GÜNÜN YAZILARI

Kafamdaki sorular

Bir Yaratıcıya ve O’nun Hesap Günü yarattıklarına bu hayattaki davranışlarıyla ilgili hesap sorarak vereceği ödül veya cezaya inandığı halde o Yaratıcının insan için koyduğu en temel ahlâkî ölçüleri çiğneyenler olgusu; yanısıra, inanmadığı için kendisine ‘herşey mubah’ kılmayan, bilakis bir ahlâkî alan içinde yaşamaya gayret edenler gerçeği, her iki durumun sebepleri üzerinde beni uzun uzun düşünmeye yöneltiyor.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği

NATO’ya son yıllarda giren küçük Balkan ülkelerinden farklı olarak İsveç ve Finlandiya’nın örgüte bir yük değil, büyük yarar getireceği ABD başta olmak üzere tüm NATO ülkeleri tarafından paylaşılan bir görüştür. Türkiye tabiatıyla NATO’dan atılamaz. Ancak teşkilat içinde yavaş yavaş tecrit edilir, zaten toplantılara katılmaya başlamış olan İsveç ve Finlandiya’nın teşkilat ile bütünleşmesi sağlanırken, Türkiye uzaklaştırılır.

Sen Ben Lenin: Hatıra ve metafor yağmuru…

1993 yılında Düzce’nin Akçakoca sahilinde bir balıkçı ahşap bir Lenin heykeli bulmuştu. Tahminen Ukrayna’dan Karadeniz’e atılan veya düşürülen, bir heykel için uzunca bir süreden beri denizde olduğu anlaşılan, ağırlaşmış ve burnu kopmuş kocaman bir Lenin heykeli… Başka bir deyişle, herkesin denize falan girdiği sıradan bir yaz gününde, Akçakoca’da birden denizden bir “ulu önder” Lenin çıkıvermişti.

Bizden dedektif çıkar mı?

Batılı ülkelerin polisiye roman tarihi, Tarih Dalı olmayı hak eden bir kürsü neredeyse… Soy ağacını çıkarsan ormanda kaybolur. Lâkin bizde öyle bir tarihten söz etmek pek mümkün değil. “Osmanlı’da resim-heykel neyse o” demek geliyor içimden. Yeşilçam’ın devleti üzmeyen filmlerinde bile polis, her şey olup bittikten sonra filmin sonuna koca şapkasını tutarak, koşturarak ucu ucuna yetişen bir figür. Küçük ama seyircinin alkışıyla dev işlevi finalde “Olur böyle vakalar, Türk polisi yakalar” temennisiyle özetleniyor.
- Advertisement -

Bu kez Günah Keçisi SADAT mı?

Şaşkınlıkla şahit oluyoruz ki Türkiye’de suçların failleri konjonktüre göre değişiyor. Bir dönem bütün karanlık işlerin faili olarak Ergenekon örgütü gösterilirken yakın zamana kadar Gülen Cemaati gösteriliyordu. Bundan sonraki aday ise SADAT olacağa benziyor. Maddi gerçekliğe ulaşmak yerine günün “olağan şüphelisi”nin bütün karanlık işlerin sorumlusu olarak görülmesi yoluna gidiliyor ve çoğu zaman da pek çok insan bu peşin yargılamanın mağduru oluyor.

En Son Çıkanlar