Türkiye’deki bütün temel siyasi akımlar (muhafazakârlar, milliyetçiler, ulusalcılar, Kürtler) ‘emperyalizm’i ‘mutlak kötü’ olarak tarif etmede ve bunu iç siyasette bir malzeme olarak kullanmada birleşiyorlar, fakat ‘emperyalizm’ herhangi biriyle ortak hareket etmeye meyledince (hatta bazen ‘bir parmak bal’ bile yeterli olabiliyor) onunla işbirliğinde hiçbir beis görmüyorlar. İktidar basınının bugünkü (1 Kasım) hali bunu bir kez daha gösterdi.
Bu en zor gününde Erdoğan’a partisi, İslami kesimin dernek ve kanaat önderleri, bir grup liberal aydın, Ahmet Kaya, Adnan Şenses gibi sanatçılar, kınama açıklaması yapan İHD’nin dışında beklemediği iki yerden daha destek geldi. Avrupa Konseyi ve ABD...
Sorsak bilirler, sorulunca hepimiz biliriz: Dünyada ne kadar insan varsa o kadar çeşitlilik vardır, farklılık zenginliktir, insanın kendisini sürekli “çünki”lerle anlatmaya mecbur bırakılması haksızlıktır. Şimdi bile öyle ama 50 yıl öncesinin Ankarasını düşünün, “devrimci” “solcu” gençlerin ortak dünyasında “sakalsız bir oğlanın” kendine yer açmasının nasıl bir “tragedya” olduğunu düşünün. Hakkında çekilen belgeselde, arkadaşlarının çoğu hâlâ “eşcinsel”/“homoseksüel” kelimelerini bile telaffuz edemiyorlar. Öldürmemeyi bilen ama yaşatmak hakkında fikri olmayanların sıradan kötülükleri…
Atmosferi en fazla kirleten ülkelerden biri olan Avustralya’nın başbakanı Scott Morrison, 2050 sıfır emisyon hedefini açıklamadan İskoçya’ya gitmesi durumunda menüde kendisinin olacağını bildiği için son haftalarda koalisyon ortağıyla pazarlıklar yapıyordu. Son ana kadar COP26’ya katılıp katılmayacağı bile belirsizdi. Ama toplantının organizatörünü de kızdırınca geri adım attı. COP26 İskoçya’da düzenlendiği için organizatör doğrudan Kraliçe Elizabeth II. Liz, Avustralya anayasasına göre buraların da patronu.
“Bayan sürücü” olabilemezdi elinin Pertev’iyle… O bir “küçük hanımefendi” idi, otomobili varsa haspanın delikanlı bir şoförü (Küçük Hanımın Şoförü) olmalıydı. Ola ki direksiyona geçerse, kamuoyu nabzını elinde tutan Yeşilçam Nizamnamesi’ne göre, ya “Erkek Fatma”ydı ya da elinde tespihi, kasketi, yeleği, pantolonuyla ondan da delikanlı “Şoför Nebahat”.