Anayasa Mahkemesi 1994 yılında Şırnak’ın Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin savaş uçaklarıyla bombalanması ve 38 insanın öldürülmesiyle ilgili davada hak ihlaline karar verdi. AYM’deki davayı öldürülmeden bir yıl önce Tahir Elçi açmıştı. Serbestiyet, Elçi’nin ardından davayı üstlenen avukat Neşet Girasun ve en başından itibaren süreci takip eden Kerem Altıparmak’la kararı konuştu.
CHP’deki değişimin hâlâ bir üst-orta liderlik dönüşümünden ibaret olduğunu ve tabana rağmen gerçekleşmekte olduğunu düşünüyorum. Taban, eski katı ideolojik pozisyonunu esasen koruyor olsa da “siyaset”e dair öğrendikleri nedeniyle Kılıçdaroğlu çizgisini tolere edebiliyor.
TL’deki ucuzlamaya rağmen ithalatın hâlâ dinamik bir seyir izlemesi şaşırtıcıdır. Bu durumun sebebi ne olabilir? Ben TL’nin reel döviz kuru hesaplamasında hata olabileceğini, hâlihazırda Merkez Bankası’nın yaptığı reel döviz kuru hesaplamalarının gerçekte olduğundan daha düşük gözüküyor olabileceğini düşünüyorum.
Şurası çok açık: Bu ülkelerle ilişkileri bozduğunuzda, “arabulucu” vb. gerekçelerle iki süper devlet (ABD ve Rusya) devreye giriyor. Bölge ülkeleriyle sertleşen ilişkiler, içeride de sert-milliyetçi bir siyasi iklim yaratıyor. Hele de denkleme süper devletler girince, iş iyice içinden çıkılmaz hale geliyor. Her şey karmaşıklaşıyor ve sürüncemede kalabiliyor.
2010 referandumunda “Evet” demek için sadece Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı bile yeterli sebepti. Devleti korumak refleksiyle hareket eden bir yargının değişimini istemek demokratik bir talepti. 20 yıl 38 masum insanın katledilmesini aydınlatmak için uğraşmış Tahir Elçi, hayatının son yılında televizyon ekranlarında, mahkemelerde linç edildi. Bunları yaşamış bir insandan tekrarlaması istenilen cümlelerin ne kadar haksız bir zorlama olduğu herhalde anlaşılmıştır. Uludere katliamında sorumluların hesap vermesi için 2037 yılında bir Anayasa Mahkemesi kararı mı beklenecek?