GÜNÜN YAZILARI

Büyük yalnızlık

29 Ekim geçti; 10 Kasım yaklaşırken, üniversitedeki Müzik Kulübü’nün yöneticileri uğradı ofisime. “Hocam, biz Atatürk’ü anmak istiyoruz 75. ölüm yıldönümünde; niyetimiz, sevdiği bazı şarkıları kendimiz çalmak; siz müzikle çok ilgilisiniz, bir konuşma yapar mısınız bu konuda?” Yok, dedim, parçaları yorumlayamam, ama buradan hareketle, belki, kamusal kimliğinin gölgelediği bireysel kimliğine bir pencere açmayı deneyebilirim. Öyle de oldu. Yaslı, alçak gönüllü bir saat geçti. Oturumun genel başlığını “O’nun da bir iç dünyası vardı” koymuşlardı. Ben kendim “Büyük yalnızlığı”ndan söz ettim. Ana fikirlerini, temel yapısını korumakla birlikte, düzelterek ve çok genişleterek sunuyorum.

Kur’anizmin Kemalizmi

Bu yıl 10 Kasım anmaları geniş bir Atatürk sahiplenmesine sahne oldu. Öteden beri Atatürkçülük tarikinde gidenler, AKP’nin iktidar tecrübesinin savundukları şeyi (Atatürkçülüğü) haklı çıkardığını hissederek Ata’larına daha bir sahip çıktılar. Daha ilginç olan şey ise daha geniş kesimlerde Mustafa Kemal’in “anlaşılması” ve takdir görmesi oldu. Özellikle geleneksel olarak Atatürkçülüğe mesafeli olan eski dindar veya dindarlıktan yeni küsmüş insanların Mustafa Kemal Paşa’da kurtarıcı bir ruh veya damar görmeleri Türkiye’de son dönemdeki dikkat çekici gelişmelerden biridir. Peki neden böyle oluyor?

Sol geçmişle yüzleşmeden kendisini aşabilir mi?

Çok ironik değil mi; herhalde “sol” denildiğinde en keskin kenarlarından sayabileceğimiz TİP %10’ları aşan desteği Bağdat Caddesi’nde bulurken; işçi deposu mahallelerde Ak Parti ezip geçiyor solu. CHP, belli bir hayat tarzının hâkim olduğu coğrafyada kabul görürken, “yatağa aç giren çocukların” yaşadığı şehirlerde, mahallelerde başarısız. Bu nasıl “sol-sağ” ayrımı? Bu işte bir terslik yok mu? Bunun sebebi, Türkiye’de solun, siyasi değil kültürel bir kimlik olarak inşa edilmiş olmasıdır.

Kaşlar keman, trendler yaman

Gözlerimizin üzerinde kısa kıllarla kaplı bölge, Latincesi supercilium. Varlığının hikmeti konusunda birkaç teori var; gözü terden, tozdan korumak, uyurken, ola ki yırtıcı hayvanlar yaklaşırsa büyük gözlü iri bir canlıymış havası vermek veya diğer insanlarla etkileşimde duyguları en ince nüanslarla ifade etmek. Yüz tabloysa, kaşlar da çerçevesi. Tarih boyunca güzellik algısı ve toplum, kadınların vücutlarının ve varoluşlarının her öğesi gibi kaşlarını da bir türlü rahat bırakmamış.
- Advertisement -

Adaletin kapıları: “Altı kapı”ya alınmak

Adam derdini anlatmak için “kanunun dev kapısı”nın önünde yıllarca bekler. Sonra aklına onca yıl hiç gelmeyen bir soruyu yöneltir “kapıcı”ya: “Herkes bu kapıdan içeri girmek ister. Öyleyken bunca yıl neden bu kapıdan girmek isteyen benden başka kimse olmadı?” Kapıcı artık kulakları da duymayan adama bağırır: “Senden başka kimse bu kapıdan giremezdi. Çünkü bu kapı sadece senin içindi, gideyim de kapatayım bari.”

En Son Çıkanlar