GÜNÜN YAZILARI

Afrin’de ne oldu, bundan sonra ne olması ihtimali var?

HTŞ, Afrin’de Türkiye’nin destek verdiği Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) bileşenleri arasında birkaç gün önce başlayan çatışmaya müdahale etti ve yönettiği İdlip’ten Afrin’e girdi. HTŞ’nin Suriye’nin kuzeybatısında SMO içindeki gruplara kıyasla çok daha güçlü bir yapısı var. O nedenle SMO’ya bağlı gruplar HTŞ ile karşı karşıya geldiklerinde kayıp vermemek için hemen çekiliyor. Bu defa da öyle oldu. Türkiye, HTŞ ile ilgili gelişmelerde hemen infiale kapılıp tepki vermiyor. Bunun birden çok sebebi var. SMO bileşenleri hâlâ bölgecilikten, aşiret asabiyetinden kurtulabilmiş değil. Bu da Türkiye’yi hem askeri hem istihbari anlamda yoruyor. Peki bundan sonra ne olmak ihtimali var?

Hiçbir örtünün örtemediği geçmiş

Başörtüsü konusunun “bu mesele çözüme ulaştı” diyerek yeniden tartışılmasından rahatsız olan bazı sekülerler sorunun çözümünün bir parçası olmadılar, hatta yıllarca bu hak mücadelesinde karşı safı tuttular. Kitlelerin sanık sandalyesine oturtulduğu bir nedamet seansı talep ederek ve bir toplumsal grup olarak muhafazakâr kitlelere dair her meseleyi “siyasal İslam” diye tanımlayarak eşit yurttaşlığı ve aynı politik toplumu paylaşan yurttaşlar olarak ortaklıklarımızın vurgulandığı bir siyasal kültürü inşa edemeyiz. Böylesine bir inşa sürecinin yaratımı birbirimize zerre itibar etmeden, özellikle Türkiye’nin neredeyse yarısını oluşturan mütedeyyin kesimlere itibar etmeden nasıl gerçekleşecek?

‘Fıtrat’ hep bana, bana mı düşer usta?

Soma’da 301 madencinin öldüğü kazadan sonra bölgeye başbakan olarak giden Cumhurbaşkanı Erdoğan ölümler için ‘madenciliğin fıtratında var’ demişti. Soma fıtratın gereğiyse Amasra da öyle olmalı. Fakat karşılaştırmalı rakamlar nedense ‘fıtrat’tan nasibini en fazla alan ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğini gösteriyor. Son yirmi yılda dünyada meydana gelen büyük maden kazalarında beş kazayla liderliği elde tutuyoruz. Soma’nın 301 ölümle başı çektiği kazalarda dikkat çeken diğer bir nokta da büyük maden kazası yaşamış ülkelerin arasında Batılı gelişmiş ülkelerden hiçbirinin olmaması.

Hayat boyu klasikler

Kitaplar aslına bakılırsa tam da somut gerçekliğin dışını, iç gerçekliğimizin en geçilmez kısmını temsil ederler. En çok -neye ne kadar sahip olursak olalım- bir türlü yetmeyen hayatımızın üzerine çıkmak istediğimizde aklımıza gelirler. Yaşamak için yaşamanın ağırlığını hafifletir, hep başka türlüsünü akla getirir ve ayakta durmamıza yardım ederler.
- Advertisement -

Vb. hayatlar-ölümler

Rakı, viski, votka filan yerine içilen “benzeri ürünler” her konuda hayatımızda. Ekonomik düzen, koşullar ve onun dallarından-budaklarından Aroma İmparatorluğu beslenmeyi “benzeri ürünler”e mahkûm ederken, temel ihtiyaçlar, giyim, eğitim, barınma vb. bile “benzeri ürünler”le sağlanıyor. İyimser bir bakışla “hayat benzeri” bir ömrü, demokrasi aromalı bir düzende, vb. yaşıyoruz. Öyle, vb. nedenlerle de ölüyoruz sık sık.

En Son Çıkanlar