Önümüzdeki dönemde AB bir şekilde değişimden geçecektir. Üye sayısı 36'ya çıkabilecek olan bir AB’nin sıklet merkezi iyice Doğuya kayma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Brüksel’deki görevim sırasında o zamanki Konsey Genel Sekreteri eski tüfek Fransız diplomatı Pierre de Boissieu bir görüşmemizde 32 üyeli bir AB’nin 11 üyesinin Balkan, sekiz üyesinin de eski Yugoslav Cumhuriyetlerinden oluşması gerekeceğini, böyle bir şeyi düşünmenin dahi mümkün olamayacağını, bu ülkeler için üyeliğe alternatif formüller bulmak gerekeceğini söylemişti. Böyle formüller şimdiye kadar bulunamadı, çözüm yeni üye almamakta arandı. Ancak Ukrayna savaşından sonra bunun da bir çözüm olmadığı anlaşıldı. Bakalım bu defa başarılı olunacak mı? Bu arada tartışmaların hiçbir yerinde Türkiye’nin adının geçmediğine de tekrar dikkat çekmekte fayda var.
Buzzati Harp Okulundan yeni mezun olmuş bir subayın, Giovanni Drogo’nun, görev aşkıyla dopdolu olmasını bekleyebileceğimiz o taptazecik teğmenin, ilk görev yeri olan sınır kalesine varır varmaz oradan ayrılmak istediğini söylüyordu bize! Bunu şaşırtıcı bir doğallıkla söylüyordu. Üstelik Teğmen Drogo herhangi bir ordunun herhangi bir teğmeni de değildi. Buzzati’nin anlattığı teğmen, faşist Mussolini İtalyası’nın, kudretli Duce’nin ordusunun bir teğmeni idi.
Moda dünyasından son haberler: “2025’te gerçekleşmesi planlanan ay yolculuğunda astronotlar Prada giyecekler. “Devil Wears Prada” malum, astronotların neyi eksik?” “Hugo Boss Sonbahar-Kış 2023 defilesi ilginç bir şova sahne oldu. Techtopia isimli defilede, ünlü robot Sophia da girişte konukları karşıladı ve en önde oturup defileyi izledi.” “Sarah Burton, 2010’dan beri başında olduğu, 1997’den beri yani bütün kariyeri boyunca çalıştığı Alexander McQueen moda evine veda etti. Son defilenin kapanışını yapan süpermodel Naomi Campbell’ın podyumdaki gözyaşları epey konuşuldu.”
Katoliklerin ruhani lideri 86 yaşındaki Papa Francis’in davetiyle dünyanın dört bir yanından gelen piskoposların katılımıyla danışma meclisi olan Piskoposlar Sinodu’nun 3 haftalık istişare toplantısı başladı. Vatikan, kadınlara, eşcinsellere, boşanmış kişilere, giderek dinden uzaklaşan gençlere yönelik politikalarını tartışmaya açacak, nasıl kapsayıcı olabileceğine karar verecek. Vatikan tarihinde ilk kez 54 kadın bu danışma meclisinde oy hakkına sahip ve ilk kez meclisin sekreter yardımcısı bir kadın. Meclisin gündemi oldukça tartışmalı: eşcinsel çiftlerin kilisede kutsanması, kadınların ayin yönetebilmesi, bazı papazlara evlilik izni verilmesi... Papa Francis’e göre Vatikan kendisini güncellemez, çağa ayak uydurmazsa gençleri, kadınları ve tarihteki konumunu kaybedecek. Reformcu Papa’ya en çok karşı çıkanlar ise ABD tarihindeki ikinci Katolik başkan olan Joe Biden’i kürtaj hakkını desteklediği için ayinlere katılmasını yasaklamakla tehdit eden Amerikalı muhafazakâr piskoposlar. Amerikalı piskoposlara göre Francis, Vatikan tarihindeki “ilk woke Papa.”
Öfke taşımak, nefret yüklenmek, hınç biriktirmek, husumet beslemek, kin tutmak, linç üretmek, lânet ve beddua etmek için deyim yerindeyse nöbete yatmış bir ‘din dili’nin egemenliğine maruz haldeyiz bugün. ‘Dindar’ ile ‘kindar’ kelimelerini neredeyse birbirinin müteradifi haline getiren sevgisiz bir din dili kol geziyor ortalıkta. Ne zaman dinin bir kere daha öfke, nefret, hınç, linç, kin, husumet, beddua ve lânet sebebi kılındığını görsem, aklıma bir kez daha Maruf’un duası gelir.