Enes Kara’nın bir cemaat yurdunda intihar etmesinin, bir toplum mühendisliği projesinin sonucu olduğu tartışılıyor. Bu örnekte, dindarların çok eleştirdiği 'toplum mühendisliği' yaklaşımını üstlenenler cemaatler oldu, fatura onlara çıktı. Tarikatlar, cemaatler ve bazı dindar aileler, çocuklarının kendileri gibi dindar ve muhafazakâr yetişmesi için, bu yurtları tercih ediyor. Ancak büyük çoğunluğun barınma ve eğitime devam edebilme ihtiyacından ötürü bu yurtlarda kaldığı bir gerçek.
Gelecek ve DEVA’nın ‘sözü’ diğerlerinden çok daha içerikli ve kuvvetli. Eleştirmekle kalmayıp gerçekçi alternatifleri de vurguluyorlar. Dürüstlük, çalışkanlık, bilgi ve akıl açısından rakiplerinden daha avantajlı algılanıyorlar. Lider kadrolar yönetim deneyimine sahip. Ayrıca muhafazâkar tabanla bağlantıları geniş bir potansiyel seçmen kitlesi ile temasta olmalarını sağlıyor. Ne var ki her ikisinin de oyları yüzde 3 civarında seyrediyor. Demek ki bu görünen tabloyu aşan bir başka gerçekliğin içindeyiz ve o gerçekliği anlamadan, ona uygun siyaset geliştirmeden büyüme olmuyor.
“Kazakistan’da Rusya’nın müdahalesiyle işler şimdilik yatışmış görünüyor. Tabii Kazakistan’daki olaylar otokratik diğer Orta Asya ülkelerini de endişelendirdi. Rusya böylece Orta Asya’da en önemli unsur olduğunu ortaya koydu. Çünkü Çin’le rekabet halinde.”
Senarist Önder Çakar bugünün kestirme çözümlerinin epey ilerisinde derin soruşturmalara girişen bu film için “Bizden Müslüman ya da anti-Müslüman olmamız beklenmemeli. Biz ne kimseden nefret ediyor ne de kimseyi destekliyoruz. Bu benim babamın hikâyesi. Bir tarafa vurma niyetimiz yok. Muharrem'i ne çok seviyoruz ne de ondan nefret ediyoruz. Muharrem’e eşit mesafedeyiz” demişti.
“Son 15 yılda önemli gelişmeler oldu. Bunlardan bir tanesi kültürel çatışmalar alanıdır. Bu alanda bir sentez dalgası üredi. Farklı kimlikler hem kendi içlerinde hem kendi aralarında konuştular. Kimlikler içi ve kimlikler arası konuşma çatışma kadar etkileşimi de önemli ölçüde devreye soktu. Bugün geldiğimiz noktada kimlik meselesi hayatımızın sabit unsurlarından biri olmayı sürdürmekle birlikte düne oranla daha az çatışmacı bir duruma işaret ediyor.”