Siyasî bir sorunu dinî bir sorun olarak görmek konuyu anlamayı imkânsız kılıyor ve hedef saptırıyor. Bir devletin politikalarını değil, bir dinin bütün mensuplarını sorumlu olarak gösteriyor, düşmanlaştırıyor. Buna da, Kuran’da kavmiyetçilik, günümüz dilinde de ırkçılık denir.
Kremlin’in özgün Rus kültürü yaratma gayretini, politik menfaat ekseninde değerlendirmek kolaya kaçmaktan ve meseleyi basite indirgemekten başka bir şey değil. Genel olarak Batı dışı toplumlar alternatif bir uygarlık üretmeye gayret ediyorlar. Daha doğrusu, belirli bir seviyede uygarlık geçmişine sahip olup Batı etkisiyle dönüşen tüm toplumlar alternatif arayışında. Tarihi değeri koruma merkezli bir öz-kültür girişimi. Çünkü Batının dönüştürücü etkisinin aslında yokedici olduğu düşünülüyor.
Kısa bir süre öncesine kadar esamisi okunmayan CHP’nin bölgedeki moral desteği yükseliyor. Genel başkan ve partinin diğer yöneticileri, farklı toplumsal kesimlerle görüşüyorlar ve herhangi bir tepki görmüyorlar. Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşü bir karşılık buluyor ve CHP’ye teveccüh artıyor. İktidar olma ihtimali güçlendikçe partiye katılım da artıyor ve CHP’nin bölgedeki halkası genişliyor. Ezcümle, CHP silkeleniyor ve üzerindeki ölü toprağını atıyor.
8 Mart sabahı kahvaltıda buluşmuş iki kadınız ve kahvaltıda Feminist Gece Yürüyüşünün yasaklandığını öğreniyoruz. Bu, ikimizde de bir kararsızlığa yol açıyor. Çünkü kadın yürüyüşü bizim için barışçıl bir yürüyüştü. Kadınlar olarak çoluk çocuk gidebilmeli, şarkılar söylemeliydik. Kadına şiddete karşı yapılan bu yürüyüş öyle şiddetsiz bir ortam olmalıydı ki, genç yaşlı herkes gelebilmeli ve kendini ifade edebilmeliydi. Kahvaltı sonunda birimiz katılmaya, öbürümüz katılmamaya karar veriyor.
Sviatlana’yı dinlerken, Putin’in neden acımasızca Ukrayna’nın tepesine çöktüğü ortaya çıkıyor. Eskiden dünya, Sovyetler Birliği’nin egemenliğindeki sosyalist blokla, ABD yönetimindeki NATO kampı arasında bölünmüştü. Sovyetler, silahlanma yarışında ekonomik olarak iflas etti ve dağıldı.