Türkiye’de yargının en üst makamına gelmiş bir hukukçunun bir kontrgerilla operasyonuna tanık olması ilginç. Olayı aktarırkenki soğuk ve mesafeli yaklaşımı da dikkat çekici. Bir hukukçu olarak görevi oradakilerin canlı olarak adalete teslim edilmesini savunmak değil mi? 12 Mart askeri darbesi döneminde yaşananları, özellikle tanık olduğu Kızıldere katliamını sorgulaması gerekmez mi?
Herhalde siyasetin tehlikeli sularına “teknecik” ve “dolar” esprileri dışında daha fazla giremediği için Cem Yılmaz’ı suçlayamayız. Üzerine yılbaşı gecesi bile zamların yağdığı neşesini kaybetmiş bir toplumun en az yarısını güldürmeyi başarmak da büyük bir başarı. Cem Yılmaz’ın eski tadını kekremsi bulan benim gibiler için bu yakaladığı yeni ve olgun tat çok daha lezzetli.
Trump anketlere göre seçmen desteğini artırmaya devam ediyor. 2024 seçimlerinin, 2020 seçimleri gibi ‘başa baş’ geçmesi büyük bir olasılık. Trump, Biden’in kendisinden daha fazla oy alması durumunda 2020 seçimlerinde olduğu gibi seçim sonuçlarının hileli olduğunu iddia etmeyi ve seçim sonuçlarını kendi lehine döndürmeyi planlıyor, bunun için çok sistematik bir planı devreye soktu bile. Peki bu plan hangi adımlardan oluşuyor?
Batılılaşma tarihimize dönüp bakınca en bol şeyin çelişkiler ve kafa karışıklığı olduğunu görmek hiç de zor değil. Hep bir iç mücadelesi, hep bir kendinden emin olamama ve büyük soru işaretlerinin içinden çıkamama halleri. Belli ki bu bir batılılaşamama tarihi.
Hayvanat Bahçesi’de çekilen mutlu aile fotoğrafların istisnası, en hüzünlüsü Sevgi Soysal’dan… Soysal kanser olduğunu gecikerek öğrenince mırıldanıyor: “Benim annem 37 yaşında kanserden öldü, ben de 40’ıma gelmeden öleceğim… Çocuklarım küçücük, ne yapmalıyım ki beni hatırlasınlar?” “Çocuklar Hayvanat Bahçesi’ni çok severler” diyerek filin yanında fotoğraf çektiriyor. Çocuklar koskoca bir filin yanında duran annelerini hiç unutmaz değil mi? Arkadaşlarına derler ki, “Filin yanındaki benim annem”.