GÜNÜN YAZILARI

“Sadece Maradona olmak istiyorum”

Antrenörü Fernando Signorini ve eşi Claudia Villafane’ye göre, Diego ve Maradona iki ayrı kişiliktir. Diego, güvensizlikleri olan, ama ailesi ve yakınları için varını yoğunu veren harika bir çocuktur. Maradona ise, onun futbol endüstrisinin ve medyasının talepleriyle yüzleşmek için yarattığı bir karakterdir. Diego zayıflıklarıyla yüzleşir ama Maradona bir eksikliği veya yanlışı olduğunu kabul etmeyi zül addeder.

“Sağcı adaylar” nasıl “rövanşist adaylar” oldu?

Kılıçdaroğlu’nu yeterince Kemalist, yeterince CHP’li, yürek soğutacak kadar rövanşist bulmayanlar, gerçekten sağ kökenli iki belediye başkanı İmamoğlu ve Yavaş’ın Kemalistliğinden, Cumhuriyetçiliğinden ise emin. Bu konuda MHP’den 2010 referandumunda “Hayır” kampanyası yapıldığı için bir mektup yazarak istifa etmiş ülkücü Mansur Yavaş, o referandumda CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı olarak “Hayır” kampanyasına katılmış eski ANAP’lı Ekrem İmamoğlu’ndan daha Kemalist, daha has Cumhuriyetçi bulunuyor.

İran’da neler oluyor, neler olabilir?

Şaha karşı 1979’da başlatılan protestolardan farklı olarak günümüzdeki gösterilerin bilinen bir lideri veya lider grubu yok, kesin bir programları da mevcut değil. Dolayısıyla sırf gösterilerle rejimin değişmesi ihtimali yorumcular tarafından zayıf bir ihtimal olarak görülmektedir. Buna karşılık rejim içinde aykırı seslerin çoğalması ve bu suretle içeriden çökmesi ihtimali mevcut görülüyor.

Katharina, Rahim ve Nahit: Adaleti nerede arayacağız?

Adalet hissi belki hiç olmadığı kadar zedelenmiş durumda Türkiye’de. 1 Kasım 2022’de Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan 123 bin bireysel başvurunun olduğunu belirtiyor, "Dünyanın hiçbir anayasa mahkemesinde, hiçbir ulusal insan hakları mahkemesinin önünde bu kadar başvuru yok" diyordu. Bunlar belki de, hâlâ içinde bir parça umut taşıyanların başvuruları. Mecali kalmayanların sayısını bilmiyoruz…
- Advertisement -

Kululular neden ağlıyor

Kulu’da da hayat köklü değişimlere gebedir şimdi. İsveç kronu taşıyordur postacılar. Zarfı açmadan geleni olduğu gibi taşısınlar diye onlar da düşünülür mektuplarda, postacılara ne hediye getireceklerinin söylenmesi tembih edilir. “Postanenin önü kalabalıktı. İsveç’e gidenlerden bol para gelmeye başlıyordu artık. Karıları da biri beş yapıp övünüyordu…Kocalarını İsveç’e gönderemeyenler de verip veriştiriyorlardı. Burada ahıra girmezlerdi orada temizlik yapıyorlar.”

En Son Çıkanlar