GÜNÜN YAZILARI

Bazı yöntem sorunları

Son uluslararası gelişmeler karşısında, yeryüzüne 1930’ların karanlığı mı çöküyor… diye bir soru takıldı kafama. Rusya’nın Ukrayna çevresine yaptığı yığınağa, Batının tepkisine ve Çin-Rus yakınlaşmasına bakarken, bir vakitler Mihver devletlerinin dünyayı nasıl ikinci büyük savaşa sürüklediğini hatırlamadan edemedim. İlkin, sırf olguları ve çarpıcı benzerlikleri yazacaktım. Gene de yazacağım. Ama önce, hafif frene basmak ve metodolojik bir ihtiyat payı bırakmak ihtiyacını duydum.

Scott’un sıkıntılı halleri

Birkaç ay sonra Avustralya’da seçimler var. Başbakan Scott Morrison da uzun yıllardır ülkeyi yöneten Liberal-Ulusalcılar koalisyonunun tartışmasız lideri olarak seçimlere girecek. Ancak Morrison’ın başı büyük belada. En son yurt dışına gittiğinde Macron, kendisini yalancılıkla suçlamış, Biden da, Macron’a hak verdiğini ima etmişti. Bir anda herkesin şamar oğlanı haline gelen Başbakan en son 2021’de ‘Yılın Avustralyalısı’ seçilen ve kadın tacizi karşıtı aktivist Grace Tame’den bir şamar yedi. Zoraki olarak Başbakan’la buluşan Tame, onu erkeklerden çok kadınlara ilk isimleriyle hitap etmekle suçlayıp, bunu düzeltene kadar ona “Scott” diyeceğini açıkladı.

Yazık, insanı hafızası ile savaştıran ülkelere

Siyahi bir insan, o dönemlerin genellemesiyle bir “arap” görenler kolunu çimdiklermiş. Ve kulağını çekip tahtaya vururken çıkarılan “muck” türünden bir nidayı üçleyerek “13.5” derlermiş. Yani tahtaya vurarak “belâ”yı başından def etmek, gördüğüne inanamayıp kolunu çimdikleyerek, “Benden uzak olsun” demek gibi herhal… O uğursuz sayının, uğursuzluğun buçuğu da belki.

Aynı haftaya denk gelen iki ölümün düşündürdükleri

IŞİD lideri el-Kureyşi ile kendisine “Müslümanların Gandisi” ismi verilen Cevdet Said’in ölümlerinin aynı haftaya denk gelmesinin sembolik bir anlamı var. Said, tıpkı Gandi gibi “şiddet”i mutlak olarak reddetmiş bir âlimdi. Dünya sürgününe ilave olarak doğup büyüdüğü Suriye’den de ayrılmak zorunda kalan Said, geldiği Türkiye’de bu defa Türkiye’deki savaş taraftarı iktidar ve iktidarı destekleyen İslami/dindar sivil toplumun içinde entelektüel bir sürgün hayatı yaşadı.
- Advertisement -

Çorap işçileri hükümet devirir mi?

Belki öncesi de vardır, ama ben André Gorz’un 1980’de yayınlanan Elveda Proletarya kitabından beri bu tür görüşler duyar dururum. İnatçılıktan mıdır, nedendir bilmem, duyar dururum ama hiç inandırıcı bulmam. Bana hâlâ toplumu işçi sınıfı değiştirecekmiş gibi gelir, artık olmadığı söylenen ama nedense benim ne zaman istesem kolaylıkla görebildiğim işçi sınıfını önemli bulurum.

En Son Çıkanlar