GÜNÜN YAZILARI

TTT: Bir özet

Türk Tarih Tezi’nin temelinde bir ulusu ve o ulusa dayalı milli bir devleti inşa etmek, özgüven (itimad-ı nefs) tesisinde bulunmak, Türklerin “medeni ve ileri (müterakki)” Avrupa ırklarından biri hatta siyahi, sarı, beyaz, kızıl fark etmeksizin tüm insanlığın, tüm ırkların atası olduğunu ileri sürerek uluslararası arenada ona itibar kazandırmak ve İslamiyet’ten koparmak gibi etmenler bulunur.

Uşak Valisi’nin büyük suçu

İçişleri Bakanlığı’nda bu işler nasıl oluyor, bilemiyorum, ama görevden alınan Uşak Valisi yakın zamanda Doğubayazıt’a Kamu Lavaboları Müdür Yardımcısı olarak atanırsa hiç şaşmam. Suçu gerçekten çok ağır çünkü. Ne mi yapmış? Yanlış kişiyle evlenmiş! devlet büyüklerimizi ve devletimizi hayal kırıklığına uğratan bir eski valiyi gerçekten de savunmak istemem, ama eğri oturup doğru konuşalım, o zamanlar hiç de fena görünmüyordu Hüseyin Bey.

Avrasyacılık (3) Çağımızın faşizmi; solun Adnan Hocacılığı

Uzun bir ara vermiştim. Belki siyasetin kendisi donuklaşmıştı da ondan. Kış uykusundan Osman Kavala’yla, tutuklu kalmasını sağlayan casusluk dâvâsından beraat edip AİHM’in delilsiz kanıtsız saydığı Gezi dâvâsından ağırlaştırılmış müebbet almasıyla, üstüne hukuk mu guguk mu sorusuyla, gene AİHM’in artık işinin bitip bitmediğiyle, sonra bir de şu çürütüle çürütüle bitirilemeyen “Ermeni yalanları”yla uyandım. Baktım, bir buçuk ay önce Avrasyacıların özlemlerini yazmaya koyulmuşum. Çin’i ve Rusya’yı neden çok beğeniyorlar? Türkiye için ne istiyorlar? Bu iyi bir damar, çünkü kendileri köprü kuruyor, bu üç ülke arasında. Oradan devam ediyorum.

Barışın kâr payı

İzzet Akyol’un DPI için yaptığı araştırmaya göre 1985-2021 arasını kapsayan 36 yılda Türkiye’nin toplam milli gelirinin (GSMH) yaklaşık %1 kadarı çatışmalarda yok oldu. Eğer bu kaynak çatışma ortamında eriyip gitmeseydi, Türkiye bugün 4,5 trilyon dolar daha büyük bir ekonomiye sahip olacaktı. Geri kalan her şey aynı olsa bile, çatışmalarda buharlaşan kaynak ekonomide kalsaydı, milli gelir yüzde 35 oranında artacaktı.
- Advertisement -

İsim ve kimlik

Güneş Dil Kuramı’nın zirvesinde Mustafa Kemal Paşa, adının bile Türkçeleşmesini ister ve Kemal yerine Şubat 1935 tarihinden itibaren Kamal olarak yazılmasını ister. Gerekçe Kemal isminin Arapça kökenli olmasıydı. Kamal ise Eski Türkçede “ordu, kale” anlamındaymış, karşılığı öyle bulunmuş. Paşa, Mustafa ismini kullanmayı ise çok daha önceleri bırakmıştı biliyoruz. Mustafa ismini hiç sevmemiş ve kullanmak istememiş. Bunu bizzat kendisi ifade ediyor.

En Son Çıkanlar