HDP ve HÜDA PAR üzerinden sürdürülen tartışmaların en meşum tarafı, Kürtlerin bir nevi terörle özdeşleştirilmeleri ve bu partilerin programlarında ifadelerini bulan taleplerin kriminalize edilmesidir. HDP de HÜDA PAR da ağırlıklı olarak Kürtlerden oy alıyor ve siyasetlerinin odağına Kürt meselesini koyuyorlar. Bu tartışma Kürtlerde karşılığı olan en makul talepleri konuşulamaz kılıyor.
Mısır’ın kaderini değiştiren iki önemli Kürtten biri tüm dünyanın tanıdığı, Dante Alighieri’nin ünlü eseri İlâhî Komedya’da Cehenneme atmayıp Cennet ile Cehnnem arasındaki Limbo’ya lâyık gördüğü Sultan Selahaddin Eyyubi’dir. İkincisi ise, (Pütürge, o dönem Diyarbekir’e bağlı olduğu için) aslen Diyarbekirli sayılması gereken Mehmet Ali Paşa’dır.
Berlin ikiye bölününce şehrin alanı daraldı. Ayrıca enkazı uzaklara taşımak hiç kolay değildi. Bu açmazlar onları yeni arayışlara itti. Enkazdan tepeler inşa etmeye karar verdiler. Bu tepeler, yıkıntıların olduğu yerde tahrip edilen alanlarda, şehir merkezinde kurulacaktı. Bu sayede daha az ulaşım süresine ve altyapıya ihtiyaç duyuldu. Doğal çöküntüleri veya yeşil alanları aramak ve doldurmak yerine, Müdür Lingner, peyzaj koşullarını göz önünde bulundurdu ve birkaç büyük tepe planladı.
Siyaset kurumunun ne yapay zekâ alanındaki gelişmelerle ve ne de yapay zekâyı mümkün kılan diğer değişimlerle bir etkileşimi yok. Kendi fanusunda, “kendisi için” bir faaliyet olarak mevcudiyetini sürdürüyor. Siyaseti bu halden çıkarmadıkça, insanlık olarak yaptığımız her siyasi seçim, “tarihin en kritik seçimi” olmayı sürdürecek.
Kılıçdaroğlu bu siyasi iktidar ve onun devletteki ortakları açısından ‘yakın ve açık’ bir tehlike… Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olmasından sonra bu tehlike daha da yaklaşmış durumda. O halde soralım: Acaba ‘devlet’ Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını ve dolayısıyla Millet İttifakı’nın iktidarını engellemeye çalışacak mı? Şaşırtıcı gelebilir ama benim cevabım ‘hayır.’