Evet, İslam’da koruyucu ailelik, evlat edinme, namahremlik, nikâh gibi konular Kuran ve sünnete bağlı olarak belirlenmiş. Diyanet fetvalar uydurmuş gibi yapmanın bir alemi yok ancak Diyanet’in de dinin kurallar bütünü olmadığını, İslami ilimlerin sadece fıkıh ilminden ibaret olmadığını öğrenmeye ihtiyacı var. Diyanet’in eski başkanlarından Ali Bardakoğlu’nun da işaret ettiği gibi aslında fıkıh ve ahlak arasında ayrılmaz bir ilişki vardır ancak fıkhın ahlaktan azade bir şekilde kurallar bütünü olarak ele alınması sonrası ahlak yönü geri plana itilmiştir.
Sistemi inşaatçıların eline veremeyiz. Yoksa çok hata yaparız. Önceliğimiz sağlam binalar inşa etmek olmalı” diyor. Dünyanın dört bir yanında büyük inşaatlar yapan inşaat şirketlerimiz var. Dünyanın her ülkesinde, o ülkenin gelişmişlik katsayısına paralel olarak denetim yapıldığını biliyoruz. Almanya’da müteahhitlik yapan Türkiye kökenli firmalar, oradaki kurallara harfiyen uyuyor. Başka şansları yok. Ülkemizde ise durum farklı.
Bugünkü muhalefetin iki iri partisinin biri devleti kurmuş, öteki devlete tapınan iki damarı temsil ediyor. Dolayısıyla devletin olmadığını bilen ve yeni, daha makul bir gelecek inşası gerektiğini idrak etmemişse bile hissetmeye başlamış geniş yığınların sahibi yok.
Depremin şerrinden bir hayır çıkması, bir başka ifadeyle depremin ayrıştırıcı değil birleştirici bir işlev görmesi için hukukun surunda gedik açılmasına müsaade edilmemeli. Ayrımcılığı, şiddeti ve başka her türlü hukuksuzluğu yasaklayan kurallar kırılgan gruplara gelince esnetilmemeli. Onları koruyan hukukun herkes için en sağlam güvence olduğu göz ardı edilmemeli. Aksi takdirde, o kazandan taşan nefret hepimizi yakar.
Orada geçirdiğim günler şu an zihnimde haftalar gibi uzun. Crush sendromu dediğimiz ezilme durumunun yarattığı tablo nedeni ile kaybettiğimiz gençler, anneler, babalar, uzuvları kesilmek durumunda kalan çocuklar, yakınlarını arayan insanlar, kimliği belirsiz hastalar, kendisi depremzede olmasına, yakınlarını, çalışma arkadaşlarını kaybetmelerine rağmen çalışmaya devam eden sağlık çalışanları, artık yeğenlerine anne olacak olan teyzeler, halalar, uykusunda hıçkıran, seslenildiğinde korku ile uykusundan fal taşı gibi gözlerini açarak uyanan insanlardı tanık olduğum. Herkes öyle keder içindeydi ki ne isyan edebilen vardı, ne sesi yükselen.