GÜNÜN YAZILARI

Mezhepçi İran imparatorluğu için sonun başlangıcı

2024 yılının en büyük olayı, Suriye’de Esat rejiminin yıkılmasından çok mezhepçi İran imparatorluğunun çözülme sürecine girmiş olmasıdır. İran’ın vekâlet savaşları, şantaj, suikast ve bombalamalar eşliğinde kurduğu bölgesel egemenliği çökmüş, Şii Hilali dağılmıştır. Dışardaki emperyal ağları dağılan, içerde ekonomik ve siyasi olarak dibe vuran mevcut teokratik rejimin uzun süre ayakta kalması zordur.

Suriye’nin dostları ne yapmalı?

Suriye’nin kendi beklenti ve amaçlarını empoze etmeye çalışan dostlara değil; hukuku, adaleti, huzuru ve ekonomik kalkınmayı sağlayabilecek dost ellerini uzatacak kişi, kurum ve devletlere ihtiyacı var. Uzun yılları alacak olan siyasal ve duygusal tamirat ancak Suriye’de yaşayan herkese eşit mesafede durarak sağlanabilir. Suriyelileri ayrıştıran siyasi pozisyonlardan uzak durmakta fayda var.

Suriye’nin geleceği… Ötekiler

İlk gelen haberlerin önemli bir kısmı olumlu görünüyor. Hıristiyanların Noel Bayramı’nda okulların tatil edilmesi, insanı umutlandıran bir örnek. Yine aynı şekilde Esad’ı deviren yeni rejmin şimdiki lideri olan Ahmet El Şarra’nın gerilla kıyafetlerini çıkarıp daha diplomatik bir giyime geçmesi de kayda değer bir adım. Aynı şekilde yeni iktidar sözcülerinin değişik kimliklere yönelik dostça yaklaşımları da olumlu bir örnek olarak alınabilir.

Erdoğan: Bizleri dışarda bıraktılar

Bu ülkede hiçbir zaman basın özgür olmadı. Her dönemde düşünce ve ifade özgürlüğü bir sorun olarak görüldü. Yaşadığım bir tarihi anıyı bu vesileyle paylaşmak istiyorum. 2001 Kasım seçimleri öncesi. Trabzon’da dönemin belediye başkanı Asım Aykan’la sahilde sohbet ediyorduk. Asım Bey’in telefonu çaldı. AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan telefondaydı. Ne var ne yok derken sohbete ben de dahil oldum. Söz benim Öcalan röportajı nedeniyle hüküm giymeme geldi. O sırada cezası kesinleşen Tayyip Erdoğan, serzenişte bulundu: “Düşünce özgürlüğünü savunan partiler sizin için bir kanun çıkardılar, bizleri de kasıtlı olarak bu kanunun dışında bıraktılar.”
- Advertisement -

Onuncu köye hayır!

Bir sabit fikrin, ideolojinin, tarzın, yöntemin, inancın tahakkümü altında olan; gelenek ve itiyatların yeni veya farklı olanı—doğru ve daha iyi dahi olsa—tehdit olarak görüp ya boğduğu yahut kovduğu her yer, her ortam, her mecra, her mekân entelektüel anlamda bir ‘köy’ niteliğindedir. Doğruya talip olan, kendisine ‘köy’lerde muhatap aramak yerine, ‘şehrin’ sâkini olmayı tercih etmeli. Hangi ‘köy’den gelirse gelsin, ‘şehirli’ olmayı seçmeli.

En Son Çıkanlar