Önceki gün (1 Kasım) düzenlenen İsrail seçimlerinde Netanyahu ve destekçileri mecliste çoğunluğu kazandı. Seçimlerin en büyük sürprizlerinden biri ise Dindar Siyonist ittifakın %10 civarında bir oyla meclisteki en güçlü üçüncü parti olmasıydı. İttifak liderlerinden radikal sağcı Itamar Ben-Gvir, Suikaste uğrayan eski Başbakan İzak Rabin’in arabasından amblem çalıp başbakanı tehdit eden, camide ibadet eden sivilleri katledenlerin resmini evine asan, 18 aylık bir bebeği diri diri yakanların avukatlığını üstlenen bir siyasetçi. Amacı, Netanyahu’nun yeni hükümetinde Güvenlik Bakanı olmak.
“Aile konusu Türkiye'de gerçekten gündeme gelecek bir tablo içinde mi, bir sorunla karşı karşıya mı? Çok sanmıyorum. Aslında gündeme getirdiği, özgürlük, kişinin kendi ahlakını tanımlaması, kendi bedeninin sahibi olması karşısında bazı gelenek hususlarını devreye sokarak bunları sınırlamak. Böyle olduğu oranda aile bir anlamda katı bir ideolojik taşıyıcı haline de gelir. Erdoğan'ın yaptığı bugün bu bence. Bunu özellikle seçimlere doğru giderken kendisine yeni bir tahkimat alanı olarak seçti.”
Mahir Ünal, harf inkılabı ile ilgili ifadelerine Bahçeli'nin tepkisinin ardından görevden "affını" istedi. Aslında benzer ifadeleri yakın geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bilal Erdoğan ve Selçuk Bayraktar da kullanmıştı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kimyasal silah kullandığı iddialarını sorduğu için tutuklanan Türk Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, geçmişte Bosna'da toplu mezarlardan çıkan cesetlere otopsi yaptı, başörtüsü yasaklarına "ayrımcılık" dedi, 2005'te PKK'ya silah bırakma çağrısı yaptı, Ergenekon davasına müdahil oldu.
Meydan okumayı biliyorsunuz Erdoğan sık sık yapar. Bu meydan okumayı laik kesime karşı yaptığı olmuştur, Batı ülkelerine, Batı aktörlerine karşı yaptığı olmuştur. Fakat bir süredir "PKK'lıların beş-on çocuk yaptığı" iddiasının arkasından bir siyasi partiye, o siyasi partinin kentinde, şehrinde sapkın demesi, Demirtaş ve Sancar'la ilgili 'Kürt değiller sizi kandırıyorlar' tarzı karşılığı olmayan bir dil kullanıyor olması bence bir zihniyet hastalığıdır. Bir meydan okumadır, siyasi karşılığı olmadığını kendisi de bilir.