Gerçek bir değişim kaçınılmaz olarak zihniyetin değişimini ifade ediyor ve yine kaçınılmaz olarak bu zihniyetin esas yararlanıcısı olan ilişkinin ve söz konusu ilişki içindeki aktörün hareket alanını sorunsallaştırmayı gerektiriyor. Bu nedenle Türkiye’de ‘demokrasi mücadelesinin’ temeli devlet/toplum ilişkisinin yeniden kurgulanması olmalıdır. Bunu es geçen her çaba kendimizi kandırmak ve sürekliliğe teslim olmak anlamına gelir.
Muz 70’li yılların sonuna kadar Suriye’de yasaklı meyve gibiydi. Pahalı manavlarda görünürdü, taşradakiler varlığını bile bilmezdi. Sonra yerli muz üretildi ama muz yine de lüks ve karizmatik bir meyve olarak kaldı. O sokak röportajından anlaşılan, Türkiye’deki hikâyesi de benzermiş. Muz yeme videoları paylaşan 18 Suriyeli genç 'halkı kışkırtmak, düşmanlık ve nefret duygularına sebep olmak'la suçlanıyormuş. Meğer sadece muzun tarihinde ve prestijinde değil başka şeylerde de benzeşiyormuşuz.
Meclis toplanamıyor, hükümet kurulamıyor, devlet mekanizması neredeyse durmak üzere ama kimsenin bunları konuştuğu yok. Herkes Meksikavari konuların peşinde. UBP’nin geçen yılki kurultayını, Faiz Sucuoğlu’nun muhtemel genel başkanlığını engellemek için bir telefonla yarıda kesen Binali Yıldırım hafta sonundaki kurultayın da onur konuğu ve konuşmacısıydı. Fakat bu defa muradına eremedi; hem de delegelerin “dik dur eğilme, UBP seninle” sloganları eşliğinde…
Ona yabancı yatırımcılar olarak ne hissettiklerini, nelerden rahatsız olduklarını sordum. Dürüstçe cevaplayacağını, ama bir şartının olduğunu, anonim kalmayı ve ismini vermek istemediğini söyledi. Zaten sormamıştım. Yatırım yaptıkları ülkede güven ortamı aradıklarını söyledi. Kendilerini rahat ve güvende hissetmedikleri yerlerde durmadıklarını da ekledi. İşte o anda yabancı yatırımcının çocukluğuna inmek gerektiğini anladım. "Baba figürü eksik sizde" dedim.
İktidarın (Erdoğan’ın) birçok hamlesi o kadar kabul edilemez ve akıl dışı ki, samimi taraftarları ancak bunları birilerinin iktidarı zora düşürmeyi hedefleyen provokatif hamleleri sayarak huzur bulabiliyor. Fakat iktidarın hamlelerine sahip çıkması, adeta “onlara kimse başka sahipler, provokatörler tayin etmesin, onlar öz be öz benim hamlelerimdir” demesiyle de yıkılıyorlar.