Anadolu, dışarıdan bakıldığında, apolitik bir meydan yeri gibidir; sadece çalışmaktan ve geçim endişesiyle yaşanan bir tabiat mücadelesinden ibarettir. Hayata bağlayan şey, küçük menfaatlerdir. Toplumsal ve siyasal olaylar, kimsenin içinde yer almadığı uzak birer tabiat hadisesi gibi görülmektedir. Siyasal otoriteyle tabiat hadiseleri arasında neredeyse bir fark yoktur. Güneşe nasıl ki karşı çıkılamazsa otoriteye de öylece karşı çıkmamak ve tam bir itaatle işine bakmak gündelik bir rutindir. Oysa, gerçek sahiden bu basitlikte midir? Yakup Kadri’nin Ergenekon’u halkımızı gerçekten tanımak isteyenler için vazgeçilmez bir kaynak.
Çocukluğumda her şey “resmen” kutlanıyordu galiba. Milli bayramlar zaten resmigeçitle, tankla, topla, akşama nispeten “sivil”i bile resmi törenle, adı üstünde “Fener Alayı”yla... O yıllarda henüz icat edilmeyen “Sevgililer Günü” bir yana, yıldönümleri de Resmi Evlilik Cüzdanı’yla resmen. Öyle ki annemle babamın alyansı bile “hususi” değil “resmi”. 27 Mayıs’ta TSK’ya bağışlamışlar, yerine üzerinde evlendikleri gün değil “27.5.1960” yazılı “teneke”den “devrim yüzüğü”nü takmışlar.
İlk Ferdi Tayfur İstanbullu, Batılı, modern elitlerin bir parçasıydı, komedi filmlerine yaptığı sesiyle şöhreti yakalamıştı. İkinci Ferdi Tayfur, Adanalı ve yoksuldu. Şehre sonradan gelenlerin, kahırlı aşkların sesi olarak şöhreti yakalamıştı. İlk Ferdi Tayfur elit kültürünün, ikinci Ferdi Tayfur halk kültürünün yıldızı oldular. İkisi de kültürdü, sanattı ve değerliydi. Bu basit gerçeği kabul etmek yıllar aldı.
100 yaşındaki ABD eski başkanı Jimmy Carter, Trump’ın ikinci kez ABD başkanı olacağı 2025’i karşılamayı reddetti ve 29 Aralık 2024 günü vefat etti. Oldukça başarısız dört senecik kısa bir başkanlık tecrübesini hayır işleriyle dolu ve Nobel Barış Ödüllü bir emeklilik hayatıyla unutturan Carter’in bugün arkasından ağlayanı, yas tutanı çok. Fakat Jimmy Carter, 2006 yılında İsrail’e “Apartheid” dediği ve Filistin’in işgalini eleştirdiği için kendi partisi tarafından dahi yalnız bırakılmış, ana akım medyada çok ağır bir karalama kampanyasına maruz kalmıştı.
Şaşırtıcı biçimde 61 yıllık Baas yönteminin çökmesinde harici faktörün belirleyici rol oynadığını söyleyebiliriz. Harici faktörden kastım Rusya, İran ve Esed’in beklenmedik tutum değişikliğiydi. Bu hafta söz konusu iki ülkenin tutum değişikliğini anlamaya çalışacağız.