Sonuçları geçtiğimiz ay açıklanan iki gençlik araştırması, dindar-muhafazakâr gençliğin değer ve tercihlerindeki büyük dönüşümü bir kez daha gözler önüne serdi. Bana bu diziyi yazma ilhamı da veren her iki araştırma dindar-muhafazakâr diye bilinen gençlik kesiminin artık eskiden olduğu gibi din üzerinden siyasallaştırılması imkânının çok daraldığını gösteriyordu.
Otantik benliğimize, kendimize, özümüze yaklaşabilmek, sahici kendimiz olabilmek, otomatik davranışlarımızı ve bunların ardındaki düşünce sistematiğimizi de anlamayı gerektiriyor. Bambaşka biri olduğumuzu sanırken, bambaşka davranışlar sergileyebiliyoruz.
Son iki üç haftada günlük yeni hasta sayılarının 1500-1800 arasında gezinmesi, acaba istatistik dilindeki adıyla “rastgele” (random) bir dalgalanma mı? Yoksa bağımlı bir değişken mi? Tesadüfî olmayan bir belirleyicisi mi var?
Soylu’suyla Bahçeli’siyle iktidarın yürüttüğü toplumu esir alma siyasetinin birçok öldürücü yan etkisi var. Misal, güvenliğinin sınırlarını muğlaklaştırıp hukuk devletinin altına kibrit suyu eker. Yeni vesayet odakları üretir. Siyaseti devre dışı bırakır. Muhalefetin elini kolunu bağlar. Ülkeyi dış dünyaya kapatır.
Ülkücü hareketteki değişimi yakından izleyen “Yeni Ülkücülük” üzerine araştırmalar yapan akademisyen İkbal Vurucu gelişmeyi şöyle özetliyor: “Meral Hanım’ın bu kongredeki konuşmasında gündeme gelen konulardan yola çıkarak, İYİ Parti’nin klasik veya AK Parti söyleminin etkisine giren muhafazakar milliyetçi söylemden açıkça farklılaştığını belirtebilirim.