GÜNÜN YAZILARI

“Devlet” fetişizmi bu kez net fos çıktı

Müşterilerimize önemli uyarı: Ortalıkta çok fazla müstamel, elden düşme politikacı paçavrası var. Sanıldığı gibi devletin gizli temsilcisi, hayalî bir üst akıldan telkin veya talimat alıyor da değiller. Kendileri devletçi-milliyetçi ideolojiyi içselleştirmiş. Bunlar böyle bir tür sağcı. Kendi sağcı akılları veya akılsızlıklarıyla hareket ediyorlar. Birtakım esrarengiz pozlara bürünebiliyorlar. Fakat bazen, kendilerini dev aynasında gördüklerinden, yanlış hesap yapıyor ve düşüp cascavlak ortada kalıyorlar. Şimdilerde bunlara bir yenisi eklendi. Dikkat edin. Aldanmayın. Güvenmeyin. Yanaşmayın. Reklâmına ve üzerindeki fiyata kanmayın. Yalancıdır. Tapon maldır. En önemlisi, sakın teorileştirmeye kalkmayın. -- Toptancı Halinden, ilânen duyurulur.

Akşener’i masaya döndüren güç

İYİ Parti’ye oy vermeyi düşünenlerin ötesinde, çok geniş bir kitle, Akşener’in üslup ve eyleminden mutlu olmadı. İYİ Parti, çok geniş bir “Yapmayın, geri dönün!” baskısıyla karşı karşıya kaldı. İYİ Parti, bu toplumsal talebi gördü.

Bunlar iyi günlerimiz!..

Yapay zekâ ile sosyal medya’nın kesişim alanında bizi büyük bir tehlike bekliyor. Henüz adını koyamadım. Tekliflere açığım! Tehlikeli diye nitelendirmemin sebebi bu ikisinin bir araya geldiğinde yol açacağı toplumsal karışıklıklar. Kısaca hem geçmiş hem de yeni olay ve figürler hakkında imal edilecek montajlamaların sosyal medyada paylaşımıyla ortaya çıkacak karmaşa (kaos) durumunu kast ediyorum.

Devrede “Devlet odaklı, siyaset üstü, düzenleyici bir güç” var mı?

Devlet, siyasi iktidarla aşağı yukarı 10 yıl önce kurduğu ve giderek güçlenen ittifakının çıkarları gereği Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olmasını istemiyorsa, evet, “siyaset üstü, düzenleyici bir güç” olarak oyunun içinde olduğu söylenebilir. Peki, devlet neden Kılıçdaroğlu’nu kendisi için neredeyse bir ‘beka sorunu’ olarak görür? Şayet varsa böyle bir duygu, bunun rasyonel gerekçeleri neler olabilir?
- Advertisement -

Akşener yalnız mıydı, yalnız mı kaldı?

2 Mart'taki toplantının ardından herkes medeni bir şekilde Saadet Partisi’nden Karamollaoğlu tarafından kapıdan gülerek uğurlanmıştı. Nihayet bütün liderler pazartesi günü müzakereye devam etme kararı almışlardı. Yani ortada havada uçan tabaklar, ayağa kalkıp birbirine bağıran liderler, çarpıp çıkılan kapılar, masadan “ittirilen” kimse pek yok gibi görünüyor. Peki neden İYİ Partililer meseleyi “Altılı Masa’da o akşam” trajedisine çevirdi ve bazı gazeteciler konuyu neredeyse “Akşener’e mansplaining yapıldı”ya kadar getirdi ama gerisini bir türlü getiremedi. Çünkü “Akşener’in trajedisi” hikayesi masada bitiyor. Gerisini herhalde hatırlamak istemiyorlar. Ya da onu tevil etmek o kadar kolay değil.

En Son Çıkanlar