CHP, göçmen ve sığınmacıları iktidarın kararına ve vicdanına terk etmek yerine, süratle onlarla temas etmeli, temsilci kurumlarla düzenli bağ geliştirmeli, yerel yönetimlerdeki gücünü devreye sokmalı, sorunlarını parlamentoya taşımalı ve pozitif uygulamalar için iktidarı zorlamalıdır.
“Avustralya yuvanız olmayacak!” Avustralya resmi makamlarının, ülkeye illegal yollardan iltica etmeye çalışan mültecilere yönelik hazırladığı afiş bu… Şehir merkezindeki katedralde boydan boya “Mültecileri evlerinde hissettirelim!” afişini görenler ilk anda “Buraya mülteci olarak gelmek kolay olmalı” diyebilirler. Demesinler! Zira dünyanın en başarılı göçmen ülkelerinden biri olan Avustralya, mülteciler konusunda çok katı kurallara sahip…
Ülkenin ruhsal durumu bozulunca dört bir yanda kurtarıcılar peyda olur. Thuringen’de Kamberty adlı kurtarıcı kurtuluş için herkesi halk dansları yapmaya, şarkı söylemeye ve havaya sıçramaya davet eder. Berlin’de Hausser isimli kurtarıcı, reklam sütunlarına yapıştırdığı afişlerle ve kitlesel toplantılarla etrafına çok sayıda mürit toplar. Onların Münih’teki mütekabili ise Hitler’dir. Fakat Hitler, diğer kurtarıcılardan farklıdır; tehditkardır, gaddardır, ajitatiftir.
Aslında dişi maymunların arasında nispeten gevşek bir sosyal hiyerarşi varmış. Erkeklerde öyle mi oysa? Kurallar belli. Mesela, en yaşlı erkek alfa olur. Dolayısıyla Yakei sadece “alfamız erkek olmalı” kuralını değil, aynı zamanda “alfamız yaşlı olmalı” kuralını da yerle yeksan etmiş, kendisinden yaşça çok büyük erkeklere de liderlik ediyormuş.
Yalan evcilleşiyor böyle koşullarda, topraklarda. Evcilleştiriliyor… Petyalan oluyor, o “shop”larda envai çeşidini göreceğin… Yalanını beğen, al, sen de “ev”inde besle, büyüt, sonra sokakta dolaştır. İnsanlar hayatı, “gerçek”leri öyle hikâyelerden öğreniyor bazen. “Hikâyeden” öğreniyor. Başkasının yalancısı olmak işten değil, ayıptan da sayılmaz bu “sosyal” ortamda.