GÜNÜN YAZILARI

Üçüncü Dünya Savaşı (4) Mazlumdan zalime (*)

Söz verdim; bu Üçüncü Dünya Savaşı (başladı/başlamadı/başlayabilir) dizisinde, Netanyahu’ların arkaplanını ve Gazze soykırımına nasıl gelindiğini, İsrail açısından da gerilere gidip anlatacağım. “(2) Baş provokatör Netanyahu”nun (1 Ağustos) spot’unda, ipuçlarını vermiştim nasıl baktığımın. (a) “19. yüzyıl milliyetçiliğinin bir başka varyantı olarak Siyonizm”den; (b) “ulus-devletin muhtaç olduğu teritoryalitenin Avrupa dışında, Filistinli Araplara etnik temizlik uygulamak suretiyle sağlanması”ndan; (c) bir “yerleşimci kolonyalizm” türü olarak İsrail’den; (d) (bir zamanlar Güney Afrika gibi) kendi “ilkel yerli”lerine sürekli militarizm ve apartheid uyguladığından söz etmiştim. Şimdi bunları ve yan fikirlerini tek tek açmak istiyorum.

Veri bulutu değil, online toplama kampları: Teknoloji şirketleri Gazze soykırımına nasıl ortak oluyor?

İsrailli araştırmacı gazeteci Yuval Abraham, geçen hafta İsrail’in Gazze soykırımında saldırdığı hedefleri seçerken kullandığı verileri Amazon’un veri bulutunda sakladığını iddia etti. Yuval Abraham’a konuşan İsrailli askeri kaynaklar, İsrail’in yüzbinlerce Gazzeliye ait hassas veriler ve hata payı yüksek bir yapay zeka teknolojisi sayesinde seri bir şekilde hedefleri bombaladıklarını itiraf ediyor. Abraham’ın iddiası doğruysa, İsrail’in soykırımına ortak olan şirketlerin de sonu Netanyahu gibi mahkeme salonlarında bitecek. İsrail’in online bir toplama kampı kurmasına yardımcı olan şirketlerin başına gelebilecekleri anlamak için Kolombiya’daki faşist militanlara para akıtan Amerikalı muz şirketi Chiquita’nın akıbetini hatırlamak yeterli.

Yersiz soysuz sosyal medya

Akla ilk gelen “yerli ve milli” sosyal medya geliştirmek. İmkansız. Bir sosyal medya platformu ilke olarak “yersiz”dir. Bir vatana, bir toprağa bağlı olamaz. Öyle kalarak hiçbir cazibe üretemez, kimseyi kendine çekemez, merak bile uyandırmaz. Biz kültür olarak bir sosyal medya platformu için elzem olan asgari ifade özgürlüğüne henüz erişmiş değiliz. Biz hala neyin söylenmemesi gerektiğine kafa yoruyoruz. Sağıyla soluyla durum bu. Dolayısıyla bir sosyal medya platformu “milli” hiç olamaz. Milli bir platform en fazla devlet kurumlarının iç iletişimlerinde kullandıkları sıkıcı portallere benzeyecektir.

Ersun Yanal’ı anlamak..

Ersun Yanal’ın 1. Lig düzeyinde sonuç alabileceği oyunları tasarlama bahsinde pek zorlanacağını sanmıyorum. İkinci olarak tasarladığı oyunlar hakkında rıza üretmek ve oyuncuları bu oyunun görev ve sorumluluklarına ikna etmek meselesinde de bir dirençle karşılaşacağını düşünmüyorum. Geriye yetenek havuzuna, maç ve oyunların talepleri için ciddi bir liderlik yapmak kalıyor ki, bu nokta da Yanal’ın karizması, iletişimi ve sorun çözme potansiyeli ‘’dokunulmazlık’’ seviyesinde bir tamlıkla tescil edilmiştir.
- Advertisement -

“Irkî-millî karakter” efsanesi

7 Ağustos (Çarşamba) akşamı, atletizmde erkekler disk atma finali vardı. 12 kişi tek tek çıktı tanıtım tünelinden. Yedisi Avrupa’nın doğusu, ortası ve kuzeyindendi: Litvanya (2), Slovenya, İsveç, Almanya, Avusturya ve Romanya. Bu kadarı tahmin edilebilirdi. Ama madalyonun diğer yüzünde, Pasifik ve Karayipler de kuvvetle mevcuttu: bir Avustralyalı, bir Samoalı, üç de Jamaikalı. Uzun boylu, iri yapılı adamlardı. Biraz yaşlanmış, kalınlaşmış, hattâ hafif göbekli Prüfer, Stahl, Gudzius, Weissheidinger gibilere kıyasla daha atletik görünümdeydiler. İster istemez, kadınlar disk atma birincisi, neredeyse bir 400 engelli koşucusunu andıran, ama atış dairesinde dönüş hızını ve uzun kollarının santrifüj avantajını çok iyi değerlendiren Valarie Allman’ı çağrıştırıyorlardı.

En Son Çıkanlar