AKP, askeri vesayetin, ideolojik yargının, merkezileşmiş yozlaşma düzeninin, devletçi vatandaşlık anlayışının, monolitik kimlik algısının üzerine gitti. Geçtiğimiz on üç yıl devrimci bir ‘yıkım’ süreci oldu.
Düşmanlık paradigmasının sonuna geldik. Ötekinin yaralarına işaret etmek benim sızılarımı hafifletmiyor. Konuşma zamanındayız artık. ‘Ne bu, ne öteki’ tarzı bir düşünceden, ‘hem o hem öteki’ diyebileceğimiz düşünceye geçmemiz, bir zihinsel sıçrama gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Her şey o eğlenceden sonra geceyarısı 2’de Ayazpaşa’daki Barlı Apartmanı önünde meydana geldi...Olga, ilk ifadesinde Muzaffer Kayalıbay’ı ezen otomobilin “açık renkte, tenteli, spor” olduğunu söylemişti.
Herkesle birlikte öğrendim ben de, aslında gerçek mahallenin bu memlekette ne olduğunu. Onun sınırlarının, sokaklarla, zenginlik ya da yoksullukla değil, kültürle çizildiğini. Biz “Batı Yakası Hikâyesi”nin oyuncularıymışız. Bir de “Doğu” tarafı varmış. Bizimki gerçekten biraz hikâye, orası ise fazlaca hakikatmiş… Sentez mentez masalmış.
Bildiğim hakikat şuydu. Ne o seküler kadının bana “Hepiniz Arapsınız, hepiniz hırsızsınız” ithamı doğruydu, ne de milliyetçi muhafazakâr taksi şoförünün “Gene de Çinli Çinlidir” çok bilmişliği.