Yazarlar

Suskunluğun anlattığı

Sanırım bunu artık “konuşmamak” değil “konuşamamak” olarak tanımlamak gerekir. Daha açık bir ifadeyle, mevcut şartlar karşısında susmak, iktidarın bilinçli bir seçimini ya da incelikli stratejisinin bir parçasını yansıtmıyor. Aksine yakın zamanda ne olabileceğini tahmin edemediğinden iktidar konuşamıyor ve mecburen susuyor.

Kıbrıs’taki ‘derin tuğla’

Çok cinayet işlendi. İki toplumu düşmanlaştırmak için çok provokasyon gerçekleştirildi. Kıbrıslılarla samimi bir ortam içinde konuştuğunuzda bu acı olayları size anlatırlar. Öldürülen iki gazeteci de Kıbrıs’ta birliği, iki toplum arasında barışı savundukları, haberleriyle provokasyonları teşhir ettikleri için Ankara’nın Kıbrıs Büyükelçisi ile Kıbrıs’taki Özel Harpçilerin hedefi haline gelmişlerdi.

27 Mayıs’ın 61. yılında

Askeri darbelerin normal karşılandığı ülkelere baktığımızda, daha çok demokrasinin yerleşmediği, çok partili rejimlerin istikrar sağlayamadığı, ekonomisi geri ülkeleri görüyoruz. 15 Temmuz 2016’daki son darbe girişimi, yenilgiye uğrasa da darbe kavramını hayatımıza yeniden sokmuş oldu. 27 Mayıs’ı gerçekleştirenler, destekleyenler, hâlâ 'olumlu' bulanlar, onu 'gericiliğe karşı bir müdahale' olarak kabul ediyorlar.

Arka bahçenin son halleri

Binali Yıldırım Başbakan iken kabul ettiği bir KKTC heyetine “bizde ne varsa sizde de aynısı olacak” demişti. Meselenin bam teli bu cümlede saklı. Kıbrıslı Türkler bayağı bir tedirgin olmuşlardı bu açıklama üzerine. Çünkü tarihsel süreçte Türkiye’de ne varsa Kıbrıs’ta da aynısı yaşanmıştı.
- Advertisement -

Emekli generallerin derdi ne?

Modernliğin krizini en fazla ‘hisseden’ kurumun ‘milli ordular’ olduğu söylenebilir. Üstelik günümüzde modern ordunun askeri işlevi devam etse de fikirsel/felsefi zeminde devri doluyor. İdeolojik temsil gücü ve yeteneği hızla zayıflıyor. Bu da siyasetin alanını genişletiyor ve askerlerde siyasete daha sık, rutin, kurumsallaşmış müdahale ihtiyacı uyandırıyor.

En Son Çıkanlar