‘İnsanlar adaleti yerine getirsinler hükmetsinler’ diye indirilmiş din siyasetin elinde, siyasetin topuzuyla irtikap edilmiş haksızlıkları ve hukuksuzlukları perdeleyici bir âlete mi dönüştürülmüş halde değil midir? Velhasıl, ‘topuz’un kara gölgesinin ışığı da kararttığı, görülmez hale getirdiği zamanlardayız. Siyaset bundan sonuç alıyor olabilir; ama bedeli dine ödetiliyor.
Türklerden veya Kürtlerden her kim Avrupa’dan kurtuluş umuyorsa o mazide yaşıyor demektir. Artık öyle bir Batı yok. Buna uyanmayanlara bizzat Trump Amerikası bir uyarı alarmı olarak yeter. Sırtını Batıya dayayarak konuşmanın veya Batıya bakarak konuşmanın Türkiye’de kredisi artık bitiyor ve bitmeli. Sokak eylemlerine büyük duygusal ve politik yatırım yapanların en nihayet ellerinin boş kalacağını öngörüyorum. Black Lives Matter olduğunda artık Amerika bir daha hiçbir şey aynı olmayacak vesaire diyenler oldu. Peki ne oldu? Sonunda Trump yeniden başkan oldu.
2000’li yılların başında AK Parti'nin sivil toplumla kurduğu ilişki, Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde önemli bir eşikti. O dönem doğan birçok sivil toplum aktörü, o umut sayesinde var olabildi. Mehmet Ali gibi bizler de o dönemle şekillendik. AK Parti iktidarı, bir süredir bu memleketin düşünen, yazan, üreten insanlarına ülkeyi fiilen kapatmış durumda.
Bu tablo karşısında kendi alanlarını yaratmaya çalışan küçük ama direngen bir kesim hep oldu. Mehmet Ali de onlardan, siyasetin diliyle değil, kamusal aklın diliyle konuşanlardan. Onun tutuklanması yalnızca bir bireyin değil, bu çizgiyi temsil eden bir düşünce hattının da susturulması. Mehmet Ali gibi birini tutuklamak demek, onun gibi partizanlık dışında ülkenin refahına ve demokrasisine katkı sunmaya çalışan insanların son zeminini de ayaklarının altından çekip almak demektir.
Sağcı-milliyetçiler ve solcudemokratların pankart ve sloganları farklı olsa ve aralarında zaman zaman sürtüşmeler yaşansa da nihayetinde aynı meydanlarda buluşabilmeleri ve aynı protestoyu paylaşabilmeleri dikkat çekici. Bu durum, toplumdaki gelişmişlik seviyesinin ilerlediğinin bir göstergesi.
Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği İstanbul’un önemli kamusal mekanları için düzenlenen kentsel tasarım yarışmaları, şehrin kültürel mirasını korumak için çalışmalar yürüten “İBB Miras” adlı kuruluşla, Hasanpaşa...