyle bir kez daha Cumhuriyetçi Parti’nin artık “Trump’ın Partisi” olduğu somutlanmış oldu. 6 Ocak Kongre baskını sonrasında düzenlenen azil oylamasında Trump’ın görevden alınması için oy kullanan 10 Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesinden 4’ü önseçimi kaybetti, 4’ü emekliye ayrıldı, sadece 2’si ön seçimde Trump’çı rakiplerini yenmeyi başardı. Cumhuriyetçi Parti artık Trump muhaliflerinin rahatça siyaset yapabilecekleri bir parti değil.

ÖZEL HABER | Abdullah Gül: “Taliban, İslam’a ve Müslümanlara en büyük zararı aslında farkında olmadan kendisi vermektedir”

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin ve Taliban’ın Afganistan’da iktidarı ele geçirmesinin üzerinden 1 yıl geçti. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Taliban’ın 1 yıllık iktidar bilançosunu Serbestiyet için değerlendirdi: “Kız çocuklarının eğitimine yönelik çıkardığı engeller Afgan toplumu içerisinde huzursuzluk yaratmaktadır ve sürdürülemez bir hal almıştır. Bununla birlikte, bu tutum, Afgan halkına yardım etmek isteyen ülkelerin elini kolunu da bağlamaktadır.”

Başkan babalar ve çocukları: En etkin muhalefet mutfak masası mı?

Viktor Orban, Donald Trump ve Jair Bolsonaro. Otokrat eğilimli, dediğim dedikçi üç güçlü popülist lider. Üçünün de çocuklarıyla ilişkileri birbirinden farklı. Bazı çocuklar babalarının hatalarını gözlerine sokma cesareti gösterirken, bazıları sessiz kalmayı tercih edip inzivaya çekiliyor. Bazıları içinse babaları kadar mükemmel ve hatasız kimse yok, başkan babaya karşı sarf edilen her eleştiri ihanet.