Bu yazının nedeni Grönland’dir. Tabii buna Trump’ın Kanada hakkındaki sözlerini de eklemek gerek.
İklim değişikliği sadece gözle görünen bir olayın ötesinde bilimin tesbitidir. İklim değişikliği yoktur diyen Trump gibiler bilime karşı çıkıyor. Küresel ısınma, jeopolitik denge ve tercihleri de değiştirecek gibi görünüyor.
Küresel ısınma bakımından Kuzey ülkeleri güneye nazaran daha şanslı gözüküyor. Küresel ısınma beraberinde su sıkıntıları ve tarımda kuraklığı ve gıda güvenliği sorunlarını da beraberinde getiriyor. Afrika ve Orta Asya’da suya ulaşımın ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Deniz suyunu arıtmak bu soruna ne ölçüde yardımcı olur bilemiyorum.
Küresel ısınma kuzey ülkelerini daha cazip kılıyor. Bunun da güneyden kuzeye yeni mülteci sorunlarına yol açması beklenir. “Örneğin, Kuzey Afrika, Sahel ve Orta Doğu’dan göç, bu bölgelerde sıcaklıklar arttıkça ve tarımsal üretkenlik azaldıkça artacak. İnsanlar ayrıca Bangladeş’in Ganj Deltası ve Florida kıyılarının bazı kısımları gibi alçak ve sel eğilimli kıyı bölgelerinden geri çekilecek.”
Kuzeyde küresel ısınma o bölgeleri tarıma daha elverişli hale getirecektir. Bundan en fazla yararlanacak ülkeler herhalde Kanada ve Rusya olacaktır. Buzulların çözülmesi uluslararası ulaşım konusunda yeni olanaklar ve rotalar yaratacaktır. Kanada’nın 2080 yılına kadar 1.6 milyon metre kare daha ekilebilir arazı elde edeceği öngörülüyor. Nordik ülkeler ve ABD’nin Alaska eyaleti de benzer şanslı durumda olacaklardır.
Grönland ABD bakımından ayrıca stratejik öneme sahiptır. Bu ada Danimarka’nın yönetiminde olmasına karşın Danimarka gibi Avrupa Birliği üyesi değildir. (ama Nato’nun parçasıdır.) Sonunda bağımsız olacaksa AB üyesi de olmalıdır. Yoksa Amerika için kolay lokma olur. Faroe adaları ve benzerleri de toprak hırsı olanlar için de “yem” olabilirler.
Ukrayna ve Grönland anlaşılan yer altı zenginliklerine sahip. Bu da başkaları için ilave cazibe konusu. ABD’nin Ukrayna’da maden araştırma hırsını görüyoruz.
“Soğuk Savaş sırasında, büyük güçler Antarktika Antlaşması’nı imzalayarak kıtadaki toprak iddialarını bir kenara bıraktı ve bunun yerine kıtayı uluslararası bilimsel keşif ve iş birliği alanı olarak kullanmayı taahhüt etti. Bu düzenleme artık çözülmeye başlıyor. Çin ve Rusya yakın zamanda Antarktika’daki çıkarlarını ulusal güvenlik stratejilerine dahil ettiler ve Çin bir buzkıran filosuna ve kıtada askeri uygulamalar için yeniden kullanılabilecek uydu yer istasyonlarının inşasına yatırım yaptı.”
Bu gelişmeler stratejik önem kavramını ve jeopolitik dengeleri de değiştirebilecek önemde.
Bütün bunlar ileride toprak savaşlarına yol açar mı? Kesin bir şey söylemek zor olmakla beraber bu da ihtimal dahilindedir.
Evet Trump dünyayı değiştiriyor. Ama Trump geçici. İklim değişikliği değil. Ve maalesef devletler iklim değişikliği konusunda yeterli hareket etmiyor.