Elinizde “her şeyin mesulü insan, her şeyin çözümü de eğitimde” gibi bir hikâye olduğunda, silahlı adamlarının eşliğinde caka satan belediye başkanı ile bir minibüs şoförü aynı görünüyor gözünüze ve örgütlenme tarzını değiştirerek ancak çözülebilecek problemleri de eğitimle çözmek gibi manasız projelere gönüllü yazılıyorsunuz.
Derin siyasi konulara dalmak üzereyken ara verdik. Karanlık basmadan yeniden yola koyulduk. Arabada bu kez beş kişiydik. Yolda sohbeti sürdürmek amacıyla iki kişi daha ekibe katıldı: İş insanı Nazmi Ergin, taziye evinden Salih Erişgin. Van’daki değişim ve canlanan gece hayatı, aynen Erciş’te de yaşanıyor. İranlılar Erciş’i de şenlendirmiş. Demokratik Gelişim Enstitüsü'nün (DPI) toplantısında, bölgenin çatışmalardan geçmiş olmasının turistik değeri de konuşuldu.
Van, yakın geçmişe kadar muhafazakar sayılabilecek bir kentti. Günümüzde giderek değişen, yenilenen bir kimliğe bürünüyor. İranlı gençlerin Van’a bir dinamizm kazandırdığını, İranlı turistlerin katkısıyla Van’da dışa açık bir kültürün oluştuğunu söylemek mümkün.
Bundan tam olarak 5 yıl önce çektiğim bir fotoğrafı önüme koydum. Yer, Eminönü’nde bir otobüs durağı. (...) Durakta şöyle bir reklam var: “Mc Donalds’a Gel Keyfin Yerine Gelsin Big Mac Menu 11.95 TL”… Reklamdaki adamın sırıtışı, Big Mac Menü’nün o günden bu güne 58.99 TL’ye yükseldiğini (yani neredeyse 5 kat arttığını) hesaba kattığımızda, epey alaycı görünüyor değil mi? Öte yandan Big Mac Menü dolar bazında ucuzlamış, bu belki bir teselli olabilir.
Rumlar yapılacak referandumda Annan Planını reddetmeye kalktıkları taktirde, bir parçasını teşkil eden Katılma Antlaşmasını da reddetmiş olacaklar ve adanın AB’nin yolunu kesmiş olacaklardı. Ne yazık ki bu durumu ne Türkiye’yi o tarihlerde yöneten ve ciddi sağlık sorunları yaşayan Başbakan Ecevit, ne de maalesef kendisi de ciddi sağlık sorunlarından geçen ancak yetkilerini devretmek de istemeyen Rauf Denktaş göremediler. Neticede vakit kaybedildi, Türk tarafının çözüm istemediği görüşü pekişti, çözüm olmadan adanın AB’ne girmesine karşı olan ülkeler bu taleplerinden vazgeçtiler ve Kıbrıs’ın Katılma Antlaşması içinde Annan Planı olmaksızın Nisan 2003’te imzalandı. Türkiye uyanıp da Annan Planı üzerinde ciddi çalışmaya başladığında iş işten geçmişti.