Özellikle düşünce özgürlüğü ve medya alanında, MHP’de ivmesi giderek artan hakaret, aşağılama, ayrımcılık, ırkçılık, şiddet dili ve eylemi dikkat çekici bir temayül olarak hissediliyor. Bunun Türkiye’nin geleceği, demokrasisi ve toplumsal yaşamı bakımından taşıdığı riskleri düşünmek gerekiyor.
Türkiye tarihsel olarak önemli olabilecek bir kavşakta ve güncelin ‘gürültüsü’ nereye sürüklenmekte olduğumuzu büyük ölçüde gizliyor. Türkiye’de bir başka dip dalga daha var, ama çok daha derinde… Toplum ve devlet Cumhuriyet’in kuruluşundan yüz yıl sonra kimliksiz ve yönsüz kalma tehdidi ile karşı karşıya, tutunacak dal arıyor.
Pandemi sonrası sinema dünyası sarsıntı geçirirken Türk dizileri yeni örneklerle dünyanın ilgisini çekmeyi sürdürüyor. Geçenlerde, bir TV kanalında, muhafazakar kesimden yorumcular Türk dizilerinden bir başarı öyküsü olarak söz ediyorlardı. ‘Bir Başkadır’ dizisi hem muhafazakar hem modern çevrelerin beğenisini kazandı.
İnsan, neye ihtiyacı olduğunu bilemez çünkü ne zaman öleceğini bilmez. Bu idrak, şu Covid zamanlarında çok daha fazla anlamlı. Çünkü yanı başımızda ölüm var, ölüm kol geziyor sokaklarda. Çemberin giderek daraldığını, artık hepimizin tanıdıklarından, aile çevrelerinden, dost çevrelerinden kayıplar olduğunu işitiyoruz. Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Fakat yine de oralı olmamaya çalışıyoruz. Bir tarafımız da ölümle göz göze gelmek istemiyor.
Hayır. Yok böyle bir şey. Maalesef birilerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yanlış, hem de çok yanlış bilgilendirdiği anlaşılıyor. Gerçek şu ki, 11. yüzyılda geldikleri bu diyara bir tek isim kaldı Türklerden. O da kendi adları. “Türklerin ülkesi.” Türkiye.