İnsanın diline, ağzına gelene hâkim olması, dokuz boğum yutkunması mümkün de, aklından geçeni filtrelemesi, engellemesi imkânsız. Bazen olaylar insanın zihnini küfürbaz yapıyor, sessiz, harici değil dâhili, iç’ten konuşma, hatta -karşılıklı- sohbet, ikili münazara telepatiye nal toplatıyor. Lafzen değil zihnen küfürbaz oluyorsun. Yoruyor, üzüyor, hatta kendine mahçup/mağlup ediyor insanı.
Israrla meselenin Gezi olduğunu söyleyen hem iktidar çevreleri hem de muhalifler siyaseten kendileri için doğru olanı yapıyor olabilir ama bu davayı toplumu ikiye bölen Gezi üzerinden yeni bir siyasi mücadele alanına çevirmenin bu haksız davada haksız suçlamalarla hapis cezası alan insanlara bir faydası yok. Karşımızda Gezi ile ilgili kim ne düşünürse düşünsün herkesin çıplak gözle görebileceği dört dörtlük bir hukuk skandalı var.
Gezi davasındaki verilen hükmün haksızlığını ispatlamak için “Cemaat davalarına bile müebbet verilmezken” Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmiştir gibi ifadeler de aslında hak arama gayreti içinde olan kesimler arasında mesafenin artmasına yol açıyor.
Türk Tarih Tezi’nin temelinde bir ulusu ve o ulusa dayalı milli bir devleti inşa etmek, özgüven (itimad-ı nefs) tesisinde bulunmak, Türklerin “medeni ve ileri (müterakki)” Avrupa ırklarından biri hatta siyahi, sarı, beyaz, kızıl fark etmeksizin tüm insanlığın, tüm ırkların atası olduğunu ileri sürerek uluslararası arenada ona itibar kazandırmak ve İslamiyet’ten koparmak gibi etmenler bulunur.
İçişleri Bakanlığı’nda bu işler nasıl oluyor, bilemiyorum, ama görevden alınan Uşak Valisi yakın zamanda Doğubayazıt’a Kamu Lavaboları Müdür Yardımcısı olarak atanırsa hiç şaşmam. Suçu gerçekten çok ağır çünkü. Ne mi yapmış? Yanlış kişiyle evlenmiş! devlet büyüklerimizi ve devletimizi hayal kırıklığına uğratan bir eski valiyi gerçekten de savunmak istemem, ama eğri oturup doğru konuşalım, o zamanlar hiç de fena görünmüyordu Hüseyin Bey.