Kılıçdaroğlu kapsayıcı, sakin ama kararlı lider tavrıyla, Erdoğan’ın hırçın, hakaretamiz, toplumu geren stilinden kendisini ayrıştırıyor. Birçok insan tarafından yakın zamana kadar karizma zafiyeti, otorite yoksunluğu gibi algılanan özellikleri; Erdoğan’ın kibri karşısında giderek yeni tip siyaset tarzı olarak takdir görmeye başlıyor. Gösterişten uzak, kişisel hayatında mütevazı ama hedeflerinde iddialı, güler yüzlü, birleştirici, sabırlı duruşun, haşmetli dekorlar önünde prompterdan döktürülen belagatten daha etkileyici olabildiğini tecrübe ediyoruz hep birlikte. Zayıf kalır sanıyordum, yanılmışım. İyi ki yanılmışım.
“Hiçbir şeyden utanmayacaksın. Asla… Mesela pahalılık, açlık yok der, işin içinden çıkarız. Rızkın paylaştırıldığına inanmayan kâfirdir vesselâm” diye gürlüyor Avnussalâh. Dinleyenlerden bir genç kalabalığın coşkulu alkışlarına ayağa fırlayarak katılıyor: “Hey gidi utanmaz mübarek adam, felsefen beni uyandırdı. Bütün çalıp çırptıkların da benden yana sana helâl olsun.”
Enflasyonun vahametini istatistikler tam olarak anlatmıyor. Bir noktadan sonra sanki bu rakamlarda anlatılan biz değilmişiz gibi bir yabancılaşma hissi oluşuyor. Rakamlar ile günlük hayat arasındaki makası kapatmak için Avrupa’daki dört ülkede yaşayan dört arkadaşımdan yardım istedim.
Almanya, Hollanda, Fransa ve İngiltere’de yaşayan dört arkadaşım yaptıkları son market alışverişlerinden birinin fişini gönderdi. Sonuç bundan şüphelenen benim için bile inanılmaz oldu.
Dünya ve siyaset hakkında fikir sahibi olmaya başladığım günden beri anti-Siyonist’im, Siyonizm’in bir tür ırkçılık olduğuna inanıyorum. Dahası, pek çok anti-Siyonist’ten farklı olarak, sadece İsrail devletinin politikalarını yanlış bulmakla kalmıyor, bu devletin bizzat burjuva hukuku çerçevesinde bile gayrımeşru olduğunu düşünüyorum. Yine de, Türkiye’de Siyonizm eleştirmek yanlıştır bence.
14 Mayıs’a gidilirken ilk kez Erdoğan ve AK Parti’nin seçimi kaybetmesi ciddi bir ihtimal olarak belirdi. Artık iktidara namzet iki rakip arasında devasa bir güç farkı yok; ikisi de aynı sıkletteler. Sonucu önceden belli bir yarış yapılmayacak; iki aday da gerek cumhurbaşkanlığını almak ve gerek parlamentoda çoğunluğu elde etmek noktasında benzer iddiaya sahipler. Yarış kıran kırana geçecek ve kazanan büyük ihtimal son nefeste belli olacak.