Alevi, CHP’li bir siyasetçinin “helalleşelim” söylemine toplumsal barışı hiçe sayarak sırf siyasi faydacılık için intikamla mukabele edilmesine bozuldum. E hani Ayşe Hanım da, AK Partililer de başörtüsü sorunu çözülsün istiyordu, alın size fırsat ayağınıza geldi, bu sorunu bitirelim, helalleşelim diyor ama siz “yok hakkım helal değil” diyorsunuz. Böyle mi çözülecek bu hem siyasi hem de toplumsal sorun? Başörtüsü sorununu çözmek istediğinize emin misiniz, ben çözmek istediğinizden artık emin değilim, kavgayı devam ettirmek isteyen bir haliniz var.
Şimdi belki de en kritik seçimlerden birinin arifesindeyiz. Sosyalistler, sosyal demokratlar nasıl bir siyasi yol izleyecek? Çok güçlü bir oy potansiyelinden söz etmek zor. Ancak eğer bir ortak tutum alınırsa, bir etki yapılabilir. Sosyalistlerin, ulusalcıların, Kemalistlerin en sivri uçları şu anda önlerine konulan seçeneklerden mutlu görünmüyor.
28 Şubat ve başörtüsü konusunda hiçbir şey söylemeden sessizce saf değiştirmiş Hulki Cevizoğlu, Önder Aksakal, Şebnem Bursalı, Mehmet Ali Çelebi gibi yeni AK Partililere haklar tek bir sual sorulmadan otomatik olarak helal. Ama başörtüsü konusunda açılım yapmış, hata yaptık demiş, muhafazakarlardan kapılarına kadar gidip helallik istemiş Kılıçdaroğlu'na ise asla helal değil.
Yani hiç değilse kendinizi, sanki mesleğinizin en temel ahlaki ilkelerini satılığa çıkarmamış gibi gösterecek birkaç incelik sergileyin, azıcık gayret gösterin, öyle ki sizi eleştirmek isteyenler zorlansın biraz, yaptıklarınızın ‘yuh artık’ dışında tepkilere de imkân verecek bir içeriği olsun. Ve nihayet: Sizi eleştirmenin bir tadı olsun.