6’lı masanın ortak Cumhurbaşkanı adayı belirleme noktasında da bir karara yaklaştığı söylenebilir. Ortak aday da belirlenebilirse yeni bir tablo ortaya çıkacak. Bu gelişmelere rağmen işin gerçeği karamsarlar ikna olmadılar. Zaman zaman beklediklerinin aksine ittifak yürüyünce, “Bir bakalım” diyerek hafif silkiniyorlar. “Bu halka güvenilmez ama neyse bakalım” diyerek şüpheli gözlerle gelişmeleri izliyorlar.
Bal gibi biliyorlar, çünkü mecburen hissediyorlar ki, karşılığında para kazandıkları şeyler hiç yapılmasa, kimse bir şey kaybetmeyecek. Kazançlarının kaynağının meşruiyetini müdafaa edemeyecekleri için, harcamalarının nitelikleri üzerinden bir masal imal etmek zorunda kalıyorlar. Kendilerinde varsaydıkları elitlikleri, ürettikleri, üretime yaptıkları katkı üzerinden değil, tüketimleri üzerinden.
Silahların çekildiği bir dönemin başlangıcı. 54 yıl öncesinden söz ediyorum… Ramiz Ongun’la ilk karşılaşmamız. Geçmişi konuştuk. Büyük acılara mal olmuş bir geçmiş. Aydınlanmayı bekleyen karanlık olaylar. Yaşadıklarımızı gözden geçirdik. Akşam 20.00’de oturduğumuz masadan saat 24.00’te kalktık. Ramiz, Türkeş’ten sonra 3 kez MHP Genel Başkanlığı için Bahçeli’yle yarışmış. Şimdi DEVA Partisi’nde. DEVA yeni bir parti. Barışçı, ötekileştirmeyi reddeden, uzlaşmacı bir parti. Ramiz, geçmişin zıddı sayılabilecek bir partide siyaset yapıyor.
Savaş atmosferi onları önemli kılıyor, televizyonlara ve başka programlara davet ediliyorlar. Oluşmasına katkıda bulundukları mevcut atmosfer olmasa kimse kapılarını çalmayacak; eh, neticede onlar da insan ve bu hava kaybolmasın istiyorlar. Söylemeye gerek yok; bu elbette onların savaşçı duyguların köpürtülmesindeki sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
Mehmet Ali Çelebi, her an her yöne evrilebilmesine izin verecek oynaklıktaki bir eylem zeminini, aforizmik ve sloganik bir argümantasyonun içi gazla şişirilmiş sözde parlaklığından güç alarak kuruyor. Ve bu kuruş, hiç küçümsenmemesi gereken bir aklın ürünü. Bu bakımdan onun kumaşı en çok komutanı Hulusi Akar’ınkine benziyor.