Bu mesele bir topluluk hakkı meselesi. Toplumun herhangi bir kesimi (sayıları kaç olursa olsun) diyorsa ki “Burası benim ibadethanemdir”, devlet bunu kabullenmek zorunda. O topluluğun ihtiyaçlarına uygun çözüm yolları üretmek, onların ibadetlerini rahatça yapabilmeleri için destek vermek zorunda. Bahçeli’nin çıkışı, çözümün önünü açabilecek bir yaklaşım içeriyor. Bütün mesele bu kez konuyu Sünni fetvasının egemenlik alanından çıkarabilmek.
Bugün öyle bir dönemde yaşamıyoruz. Ve derdimiz Putin ve Biden’ın çapları ile Kruşçev ve Nixon’un çapları arasındaki fark gibi meselelerden kaynaklanmıyor. Yapısal bir derdimiz var. Eski sistemlerimizin neredeyse hiçbiri değişen şartlara uyum sağlayamıyor.
İYİ Parti kısa süren bir yükselme döneminde sonra duraklama ve gerileme dönemine girmiş görünüyor, oyu Haziran’dan bu yana düşüyor. Üç temel neden sayılabilir: Sebeplerden ilki, Akşener’in cumhurbaşkanlığı yarışında erken havlu atmasıdır. İkinci önemli sebep, partinin sağlam bir kimlik inşa edememesidir. Üçüncü sebep, İYİ Parti’nin kendini bir nevi taşra siyasetine sıkıştırmasıdır.
İncil’de Hz. İsa’nın en ünlü havarisi St. Paul gezilerine “Ben Tarsuslu bir Yahudi’nin oğluyum” diye başlar. Milyarlarca Hıristiyan’ın her gün okuyup dualar ettiği kutsal kitap İncil’de Tarsuslu bir din önderinden söz ediliyor. Tarsus’un il olması sırf bu özelliğiyle bile ülkemize çok şeyler katabilir. Türkiye’de ilk elektrik santralının yüz yıl önce kurulduğu bu şehirde sokaklar yüz yıl önce geceleri aydınlatılıyordu.
Hoşunuza gitsin ya da gitmesin siyasi oy verme davranışlarının temelini kimliklerin oluşturduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Bu yüzden 30 senedir HDP gibi bir parti var, bu yüzden laikler ve Aleviler CHP’ye dindarlar AK Parti’ye, milliyetçiler MHP ve İYİ Parti’ye oy verirken çok düşünmüyor. Bu gerçeği teoriye uymadığı, sevmediğiniz için değiştiremiyor, bununla kavga etmek gibi deneyenlerin hepsinin yenik çıktığı beyhude savaşlara da girmiyorsanız yapacağınız tek bir şey var: Esnemek, değişmek, kendini sorgulamak. Kılıçdaroğlu belki büyük bir siyasi deha, bir düşünce adamı, teorisyen değil ama bu açık gerçeği görecek kadar siyasetin içinde ve seçim matematiği anlayacak kadar seçime girmiş ve tabii pek çok partidaşı gibi köşeli bir ideolojik katılığın içinde olmayan pragmatik bir siyasetçi.