GÜNÜN YAZILARI

Akılsızlık görünmez olursa seçimi kim kazanır?

Muhalefetin her konuda sonuna kadar anlaşması diye bir beklenti zaten olamaz. Ne var ki devlet-Erdoğan bütünleşmesi karşısında asgari ölçekte bir irade beyanına ihtiyaç var. Muhalefetin örneğin basit bir dünya analizinde, Türkiye’nin ‘yeri’ meselesinde, komşularla ilişkide, Kürt meselesinde, sosyal politikalarda, vatandaşlık anlayışında, temel hak ve özgürlüklerde (derin ve kapsamlı olmasa da) ortak bir pozisyon ve eylem haritası üretmesi lazım.

Hahamların saray mizanseni

Bu tarz bir sadakat mizanseni ancak doğup büyüdüğü ülkede esir gibi yaşayanların işi olabilir. Bu kişiler devletle eşit vatandaşlar olarak değil, kul olarak ilişki kurabilir. Bu nedenle devletten asla talepte bulunmazlar, direniş göstermezler. Sadece ‘hoşgörü’ beklerler çünkü kendi çizdikleri çerçevede hak edebilecekleri tek şey budur.

Tuğluk, düşman ceza hukuku ve vicdana çağrı

Tuğluk’a reva görülenleri anlamak için müracaat edilebilecek bir kavram var: Düşman ceza hukuku. “Vatandaş” ile “düşman” ayrımına dayanır bu anlayış. Ayrımı yapan, siyasal gücü elinde tutanlardır. Onlar “düşman” olarak kodladıklarını hukuki bir özne, hak sahibi bir kişi olmaktan çıkarırlar ve düşmana yapılan her türlü müdahaleye kendiliğinden bir meşruiyet atfederler.

Domuz eti yemedim

Sorgu meleklerimden siyahlı olanı "Tayfun Bey," dedi, "öncelikle bol miktarda yalan söylemişsiniz." "Hayatımda hiç yalan söylemedim," dedim. "Tevil ettim. Tevildir o." "İnsanlara adaletsiz davranmışsınız." "Hangi insanlara? Bizimkilere mi onlara mı?" "Vergiden kaçmışsınız?" "Kaçmadım, kaçındım." "Hırsızlık da yapmışsınız. Epey rüşvet aldığınız görünüyor burada." "Hayır, rüşvet hırsızlık değildir ki. Ben Hayrettin Bey'in yalancısıyım." "Son bir şey daha var," dedi. "Faiz yemişsiniz." "Yok artık," dedim. "Yanlış bilgi. Dövize endeksli mevduat o.”
- Advertisement -

“Enflasyon mikrobunu sonunda bulduk”

Ekim 1984 gelindiğinde 1989’a kadar 4 yıl içinde altı ayda bir sekiz eşit taksitle ödenecek ilk DÇM taksitinin ödeme zamanı gelmişti. Ama devletin bu taksiti ödeyecek parası yoktu, o yüzden Merkez Bankası’nın darphanesi çalıştırıldı, artan emisyon halka yüksek enflasyon olarak dönmeye başladı. 1985 yılında enflasyon yüzde 40’a kadar çıkmıştı.

En Son Çıkanlar