İnanç konusu yurttaşın yetişkinliğinde özgür bir şekilde tercihini ortaya koyduğu bir kimlik konusu olmasına karşın, nedense iktidarlar hep buraya müdahale etmek, kendine göre biçimlendirmek veya kendi tercihinin hâkim olmasını sağlamak için olmadık işler yapıyor.
Türkiye’nin başta Avrupa olmak üzere Batı dünyasındaki fotoğrafı sempatik değil. Bunun değişik, siyasi, sosyal, kültürel nedenleri bulunuyor. Yönetimin son yıllarda AB ile ilişkileri önemsemeyen bir çizgi izlediğini de gözardı edemeyiz. Kimin haklı olduğu tartışmasını bir yana bırakalım.
Kişi yaşadığı ‘haksızlığı’ kimliğine ve kişiliğine yapılmış bir hakaret gibi algıladığı ölçüde, onu telafi edecek daha geniş kapsamlı, siyasi nitelikte bir ‘kazanma’ ihtiyacı geliştiriyor. Ve o zaman bu duygulara tercüman olan bir megalomanı beğenip benimseyebiliyor.
Pavyon kapılarında korumalıktan, sinema salonlarına film bobinleri taşımaya, her işi yapar. Orada tanıdığı insanların da etkisiyle solcu olur. Bir sanat dergisine yazdığı öykü yüzünden komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle 2 yılla cezalandırılır. 8 ay yatıp afla çıkar... Sonra İstanbul... “Çirkin Kral” filmleri...
Cumhurbaşkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı artık yerli ve milli mesajlaşma programı Bip’i kullanacaklarını açıkladı. Zaten Bip de kullanıcılarına yerlilik ve millilik dışında herhangi bir güvenlik ve mahremiyet vaadinde bulunmuyor. Devletimizden ve devlet büyüklerimizden saklayacak bir fikri ve sözü olmayanlar için Bip çok uygun olabilir.