spot_img

GÜNÜN YAZILARI

10 yıl öncesinin Kâbil’i neler vaat ediyordu?

10 yıl önce, şehri gezdikten sonra Radikal’de kaleme aldığım izlenim yazısında Kâbil’i “gelişen, kalkınan, üstelik kendine özgü bir ritim, renklilik ve enerjiyle kalkınan bir şehir… Enternasyonal yapısıyla, etnik zenginliğiyle, hakkında söylenen her şeye rağmen dünya çapında bir metropol özelliği gösteren bir şehir” diye tanımlamıştım. Üç gündür Taliban’ın yönettiği şehri 10 yıl önce nasıl gördüğümü bakın nasıl anlatmışım…

ABD neden kaybetti?

Batı tarzı eğitim, batılı 'özgürlük' kodları Afganistan’daki açlık sınırında yaşayan geniş kitleleri cezbetmedi. Batı dünyası, İslam dünyasındaki ABD’ye ve Batılı ülkelere yönelik tepkiselliği anlamakta güçlük çekiyor. Onca yatırıma, askeri yığınağa karşın, destekledikleri yönetimin ordusuyla birlikte kaçışını belli ki şaşkınlıkla karşılıyorlar.

Hiç hata yapmayanların ülkesi

Hatadan öğrenemeyenlerin ülkesi, çünkü sözümona ‘hiç hata yapmayanların’ ülkesi. Muhakkak bir izahı var olup bitenin, suçun ve kabahatin havale edileceği bir başkası var muhakkak… Bu, sadece tek tek kişilerle ilgili bir durum da değil. Hatasızlık iddiası, dolayısıyla hatadan öğrenememek, yazık ki kollektif bir özelliğimiz… Her yerde ve her zaman hep biz haklıyız, hep onlar haksız, hep birileri bize yanlış yapıyor, bizim yanlış yaptığımız söyleniyorsa bilin bakalım o işin aslı ne…

Davul zurnayla 7 Haziran – 1 Kasım 2015 arasını çağırmak!

Her şey ne kadar 2015’teki iki seçim arasını andırmaya başladı: Anketler, Erdoğan’ın karşısına çıkacak herhangi bir muhalefet aktörünün zaferinin neredeyse garanti olduğunu söylüyor; yani seçimin yeni bir 7 Haziran olması ihtimali çok yüksek. İktidar 1 Kasım olsun istiyor, fakat işte onu sağlayabilecek kadar provokasyon ve kargaşa yok; işin o tarafı benzemiyor. Ve muhalefet, göçmen ve sığınmacılara karşı geliştirdiği dille taraftarlarını delirterek bu açığı kapamak için elinden geleni yapıyor.
- Advertisement -

Afganistan: Kadınlar sokağa çıkabilecek mi?

Taliban, İslam devleti kuracağını ilan etti. Belli ki ülkeyi de şeriatla yönetecek. Yani dini kurallarla. Burada kritik nokta şu, Şeriat, bir anlamda, kadınların ve azınlıkların hak ve özgürlüklerini kısıtlamayı, temel amaçları arasına yerleştirmiş sayılıyor. Şeriatçı olduğunu iddia eden ve bazı ülkelerde iktidarda bulunan örgütlenmelerin uygulaması böyle.

En Son Çıkanlar