Katı laik anlayış, geçmişte, dinin toplumla ilişkisini kendi istediği doğrultuda tanzim edebileceğini sandı. Başörtülü, türbanlı kadınları, ‘şeriat tehlikesi’nin birer unsuru gibi gördü. Mahkemeler bu amaçla görev yaptı. Günümüze gelince; şimdi savcılar bir başka zeminde sahnede.
İstinye ve Haliç gibi yeni kurulmuş otoban kenarı üniversitelerde rektörlük yapmış olmak, herhalde Türkiye’nin dünya çapındaki bir kaç üniversitesinden biri olan Boğaziçi’ne rektör olarak atanmak için yeterli bir kariyer kabul edilemez.
İnsanın insana edebileceği kötülüğün bir sınırının olmadığını bir defa daha kafamıza dank ettiren tanıklıkların tümünü burada anlatmanın imkânı yok. Ancak birkaç örnek, nasıl bir dehşet tablosu ile karşı karşıya bulunduğumuzu idrak etmeye yeter.
Erkek bireylerin mutlaka seyretmesi gereken, epeyce sert bir hikâye bu. Cinsiyet rollerinin tam tersine dönmesi ve kadınların her coğrafyada, her yaşta, her gün, her saat, her dakika maruz kaldığı sözlü ya da fiziksel şiddeti, ayrımcılığı hissettirmesi ilginç bir deneyim yaşattı bana.
Çok güzel bir mahalle değil burası. Bir kere ağaçlı bir yoldan geçip gelmezsiniz buraya. Kışın ilk buraya kar yağar. Hiç ısınmayan evlerin içine kar başka yağar.