Luanda’da hava sıcak, hayat boğucu, gelecekle ilgili umut taşımak zor. Herhangi bir işi acele yapmaya, hatta yapmaya bile, gerek yok gibi görünüyor. Hayatın, bulunabilirse, tadını çıkarmak gerek. Islık çalarak gölgelik yerlerde dolaşmak, damla damla da olsa akan bir suyun altına girip serinlemek, bulunca bir kap yemek yemek, çatılarda rap söylemek, klimalı bir yerde uzaklaştıkça güzelleşen anıları düşünmek, klimanın değil de denizin esintisine kendilerini bıraktıkları rüyalara dalmak...
O dönemler henüz eşofman spor salonundan çıkıp, allanıp-pullanarak sokağa abiyelenmediği için pide kuyruğuna pijama altıyla katılan çocuklar, hatta yetişkinler de karışırdı. Pide 60’da siparişleri, kısacık boyu, siyah saçlarının rengi ve tıpa tıp kesimiyle de Mireille Mathieu’yu -varoşlardan- andıran, genç bir kız alırdı. Bazen çizgili “ağabey pijaması”yla geçiştirdiği pantolon üstü etek giyerdi...
O bayram sabahı babası elinde hediye paketleriyle çıkagelmişti. Uyandığında odada yoktu, demek ki kasabaya bayram hediyesi almaya gitmiş. Arkadaşlarıyla çardakta oturmuş, pişpirik oynuyordu. Babasının “gelin bakalım gençler, bayramlaşalım” diye seslenmesi üzerine ellerinden oyun kağıtlarını fırlattıkları gibi koşturup, hediyeleri kapışmışlardı. Paketlerden birbirinin eşi dört tüfek çıkmıştı.
“İnanmıştı, çünkü inanmaya ihtiyacı vardı. İnanmak istemişti. Bir tahta kulübeden başlayıp bu noktalara getirdiği 40 yıllık bir yapılanmanın liste liste, duvar duvar yıkıldığını; vücudundan parça parça et koparıldığını görüyordu. Bu kâbusu bitirecek, devlet destekli bu fırtınayı dindirecek bir muştuya muhtaçtı.”
Cumhurbaşkanımız tam 780 saniyelik bir bayram tebriki yayınlıyor ve sadece 5 saniyesinde uyuyor. Serbestiyet’in bu rakamlar arasındaki devasa farkı görmemesi nasıl açıklanabilir bilemiyorum! İletişim Başkanlığı Kriz Çıkarma İşleri’ndeki arkadaşlar harika bir iş çıkarmış. Nitekim herkes o 5 saniyeyi konuşuyor. Niye? Çünkü garip olan o kısım! O kadar alıştık ki böylesine uyanık bir lidere ve onun iletişim beyin takımına, şimdi liderimizin ‘insani’ tek bir davranışını bile yadırgıyoruz.