Birlikte yürütülmelerini yasaklayan açık bir normun olmaması tek başına Cumhurbaşkanı yardımcılığı ile belediye başkanlığını yürütmek için yeterli olmayacaktır. Aynı akıl yürütme ile bir kişinin hem bakan hem belediye başkanı olması da mümkündür. Bu nedenle bu konudaki norm yokluğu sistematik yorum ile yorumlanmalı, mevzuat hükümleri tutarlılığını ve iç bütünlüğünü koruyacak şekilde ele alınmalıdır. Yalnızca “yasak yoksa serbesti vardır” ilkesi ile hareket edilmemeli, iki görevin birlikte yürütülmesi hakkındaki bir Danıştay kararında belirlenen tespit ve sakıncalar dikkate alınarak bir sonuca varılmalıdır.
Zannediyorum, 14 Mayıs seçimini kendi varlığı ve iktidarı üzerine kurup aşırı kişisel bir mesele haline getirenler, vatandaşı başörtüsü yasağı, “bu mesele imani bir konudur” diyerek ahiretle korkutarak yürütmeyi düşünüyor. Adorno’nun dediği gibi “Şahane mazlumların yüceltilmesi, sonuçta onları mazlumlaştıran şahane sistemin yüceltilmesinden başka bir şey değildir.”
HDP yalnız yürütme (cumhurbaşkanlığı) için değil yasama için de kilit parti. Millet İttifakı demokratik değişim programını devreye sokup “Türk tipi başkanlık” rejimini, yani parti devleti ve tek adam yönetimini sonlandırıp Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçerken, programında paralel politikalar bulunan HDP, hiç şüphesiz bütün milletvekilleriyle aynı doğrultuda davranacaktır. Muhalefet partileri ve güçleri bakımından bunun iyi görülmesi ve anlaşılması gerekir.
Karamollaoğlu, herkesin Berat Kandili’ni kutladı, adaylığın hayırlı olması için ettiği duaya az önce “Türkiye laiktir laik kalacak” diye bağıran kalabalık hep beraber “Amin” dedi. Kandil ve soğuk yüzünden konuşmasını kısa bitirdiğini söyledi ve sözlerini onu dinleyen kalabalığın veda ederken duymaya pek de alışık olmadığı bir şekilde bitirdi: “Esselamün Aleyküm.” Mütevazi hatta amatör denebilecek bu aday açıklama töreni doğal şartları içinde Cumhuriyetin 100. Yılı için özel olarak hazırlanmış bir Türkiye mozaiği gösterisine döndü.
Tarih bilincine sahip ve bunu hayatına da tatbik eden kişi kesin konuşmaz, yürüttüğü fikri meşkuk (şek ve şüphe içinde) ve mütereddit biçimde ifade eder, ön yargılardan, peşin hükümlerden uzak durmaya çalışır, yanıltıcı iç ve dış baskılardan kurtulmaya gayret eder. Komplo teorilerini bir tarafa atar. Ama en önemlisi tarihin asla ve kat’a tekerrür etmeyeceğini bilir!