GÜNÜN YAZILARI

Hasan Fehmi, Ali Kemal’i anlatıyor

Ali Kemal’le ilgili çok olumlu görüşler ifade eden Hasan Fehmi şu ilgi çekici değerlendirmede bulunuyor: “On yedi seneden beri Ali Kemal Bey’i yakından tanırım ve bütün her şeyini bilirim. Mısır’dayken postayla gelen mektuplarını çoğu zaman kendim açardım. Hiçbir vakit Ali Kemal Bey’in istibdat hükümeti arzusuna, ufak bir yakınlığını bile hissetmedim."

Batılı monarşiler neden en demokratik ülkeler?

Batı monarşileri dünyanın en demokratik ülkeleri arasında. Listenin en tepesinde Norveç bulunuyor. İsveç, Danimarka ve Hollanda gibi monarşiler de üst sıralarda. Gayet tabii bu ülkelerdeki monarşiler sınırlandırılmış, diğer bir deyişle meşruti monarşiler. Haliyle esas yetkiler halkın seçtiği yöneticilerde. Fakat bu, şu soruyu geçersiz kılmıyor: En demokratik ülkelerin neden monarşiyle sıkıntıları yok?

Otoriterliğin alâmet-i fârikası olarak ‘Türkiye Modeli’: Yönetimde, ekonomide, iletişimde…

Gazeteci olarak benim ayıbıma sayabilirsiniz: Türkiye İletişim Modeli diye bir modelin varlığından haberdar değildim; ta ki Reuters’in, İletişim Başkanlığı’nın kendisini iktidarın kollarına bırakmış gazete ve televizyonları nasıl denetlediğini incelediği haberine tepki gösterirken Fahrettin Altun’un ‘model’in altını bu defa kalınca çizmesine kadar… Böylece ‘Türkiye Yönetim Modeli (Türk Tipi Başkanlık Sistemi) ve Türkiye Ekonomi Modeli’nden sonra ‘biricik’ karakterde bir modelimizin daha olduğunu anladık. Gerçi üçünde de içerikler pespaye ama ne gam; ‘biz’e has ya!

Kraliçe Ankara’da 60 dakika ne yapmıştı?

Kraliçe, Türkiyeye üç kez gelmişti. 27 Mayıs darbesinden on ay sonra, 12 Mart muhtırasından yedi ay sonra ve AK Parti kapatma davasından iki ay sonra… Komplo teorisyenlerinin bu dikkat çekici tesadüfü atlaması çok şaşırtıcı. Ama zamanlaması manidar olan Kraliçe’nin Türkiye ziyaretleri değildi, Türkiye’nin zamanlaması manidar olmayan normal bir zamanına denk gelememek de Kraliçe’nin suçu değildi.
- Advertisement -

Bucak ile kol kola “temiz ve demokratik” siyaset

Sedat Edip Bucak sembol bir isim! O, bir “aşiret reisi” denip geçilebilecek bir şahıs değil; o bir “marka” ve bu marka herkese çok şey anlatır, özellikle de Kürtlere. Genel Türkiye kamuoyu Bucak’ı daha ziyade Kasım 1996’da Balıkesir-Susurluk’ta meydana gelen trafik kazası ile tanır. Bucak, devlet merkezli karanlık ilişkilerin göbeğinde yer alır. Kürtler için ise Sedat Bucak ismi, Mehmet Ağar ile özdeşleşen 1990’ları hatırlatır; Kürtlere reva görülen baskıyı ve kendini hukukla bağlı saymayan bir devletin ne kadar zalimleşebileceğini sembolize eder.

En Son Çıkanlar